İki ayrı mesaj!
Levent ÖZADAM
Cumhurbaşkanı Talat’ın özellikle Türkiye ziyaretlerindeki açıklamaları fevkaladenin fevkinde…
Maşallah gönül almasını iyi biliyor…
Yani nabza göre şerbetin ayarını artık öğrendi!
Tabi ki devamını dileriz, başında bulunduğu devletin haklarını koruyan, ona sahip çıkan, gerektiğinde de yumruğu masaya vurmasını bilen bir Cumhurbaşkanı ile kim gurur duymaz ki!
Dün yazmıştık, Sayın Talat ne istediğini bilen ve devletini savunan bir tablo çizdiği taktirde, ama bunu gönülden yaptığını hissettirdiği anda bu ülke topyekûn halkı ve tüm organları ile arkasında olacak ve büyük bir güç olacaktır…
Ama eğer olayı vitrinlere çevirirse ve özellikle iç siyasette akılları karıştıracak boyutlara taşırsa eninde sonunda elinde patlayacaktır ve bunun cezasını da ülke insanı olarak hepimiz çekeceğiz!
Talat İstanbul’da herkese iki mesaj vermiştir;
Birincisi Kıbrıs Türk’ünün adada misafir değil de ev sahibi olduğu yönündedir…
O zaman misafir gibi değil de ev sahibi olarak davranmak gerekecektir…
Öncelikle Rumlara karşı küçüklük kompleksimizi atmakla işe başlayabilir, bunun öncülüğünü yapabilir!
İsterse ve geçmiş dünya görüşünü bir yana bırakabilirse pek ala yapabilir…
Kıbrıs sorunundan yıllardan sonra geldiğimiz nokta bellidir;
Rumlar ev sahibi, Kıbrıs Türk’ü sanki de kiracıymış gibi bir siyaset izlenmiştir…
Kıbrıs Rumlarının milli davalarında gösterdiği birlik ve beraberliği biz gösterememiş ve her görüşme masasına ülkenin yarısını arkasına alan bir lider duygusuyla oturulmuş ve bunun sonucunda bir arpa boyu yol bile alınmamıştır!
Çünkü şimdiye kadar Rumlar istemiş, Kıbrıslı Türkler vermem edasıyla sanki de davalı ve davacı ruhu ile görüşmeler sürdürülmüştür!
Hiçbir zaman Kıbrıs Türk’ünün adada en az Rumlar kadar hak sahibi olduğu tam olarak ifade edilmemiş, bu da Rumların sürekli olarak hep isteyen taraf konumunda olmasını sağlamıştır…
Kıbrıs Türk tarafı, Maraş ve Güzelyurt konusunda sürekli olarak Rumlar için çantada keklik bir görünüm sergilemiş ve “Bunlar benim öz malımdır” diyememiştir!
Eğer gerçekten bu adada kendimizi ev sahibi olarak görüyorsak ve bunda da samimi isek, buyurun önce Maraş’ı yavaş-yavaş açmaya başlayın, sonra Güzelyurt’u vermiyoruz diye bir deklarasyon yayınlayın bütün dünyaya, işte o zaman görün Rum’un nasıl inadı kırılacak ve bu kez eşit olarak masaya oturulacaktır…
Sayın Talat’ın ikinci mesajı, kendi ülkesinde kendi kendini yönetme isteğini ifade etmesidir!
Buna da kimsenin itiraz edeceğini sanmıyoruz…
Tabi ki şartlar yerine geldiği zaman!
Cumhurbaşkanımız da elbette ki çok iyi farkındadır ki şu anki şartlarda Kıbrıs Türk’üne ne ekonomik olarak, ne de bir başka konularda kendi kendini yönetme gibi ya da kendi kendine yetebilme gibi bir ortam yaratılmış değildir..
Ne yazık ki, yıllardan beridir süren rehavet ve Türkiye’nin büyük maddi ve manevi destekleri bunda büyük rol oynamış, bu da bir parça da olsa bağımlılığı yaratmıştır!
Ama Talat’ın her iki mesajı da yerinde ve anlamlıdır;
Bu devlete başkalarından önce sahip çıktığımız gün ve gerçekten ev sahibi olacağımız andan itibaren taşlar kendiliğinden yerine oturacak ve her iki mesajın gereklilikleri yerine gelecektir…
Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın…
Günün Fıkrası
Kahve telvesi…
Adamın biri basurundan dert yanarken yanındaki arkadaşı;
-Benim babamda da vardı fakat kahve telvesini sürünce bir daha o derdi olmadı, demiş
bunun üzerine bizimki
- Gitmediğim doktor kalmadı ama yinede çözüm bulamadılar deyince
-Bence sende dene, demiş diğeri
Günlerden bir gün adam denemeye karar vermiş ve bol telveli bir kahve yapmış ve kahvenin telvesini güzelce sürmüş fakat yinede geçmemiş hatta acayip derecede yanma olmuş ve doğru doktorun yolunu tutmuş
Doktor;
- Eğilin bir bakayım demiş
Bizimki eğilmiş ve sormuş, neyim var doktor, demiş
Bunun üzerine doktor;
- İki vakte kadar önünde uzun bir yol görünüyor kısmetin açık olacak ve daha sonra yeni bir işe gireceksin…
[email protected]
Yorumlar