İstanbul Kültür Üniversitesi, kuruluşunun 10. yılını kutluyor. Bu kutlama olayı çerçevesinde birçok etkinlik yapılıyor. Paneller, konferanslar, sempozyumlar ve klasik müzik konserleri birbirini takip ediyor ve büyük ilgi görüyor. İstanbul Kültür Üniversitesi 18-19 Nisan 2008 tarihlerinde WOW Convention Center'de, Aile İşletmeleri Kongresi düzenledi. Ankara'daki işlerim nedeniyle ben toplantının ikinci gününde hazır bulunabildim. Aynı zamanda konuşmacı idim. Toplantıda TİSK Başkanı Sn. Tuğrul Kudatgobilik, ilgi ile izlenen bir konuşma yaptı. Hayatının 35 yılını geçirdiği Koç Holding ve Vehbi Koç ile ilgili hatıralarını nakletti. Esasen bu anılar çok kıymetli dönemler olarak, gelecek nesillere birer derstir. Vehbi Koç'un hayat ve iş felsefesi, herkesin aklından çıkarmaması gereken fikirlerdir. Sn. Vehbi Koç, yurt dışında öğretim görmekte olan oğluna yazdığı mektuplarda Koç Holding'i nasıl kurduğunu ve nasıl büyüttüğünü anlatıyor ve hayatınızda doğruluktan ayrılmayın, daima dürüst olun bu vatan varsa bende, bizde varız diyor. Koç Şirketlerinin halka ve müşterilere saygılı olmalarını ve daima sözlerini tutmalarını istiyor. Aile İşletmeleri Kongresinde konuşan gene eski Koç Holding yöneticilerinden olan Sn. Dr. Tunç Uluğ da Türkiye'nin en büyük aile şirketi olan Koç'taki ilginç anılarını dile getirdi. Bu arada Eti Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Firuzan Kanatlı ve Assam, Elginkan Güllüoğlu Şirketlerinin yetkililerini dinleyip, iş hayatının değişik vecheleri hakkında bilgi edindik. Bende konuşmamda Devlet Planlama Teşkilatından sonra görev aldığım özel sektördeki yaşadıklarımı, enteresan olayları, anektotlar şeklinde anlattım. İnsana en ağır gelen hususun kendinden daha değersiz ve yetersiz bir insanın emri altında çalışmak olduğunu ifade ettim. Çok şükür ben yaşamımda hiç bu duruma düşmedim. DPT'de Sn. Turgut Özal, Sn. Memduh Aytür, Sn. Kemal Cantürk ve Sn. Prof. Dr. Bilsay Kuruç'la birlikte çalıştık. Başbakanımız da Sn. Demirel, Sn. Ecevit, Sn. Nihat Erim idi. Daha sonra görev aldığım özel sektörde Yönetim Kurulu Başkanı (Şirketin sahibi) Robert College, USA Nebraska ve USLA ve Hamburg Üniversitesinden mezun olmuş, dört lisanı ana dil gibi bilen, dört enstrüman çalan, klasik batı ve caz müziğini çok iyi bilen, fevkalade değerli bir iş adamı idi. Daha sonra da Kadir Has Üniversitesi'nin kuruluşunda görev aldığım Sn. Kadir Has Bey'in de çok değerli bir vatanperver olduğunu söylemeye gerek yok. Özel sektörde bizim şirketin Yönetim Kurulu Başkanı daha gençken bir gün babası çağırıyor; "Oğlum sen illerde ne olacaksın" diye soruyor. O dönemlerde tam bir delikanlılık evresi yaşayan, bu arada caz orkestrası kuran genç, babasına "Ben konser maestrosu olmak istiyorum" diyor. Oğlunun kendi izinden yürüyerek şirketi devralmasını isteyen baba bu cevap üzerine sinirleniyor, oğluna "Defol çık dışarı" diye bağırıyor. Çocuk hayretler içinde çıkıyor ve annesinin yanına gidiyor; "Anne ben babama ne yanlış yaptım" diye soruyor. Anne, "Oğlum babana böyle cevap veremezsin; babacığım ben mühendis, işletmeci olacağım, şirketin senden sonra başına geçeceğim diyeceksin" diyor. Nitekim 3 ay sonra baba oğlunu tekrar çağırıyor, oğlum düşündün mü ne yapacaksın diye soruyor. Oğlan annesinden öğrendiklerini söyleyince baba, "Aferin gel seni bir öpeyim" diyor. Aile İşletmeleri Kongresinde buna benzer birçok olay ve hatıra anlatıldı. Afken Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Hamdi Akın, çok yararlı konuşmasında şirketi binbir zorluktan geçerek nasıl kurduğunu, Sn. Turgut Özal'ın yapıcı tavsiyelerini dile getirerek, "İşler büyüyünce biz ana yöneticiler olarak işlere hakim olamıyoruz. Bu nedenle bir önemli görevimiz, işlerimizi şirketimizi emanet edeceğimiz dürüst, namuslu, sadık ve yetenekli, iyi yetişmiş insanlara bırakmaktır" dedi. Belli bir süre sonra işleri profesyonellere bırakıp, çekilmeyi düşündüğünü ifade etti. Yapılan konuşmalar neticesinde Türkiye'de henüz aile işletmelerinde tam bir profesyonelliğin hakim olmadığını, profesyonel yöneticilerin belli bir noktaya gelip, orada kaldıkları, ailenin genel olarak şirketin hisse ve kontrolünü ellerinde tuttuğunu anladık. ABD'de aile işletmelerinin kurumsallaşıp, potansiyel yönetime girmedikleri dönemlerde 3 nesilden itibaren dağıldığı, herkesin hissesini alıp, kendi başına iş yapmaya tevessül ettiği ifade edildi. Gerçekten şirketlerin halka açılması ve hissesinin halka geçmesi sistemini çok iyi oturtan ABD'de, şirketlerde aile pay ve nüfusları azalmış şirketler hisse senetleri yolu ile halka mal olmuştur. Bu şekilde devam etmektedir. Türkiye bu aşamadan henüz çok uzak olup, halka açılan özel sektör şirketleri %51 hisseyi katiyen devretmemektedir. Benim ifadem ile özel sektörün özelleştirilmesi olan halka tam anlamı ile açılma, genel kurullarda, şirketi yönetecek profesyonelleri (Executives) atayıp, şirket yönetimlerini tamamen onlara bırakacak şekline gelecek olan özel sektör aile işletmeleri konseptinden giderek uzaklaşacaktır. Belki de belli bir süre sonra Kültür Üniversitesi, Aile İşletmeleri Kongresi yapamayacaktır. Zira ortada aile işletmesi/şirket kalmayacaktır. İstanbul Kültür Üniversitesinin düzenlediği bu kongreyi çok başarılı bulduğumu belirtirken, bu başarıda hissesi olan değerli dostum Sn. Prof. Dr. Tamer Koçel ve İKÜ Mütevelli Heyet Başkanı Sn. Dr. Fahrettin Akıngüç ile organizasyon sorumlusu Sn. Mehtap Gülaçtı'yı tebrik ediyorum.