ABD’nin, İran’ın, Avrupa Birliği üyesi devletlerin ve Türkiye’nin Orta Asya bölgesine ilişkin dış politika hedeflerini ve dış politika ilgisini belirlemek ve ifade etmek mümkün olsa da, aynı türden derinlemesine belirlemeyi İsrail için yapmak mümkün değildir. Ne var ki, bu gerçeği dile getirmemiz İsrail’in Orta Asya cumhuriyetleri ve Orta Asya ile hiç ilgilenmediği şeklinde anlaşılmamalıdır, tam tersine, İsrail’in Orta Asya cumhuriyetleriyle ilişkileri geliştirmeye yönelik ilgisi geçtiğimiz son birkaç yıl içinde giderek artmıştır. Ancak, artan bu ilgiye rağmen İsrail’in, bölgeyle ilgili belirli dış politika hedefleri saptadığını düşünmek hala imkansız gibi gözükmektedir. Bu nedenle bu makale kapsamında sadece İsrail’in bölgeye ilişkin “dolaylı” ilgisinden bahsedebilecek durumdayız. “Dolaylı” ifadesi, İsrail’in Orta Asya bölgesine yönelik ilgisinin niteliğini anlatabilmek için bilinçli olarak kullanılmıştır. Gelişmeler bize şu gerçeği göstermiştir ki, İsrail’in Orta Asya cumhuriyetlerinden doğrudan bir ekonomik veya siyasal avantaj elde etme beklentisi yoktur, ancak bu cumhuriyetlerle ilişkilerini yoğunlaştırarak uzun yıllardır karşı karşıya bulunduğu problemlerle ilgili bazı dolaylı avantajlar elde etme beklentisi bulunmaktadır. Bu noktada, İsrail’in Orta Asya bölgesine olan ilgisinin büyük oranda ABD’nin taleplerine göre belirlendiğini iddia edebiliriz. Bir başka deyişle, İsrail’in Orta Asya bölgesindeki güç rekabetinde yer almasının nedeni, büyük olasılıkla ABD’den elde etmeyi umduğu avantajları artırmak amacıyla ilgilidir. İsrail’in Orta Asya bölgesi ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile hangi nedenlerden ötürü ilgilenmekte olduğunu şu şekilde açıklayabiliriz : Öncelikle; oldukça açıktır ki İsrail’in Orta Doğu bölgesindeki stratejik rolü, Soğuk Savaş döneminden bu yana biraz değişmiştir. İsrail; İran gibi radikal İslamcı devletlere, Orta Doğu’daki diğer devletlerin haklarını ihlal ederek Orta Doğu’daki güç dengesini sıklıkla bozan Irak ve Libya gibi devletlere, terörizme doğrudan arka çıkan ya da terörist grupları destekleyen Suriye ve İran gibi devletlere karşı halen ABD’nin Orta Doğu’daki en önemli müttefiklerinden biri olmasına rağmen, bu rol artık, Orta Doğu politikalarıyla ilgili olarak ABD’nin aktif biçimde desteklediği bir devlet olan Türkiye ile paylaşılmaya başlanmıştır. Ayrıca, Soğuk Savaş döneminde ABD tarafından Sovyetler Birliği’ne karşı Orta Doğu bölgesinde İsrail’e verilmiş bulunan sorumluluk, Birliğin dağılmasından sonra geçerliliğini nispeten kaybetmiştir. Bu nedenle, bu iki nedene baktığımızda İsrail’in, Orta Asya bölgesi için belirlenen rolü oynamakla ABD’nin nazarında Soğuk Savaş dönemindeki kadar önemli olmaya çabaladığını söyleyebiliriz. İkinci olarak, İsrail devletinin kurulmasından bu yana, tüm yönetim organları ve çeşitli hükümetleriyle İsrail, bağımsızlığını koruyabilmek için Orta Doğu Arap devletlerinin çoğunluğu, özellikle de köktenci Orta Doğu Arap devletleriyle mücadele etmektedir. Bu nedenle İsrail, bölgedeki Müslüman devletlerin tepkisini dengelemek için Orta Doğu’da veya uluslararası platformlarda kendisine müttefikler bulmaya çalışmaktadır. Şu anda ABD ve Türkiye’nin köktenci Orta Doğu Arap devletlerine karşı İsrail’in bağımsızlığına destek veren en önemli ülkeler olarak görüldüklerini ve İsrail’in köktenci devletlerin bölgede politik güç kazanmalarını engellemek için büyük çaba gösterdiğini söyleyebiliriz. Ancak, 1991’den sonra, eski Sovyetlerin jeopolitik alanında dört bağımsız Müslüman Orta Asya cumhuriyetinin (Farsi kökenli Tacikistan hariç) ortaya çıkması, Orta Doğu bölgesinde bağımsızlığına ilişkin herhangi bir tehlike oluşturmadığı halde İsrail’de endişeye yol açmıştır. Böyle olmasına rağmen, belleklerimizi tazeleyip Orta Asya cumhuriyetlerinin bulunduğu bugünkü Orta Asya bölgesinin, Orta Doğu bölgesinin jeopolitik uzantısı olarak kabul edildiği gerçeğini hatırladığımızda, İsrailli yetkililerin büyüyen endişeleri daha da anlaşılır hale gelmektedir. Bu nedenle, bu bulguya bağlı olarak İsrail’in, Müslüman ülkelerin, eski Sovyetlerin Müslüman Doğu’suna sızmalarını engellemek veya bu ülkeleri dengelemek istediği ve Orta Asya bölgesindeki gelişmelere isteyerek ilgi gösterdiği ve Orta Asya’da aktif olarak yer almaktan geri durmayacağı iddia edilebilir. İsrail’in Orta Asya’ya ilgi duymasının üçüncü nedeni, Türkiye'yle ilişkileri geliştirme isteği olabilir. İsrailli yetkililer, Orta Doğu politikalarına vermekte olduğu siyasal desteği dikkate alarak Orta Asya bölgesinde Türkiye'yle birlikte hareket edip, Orta Doğu bölgesindeki ilişkilerini kuvvetlendirme beklentisinde olabilirler. Dördüncü olarak İsrail, Orta Asya’da fiili olarak yer almak ve Orta Asya cumhuriyetleriyle ilişkileri geliştirmek suretiyle Müslüman Orta Asya cumhuriyetlerinin Arap-İsrail anlaşmazlığında tarafsız kalmalarını ve hatta bu cumhuriyetlerin bu konuda kendisini desteklemelerini umut etmektedir. Son olarak, İsrail, İran’ın Orta Asya’daki etkisine karşı koymaya yönelik ABD ekonomik yardımından yararlanabilmek için Müslüman Orta Asya cumhuriyetleriyle ilişkileri geliştirmeye çalışmaktadır. [email protected]