İstanbul’a Sn. Hüseyin Avni Mutlu yeni vali olarak atanmıştır. Kendilerine hayırlı olması dileklerimle, hoş geldiniz diyorum. Ayrılan Vali Sn. Muammer Güler’i, İstanbul Milletvekiliyken Gaziantep Valiliği görevini ifa ederken tanıdım. İşinin hakkını veren, çok çalışkan, partizanlığa kaçmayan bir idareciydi. Çalışkanlığı nedeniyle, Gaziantepliler kendisine “Atom Karınca” diyorlardı. Gaziantep’e ve daha sonra Samsun’a, önemli katkılarda bulundu. Büyük hizmetler yaptı ve daha sonra İstanbul’a atandı. İstanbul’daki, performansının, daha önce görev yaptığı yerlerdeki kadar başarılı olduğunu söyleyemem. Ben gerek Mülkiyeli olmam, gerekse DPT mensubu olmam nedeniyle ve en önemlisi tam bir İstanbul’lu olarak, İstanbul Milletvekili görevine seçilmem dolayısıyla, her zaman İstanbul’la ve İstanbul’un meseleleriyle yakından ilgilendim. Bu nedenlerle, İstanbul’da görev yapan Mülki ve Yerel yöneticilerin çalışmalarını, zaman zaman eleştirdim, zaman zaman da takdir ettim. Benim amacım, dünyanın incisi ve emsalsiz, en güzel şehri olan İstanbul’un tahrip edilmemesi, bozulmaması, dirayetle iyi yönetilmesidir. Peşinen söyleyeyim ki, İstanbul’da, Vali olarak idarecilik yapmak fevkalade zordur. İstanbul’un başarılı valileri arasında, Sn. Niyazi Akı’yı ve Sn. Kutlu Aktaş’ı anımsıyorum. İstanbul, özellikleri itibariyle başka hiçbir kente benzememektedir. Bu nedenle, diğer görev yaptığı illerde başarılı olan ve ayrılan Vali Güler, İstanbul’da fazla iz bırakmamıştır. Kendisi kamu güvenliği müsteşarlığına atanmıştır. Daha önce bir yazımda yazdığım gibi, terörü önleyeceğiz diye, kamu güvenliği adında yeni bir teşkilat kurmak fevkalade yanlıştır. Terör, bu şekilde yeni yeni teşkilatlarla önlenemez. Esasen, kamu güvenliği müsteşarlığının yapması düşünülen görevleri, halen İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Genel Kurmay, MİT ve Milli Güvenlik Kurumu yerine getirmektedir. Bu durumda, kamu güvenliği müsteşarlığı ne yapacaktır? Bu kuruluş, ne yazık ki, düblikasyonlara yol açıp, zaman ve kaynak israfı doğuracaktır. Bu düşüncelerimi zaman içinde göreceğiz. İstanbul’un yeni Valisini bekleyen sorunlar yığını mevcuttur. Birinci bakımdan, İstanbul emniyet ve asayiş açısından büyük bir zafiyet içerisindedir. Bazı semtlerde gece dışarı çıkmak, cesaret haline gelmiştir. Her köşede, her trafik ışığında, kendinden geçmiş, her an suç işlemeye hazır tinerciler bulunmaktadır. Bunlar daha geçen yıl Taksim’de, kendilerine para vermeyen, bir komanda yüzbaşısını öldürmüşlerdir. Daha yeni bir olay 10.07.2010 tarihli Hürriyet’te yer aldı. İstanbul’un tüm trafik ışıklarını istila eden, zorla araç camlarını silen ve para isteyen, insanlar bir vatandaşı ağır şekilde darp ettiler. Köprü ve otoyollarda satıcılar, trafiği durdurma noktasına gelmişlerdir. Devlet bu tinercilere ve cam silicilere mani olamamaktadır. İstanbul’da birçok insan, belinde silahla gezmektedir. Bunların bu silahları nasıl aldıklarını ve serbestçe, nasıl bellerinde dolaştırdıklarını anlayamıyorum. Geçen hafta, bir apartman toplantısında kafası kızan yönetici, belinden tabancasını çekerek, üç kişiyi öldürmüş, iki kişiyi de yaralamıştır. Bu tabanca, bu adamda ne aramaktadır? Trafik