zmir, her zaman çağdaşlığın, medeniyetin, Laik, Demokratik Cumhuriyetin kalesi olmuştur. İzmir ve İzmirli için Atatürk, Atatürk İlke ve İnkılâpları, her düşüncenin, her inancın üstüne çıkmıştır. Yunan işgaline uğrayan, yakılan ve yıkılan, mezalim gören, canını, malını kaybeden İzmir, 9 Eylül’de kendisini kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla kucaklaşmış, Gazi’yi bağrına basmıştır. Rahmetli büyükannem, işgal sırasında Yunan Efsun askerlerine karşı direnen, Karantina Cami Sokakta, Yunanlılar tarafından şehid edilen eşi Halim Bey’in acısını yüreğinde taşırken, 9 Eylül’de, Gazi’yi karşısında görmüş, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa, Fahrettin Altay gibi komutanların, atlarının ayaklarına kapanmışlardır. Bu yüce sevgiyi, o kalbinden hiçbir zaman çıkmayan, son nefesine kadar söylediği Atatürk sevgisini, bize her zaman anlatırdı. İzmir, Türkiye’nin batı uygarlığına açılan medeniyet kapısıdır. İzmir’i anlamak için, simite gevrek, sandviçe kumru diyeceksin. Sokaktan geçen ‘Bahçıvan Bahçıvan’ diye bağıran, meyve-sebze satanları, buz gibi “Bardacık”, “Tomat”, “Sultani” dediklerinde anlayacaksın. Kordon’da, fuarda elele dolaşan, öpüşen sevgililere kimsenin dönüp bakmadığını, bileceksin. Elhamra Sineması’nın Cumartesi 3.15 seanslarını, Beyler Sokağı’nı, Kardıçalı Hanını, Pastacı Ali Galibi, Arnavut Köfteciyi, Kemeraltını, Kadife Kaleyi, Yamanları, Hisar Camiî Önünü, Karşıyaka Aşıklar Sokağı Çamlık’ı, (Şimdi ismi Sancar Maruflu Caddesi olmuştur), Alsancak’ın, Göztepe’nin, Karşıyaka’daki Celal Meyhanesini bileceksin. Karşıyaka’dan, Konak’a vapurla geçerken, körfezin imbat dolu havasını teneffüs edip, keyif alacaksın. Cumartesi günleri saat 16.00’da Pasaporttan İstanbul’a kalkan Aksu, Güneysu, Çorum, Kadeş, Etrüsk gemilerinin gizemli havasını bileceksin. Kordon’da, Karşıyaka sahilinde, salına salına gezen modern, dünya güzeli, hanım hanımcık kızların, sadece ve sadece İzmir’de olabileceğini bileceksin. Yaz akşamları çekirdek yenilen, gazoz içilen açık hava sinemalarını, konu komşu evlerin önüne iskemle koyarak, kahve içen insanları bileceksin. Şimdi kalkmış diyorsun ki, bu seçimlerde “gözüm, kulağım, İzmir’de olacak. Kabinenin iki önemli Bakanını liste başı yaptım. İzmir’in il numarası 35, bende 35 proje vereceğim.” Tamam da, İzmir aslında hiçbir zaman solun ve CHP’nin kalesi olmamıştır ki... İzmir bir zamanlar, Menderes’in Demokrat Partisi’nin, Demirel’in Adalet Partisi’nin, Özal’ın ANAVATAN Partisi’nin kalesi olmuştur. Sizin anlamadığınız veya hiçbir zaman anlayamayacağınız şudur: İzmir ve İzmirli, Atatürk’ün izinde, Atatürk İlke ve İnkılaplarının altında, Laik Türkiye’de yaşamak istiyor. İzmir ve İzmirli, Türkiye’nin çağdaş ve medeni yapısının, insanların yaşam tarzlarının değiştirilmesinden, Türkiye’nin, İran modeli, gerici ve yobaz bir toplum yapısına dönüştürülmesinden endişe ediyor ve korkuyor. İşte bu nedenle, başka alternatif olmadığından, Merkez Sağ ortadan kalktığından, çaresiz CHP’ye oy veriyor... İzmir’i anlayamıyorsunuz. Anlasaydınız, İzmir’in ve İzmirlilerin 35 proje uğruna, Atatürk İlke ve İnkılaplarından, Laik, Demokratik Cumhuriyet değerlerinden, inancından ve ideallerinden asla taviz vermeyeceğini, oy uğruna kendilerini değiştirmeyeceğini bilirdiniz... Not: Bu yazı 12 Haziran seçimlerinden bir hafta önce yazılmıştır.