İbrahim Güray AYTEKİN – Özel haber araştırma

Maraş’ı Kahramanmaraş yapan iki önemli kahramanvardır bu kahramanlar adlarını altın harflerle tarihe yazdırmayı başarmış gerçek halk kahramanlarımızdır.

Birinci Dünya savaşı patlamış dünyanın her noktası adeta cehennem haline dönüşmüş halklar birbirine düşman olmuş 650 Yıllık dev Osmanlı İmparatorluğu elinde kalan son Anadolu topraklarını da kaybetmişti. Tarihler 1919’u gösteriyor. Kahramanmaraş ( MARAŞ ) ilimiz düşman tarafından işgal altında, halk perişandır

Sütçü İmam’ın, asıl adı İmam, süt satarak geçimini sağladığı için ona “Sütçü” lakabı verilmiştir. Uzunoluk semtinde süt alıp, satarak geçimini sağlıyordu. 31 Ekim 1919 günü hamamdan çıkan 3 Türk kadına Fransız-Ermeni Lejyonerleri “Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçelerini zorla açmak istemişlerdir.

Olaya ilk müdahale eden Çakmakçı Sait; “Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!” diyerek Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Üzerinde silahı olmayan Çakmakçı Sait silahlarıyla karşılık veren işgalciler tarafından yaralanmıştır. Bunu gören Sütçü İmam yanındaki silahıyla ateş açmış ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüş, bir diğerini de yaralamıştır çatışma neticesinde Çakmakçı Sait şehit düşmüş yaralanan Ermeni ise ölmüştü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi.

Maraş’ı işgal eden, koskoca Fransız ordusu ve askerleri, en basiti, küçücük bir dükkânda, ailesinin geçimini temin etmek maksadıyla sütçülük yapmakta olan, Sütçü İmam karşısında tutunamamış, Ermeni ve Fransız askerleri Sütçü İmam’ı aramaya başlayınca Sütçü İmam bir ata binerek Ağabeyli köyüne gitti. Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı.

İşgal kuvvetleri Tüm aramalara rağmen, Sütçü İmamı bulamayıp, acizliklerini ortaya koymuşlardı. Böylece  düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, Kuvvacı bir kahraman olarak Kahramanmaraş’taki Kurtuluş hareketinin fitilini ateşleyen ilk kişi olmuştur.

Osmanlının yaptığı Anadolu’nun paylaşım planı gereği Maraş bölgesi Fransızlara bırakılmış İşgalci Fransız güçleri Maraş’ı teslim alır almaz Fransız General Kueratte’in isteği ile  işgali kutlamak için bir gece Kahramanmaraş’ta balo düzenlerler. Baloya herkesi özelliklede Lejyoner Ermenileri davet ederler.

Baloya çok güzel bir ermeni kızı gelmiştir. Fransız general ermeni kızını gözüne kestirir ve kızı dansa davet eder. Fakat Ermeni kızı: “Kaledeki Türk Bayrağı inmedikçe sizinle dans edemem” deyip generalin teklifini geri çevirir.

Bunun üzerine General askerlerine: “Kaledeki o bez parçasını indirin” diye alçakça bir emir verir. Ertesi gün Cuma günü, Maraşlılar kaledeki Türk Bayrağı’nın indirilip yerine Fransız bayrağının asıldığını görürler.
Maraş halkı üzgün ve çaresiz Adeta kan ağlamaktadır.
 