ışığında durduğu için, eşinin ve çocuklarının yanında, öldürülen iş adamı hala hatırlardadır. İstanbul, güvensiz, asayiş ve kamu intizamından yoksun bir vilayet halindedir. Diğer bir sorunda, trafik ve ulaşımdır. Sayın Vali, “bu konu belediyenin işidir, ben karışmıyorum” diyemez. Zira, kendileri bu ilin en büyük Mülki İdare Amiri olup, hiyerarşik olarak, tüm görevlerin ve belediye başkanlarının üzerindedir. Her gün giderek artan nüfusu, Anadolu’dan göçler ile ve trafiğe giren araçlarla, trafik içinden çıkılmaz duruma gelmiştir. Eski bir şehir olan İstanbul’un yolları, bu trafiği kaldırmamakta ve yapılan yeni yollarda, yetersiz olup, meseleyi çözmemektedir. Yabancı turistlerin ve konukların en fazla şikayet ettikleri konu, ulaşım ve trafiktir. Birçok turistin havaalanına varamayıp, uçaklarını kaçırdıklarına şahit oluyoruz. Trafiği tanzim ve kontrolden sorumlu polislerin çoğu lakayt olup, ihlal yapan sürücülerle, sadece sohbet edip, ceza yazmamaktadır. İstanbul’da her yer keyfi otopark olmuş, kimse devleti dinlememektedir. Öte yandan İstanbul, büyük bir doğa ve çevre katliamı ve tahribatı ile karşı karşıyadır. Park ve yeşil alan bakımından fevkalade yetersiz olup, elde kalan sınırlı sayıda, yeşil alanlar da rant ve ceplerini doldurmaktan başka bir şey düşünmeyen, gözü dönmüş müteahhitler tarafından yağmalanmaktadır. Ne yazık ki, buna TOKİ ve yerel yönetimler çanak tutmaktadır. Selamiçeşme’de, 17 Ağustos deprem gecesi sığındımız ve özgürlük parkının tabii uzantısı olan meteoroloji bahçesindeki bitki örtüsü ve ağaçlar ortadan kaldırılarak, ortaya korkunç bir çukur çıkmıştır. Çevre halkının, bütün direnmelerine rağmen, buraya 50 katlı olacağı söylenilen rezidanslar yapılacaktır. Sn. Validen, gidip burayı görmesini istiyorum! Tarih ve kültür mirasımız olan tarihi köşkler ve konaklar, mafyalar tarafından yıkılıp, yakılmakta ve tarihimiz yok edilmektedir. Kültür ve sanat, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, sosyal hizmet ve sosyal yardımlar bakımından, İstanbul çok yetersiz durumdadır. Halkımızın sağlığını yakından ilgilendiren, gıda hijyeni ve gıda güvenliği, sorumlu makamların tüm çabalarına rağmen, çözümlenememektedir. Netice itibariyle, İstanbul’da gönül rahatlığıyla şu konu iyi yapılmaktadırlar, denilememektedir. Yeni gelen Sayın Valinin, tüm bu sorunlarla nasıl uğraşacağını ve hangi yöntemlerle çözeceğini göreceğiz! İstanbul’un kültür ve sanat ve finansman ve spor başkenti olması lafıgüzar olup, ciddiye bile alınamaz. 2010 İstanbul Kültür Başkenti adı altında yapılan işler, panayır düzenleme, seviyesindedir. İstanbul Valisinin görevi, Cumhurbaşkanını, Başkanı, Bakanları, karşılayıp, uğurlamak değildir. Emrinde bulunan 22 Değerli Vali Muavinini, İl Müdürlerini ve diğer görevlileri bir araya getirerek, işbirliği ve koordinasyon içinde plan ve programlarla her soruna birden girerek değil, öncelikli olanları ele alarak çözümlemelidir. Zira, sorunların hepsini birden bire çözümleyeceğim diye, işe girmek mümkün değildir. Sn. Valimiz, yukarıda ana hatlarıyla, özet olarak ifade ettiğim İstanbul’un problemlerinden birini dahi çözebilse, kendisine destek olacağımı ve kutlayacağımı peşinen ifade etmek istiyorum.