Dünyanın gelişmiş ülkelerinde, kar yağınca insanlar sevinir, özellikle, çocuklar bayram eder. Bizde ise, kar ızdırap ve sorun demektir. Yollar, havaalanları kapanır, insanlar evde mahsur kalır, işler durur, ulaşım araçları çalışmaz. Şehrin Mülki ve yerel yöneticileri, araçlar, insanlar evden çıkmasın diye kısıtlamalar getirir ve bununla övünürler. Zaten, AKOM denilen Afet Koordinasyon Merkezlerinin devreye girmesi, karın afet olduğunu göstermiyor mu?

Oysa, örneğin Moskova, yılın hemen hemen 8 ayı kar altında, hiçbir şey durmuyor, yollar açık, insanlar işlerinde, kültür, spor ve eğlence merkezlerine gidiyorlar. Bizde, yöneticiler, zincir takmayan araçlara ceza yağdırıyorlar, oralarda ise zincir takana ceza yazılıyor, kar lastiği mecburi, artık zincir takmak çağ dışı kaldı. Bu işte bir terslik olduğu muhakkak.

Sabah gazetesinde (13/02/05) Eski Belediye Başkanı Gürtuna yakınıyor; "Eski Başkanı kötülemekle bir yere varamazsınız, bir yıldır hiçbir iş yapılmadı, bizim yaptıklarımızı hizmete açıyorsunuz" diye. Doğru söylüyor, gelen gideni aratır. Acaba, İstanbul, yeni seçilen Belediye Başkanına, ağır mı geldi, altında eziliyor mu? diye düşünüyorum!

Gerçekten, yerel seçimlerden, beri bir yıl geçti. İstanbul'da doğru dürüst bir icraat var mı? Belediye Başkanlarının, yerel halka hizmet bakımından, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'ten öğrenecekleri çok şey var. Başkanlar Ankara'ya gidip, Melih Gökçek'in yanında staj görsünler!

Seversiniz, sevmezsiniz, ancak, yiğidi öldür, hakkını ver. Ankara, yeşil alanda İstanbul'u geçti. Gökçek mucizesi olan kavşaklar sayesinde. Trafik İstanbul'dan çok çok iyi akıyor. Eğer, Ekrem Barlas'ın projesi olan, Kızılay Meydanı tekrar doldurulmasa idi, orada ki kavşak, Atatürk Bulvarı trafiğini daha hızlı akıtacaktı. Önce kazıldı, sonra dolduruldu. Memleketin paralarını israf ettiler, hesap sorulmadı!

12 Milyonluk İstanbul, birkaç yıl içinde Ulaşım açısından duracak. Köprüleri geçmek, bir yerden, bir yere gitmek ızdırap haline geldi. Yerel yöneticiler, şunu bilmelidir ki; mevcut yolları daraltıp, hafif metroya tahsis ederseniz, bu iş yürümez. Artık, İstanbul'da ulaşım için yerin altını kullanmak gerek, İstanbul'a acilen yeni yollar lazım, İstanbul'un yüzlerce kavşağa ihtiyacı var. Meydanlar yeniden düzenlenmeli, en önemlisi, üçüncü köprü ve tüp geçit, sadece biri değil, her ikisi de, derhal başlayıp kısa sürede devreye alınmalıdır. Hep söylüyorum, Sn. Süleyman Demirel'in yaptırdığı, Boğaziçi köprüsü, Sn. Turgut Özal'ın yaptırdığı Fatih Sultan Mehmet köprüsü, hizmete girerken, iki liderde, "Bu köprüler İstanbul'a yetmez, derhal yeni köprülerin inşasına bugünden başlayarak, girişilmelidir," demişlerdi.

İstanbul'un, deprem, ulaşım, alt yapı, yeşil alan, asayiş, hırsızlık gibi çok yönlü sorunları mevcut İstanbul'da artık imar izni güç verilmeli, zaten çok az kalmış olan yeşil alanlar muhafaza edilip, arttırılmalı, İstanbul'un, artık merkezde konuta, yüksek binalara ihtiyacı yok.  Yeşil alanlara parklara ihtiyaç var. Hükümet, kalan yeşil alanları satışa çıkarıyor. Bu cinayettir. Buna çevre örgütleri, ayağa kalkıp mani olmalıdır. Bu alanlar, zaten bu güzel şehri iğrenç beton yığınlarına boğmuş, sadece ve sadece kendi ceplerini, doldurmuş olanların, karanlık kafaların, iştahını kabartıyor, Mecliste görev yaparken, tüm metropollerde mevcut yeşil alanların ve eski tarihi köşk ve konakların korunmasına dair, yasa teklifi vermiştim. Kadük oldu, ne yazık ki, ancak görüyorum, sorumlular, yerel yöneticiler ve onların ekipleri, hiçbir şey yapmadan oturuyorlar. İstanbul başta olmak üzere, cana ve mala yönelen suç oranlarının artışını, yaşanılan ekonomik kriz sonucu, işsizlik ve göçten kaynaklandığını, neden, ülkeyi yönetenler anlamıyorlar! Bazı görevler, bazı insanlar için, ağır gelebilir. Yetenek, bilgi, tecrübe ve iş yapma kabiliyeti her insanda yoktur. O, zaman, ya bu insanları bu görevlere tayin etmemek veya seçmemek gerekir.

Bilhassa, vatandaşların huzur ve güvenliğinden, hırsızlığın, kapkaçın önlenmesinden, asayişin sağlanmasından, polisin etkin görev yapmasından Vali ve Mülki İdare Amirleri sorumludur. İstanbul büyüktür, İstanbul önemlidir, İstanbul'un önemli sorunları vardır. Bunlarla başa çıkmak için nitelikli, iş yapan, çalışkan yöneticilere ihtiyaç vardır. Taşra vilayetlerinde başarılı olmak, İstanbul'da da başarılı olmak değildir.

Türk insanı, 3 Kasım 2002 seçimlerinde ve 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde ümit tazeledi. Hatalar yapan iktidarın ve yerel yöneticilerin yerine, yenileri getirdi. Yeni gelenler, görevlerini, eskilerden daha iyi yapsınlar diye, geldiler. Şimdi görüyorum ki, vatandaş her gün geçtikçe, umutsuzluğa yeis ve bedbinliğe kapılıyor.

Avrupa Birliği standartlarını yakalamaya, fertlerine daha fazla sosyal refah sağlamaya çalışan Türkiye ve bilhassa İstanbul, ne yazık ki; daha kötü günlere doğru gidiyor....