Cuma günü müslümanlar için çok önemli bir gündür Tüm inanalar camilerde buluşur ve topluca cemaat namazı ede edilir. Cuma ezanı okunur ve halk Cuma namazını ede etmek üzere Ulu camide toplanır. Ülke emperyal işgalci güçlerin işgali altındadır. Sinirler gergin, herkesin morali çok bozuktur. Anadolu paylaşılmış Maraş bölgemiz Fransızlara teslim edilmiştir. Caminin İmamı Rıdvan Hoca Cuma Hutbesi için minbere çıkar ve cemaatin şaşkın bakışları arasında Türk Bayrağını eline alıp şöyle der:

“Ey Cemaat, minbere Cuma Hutbesi için çıkmadım, bilesiniz. Cuma namazı hür insanlar için farzdır. Kalesinde kendi bayrağı dalgalanmayan bir memlekette Cuma Namazı kılınmaz. Önce bayrağımızı yeniden dalgalandıralım sonra namazımızı kılalım” der. Ülkenin istiklal mücadelesinin meşalesini yiğit bir din adamı bir kuvvacı tutuşturmuştur.

Bir anda camide tekbir sesleri yükselir. Halk bu duygu ve cesaretle kaleye hücum eder. halk kaleye hücum eder Halkın elinde silah yoktur, Eline kazmasını küreğini bıçağını kepçesini alan sokaklara dökülür. Fransız askerleri korkudan ne yapacağını şaşırırlar Kahramanmaraşlılar’ın bu büyük dirençleri ve karşı koymaları karşısında iyice ümitsizliğe düştüler ve dağıldılar, istiklâlimizin sembolü olan bayrağımız tekbir sesleriyle yeniden göndere çekilmiştir.

Halk o gün Cuma Namazını kalenin burcunda büyük bir huşu ile kılar 21 Ocak 1920 de Fransız işgal kuvvetleri ile çarpışan Maraşlılar, işgâl kuvvetlerine karşı 22 gün kar, soğuk, fırtına demeden kan, ateş ve açlık içinde var güçleriyle mukâvemet ederek tarihte eşine az rastlanır bir destansı mücâdelesini sergileyip 11 Şubatı 12’ye bağlayan gece, düşmanı şehirden kovmayı başarırlar.

Tamamen gerçek ve tarihimizde benzeri olmayan bu olay sayesinde halkın milli bilinci uyanmış “Silah gücüyle inen bayrağımız, halkın inanç gücüyle ve millet bilinci ile yeniden gönderde dalgalandırılmıştır.”

Ulu Cami imamı Rıdvan Hoca’nın “Hâkimiyeti İslâmiye’nin alâmeti sancağımız küffar tarafından indirilmiştir; artık Cuma Namazına mahâl kalmamıştır!.” Maraş bize mezar olmadan düşmana gülizar olmaz. Kalesinden Türk Bayrağı dalgalanmayan ülke de Cuma Namazı kılınmaz” sözü böylece tarihe altın harflerle kazınmıştır.

İşgal kuvvetleri şehirde faliyette olan  Amerikan kolejini Karargah binası olarak kullanıyordu Doktor Mustafa, yanında emir eri olduğu halde, Amerikan Koleji’ne gelerek General Kueratte ile görüştü. Görüşmeden sonra geri dönerken emir eri ile birlikte Ermeniler tarafından Alman Hastanesi yakınında pusuya düşürülerek şehit edildi.

Doktor Mustafa’nın da Ermeniler tarafından katledilmesi, Maraşlıları çok daha derinden üzdü ve harekete geçmelerinde çok önemli vaka oldu Tüm Maraşlılar tarafından çok sevilen Dr. Mustafanın şehit edilmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. 11 Şubat 1920 gecesi Fransızlar ve Ermeniler, Maraşlılar’ın savaşmak için kararlı tutumlarını bildikleri ve olayların önünü alamadıkları için kaçma ve şehri terk etme planları yapmaya başladılar. Aynı gece kuvvacı güçlerin kundaklaması sonucunda Fransız askeri kışlası cayır cayır yanmaya başladı. Bununla birlikte kışla içindeki cephaneler de ateş alarak yanmaya ve patlamaya başladı. Fransız işgal güçleri Gece yarısı apar topar kaçmaya ve işgal ettikleri Maraş şehrini terk etmeye başladılar.