Bizim okuma kitabımızın başında; UYU… UYU YAT UYU YAZARDI Sonra bu nakarat TOPU TUT BANA AT… Diye devam ederken, 27.Mayıs oldu. Öğretmenimiz, buna devrim derdi. Ben devrimden nefret ederek büyüdüm. Çünkü benim belediye işçisi ve fazilet timsali babamı ağlatmıştı. Bizim mahallenin en mızıkçı, babası da zengin çocuğu çok sevinmişti yerinde duramıyordu. Okullar ilerledikçe sanki yapılana bir kılıf aranıyormuşçasına ilk defa devrim dediklerine sonra inkılâp ve ihtilal demeye başladılar. Devrimci geçinen öğretmenlerimiz selli-sallı konuşmaya, şiire; yır, ruha; tin, mezara; gömüt dedikçe ben de bunların asıllarını ve yapılanları anlamaya çalışıyordum. Derken 12 Mart oldu solcular veya devrimciler acayip dayak yiyorlar, gördükleri işkenceler ayyuka çıkıyordu. Bizde oh… Canımıza değsin diye, Hüsnü gibi seviniyorduk. Sonra 12 Eylül oldu, 12.Marttaki sevinçlerimiz kursağımızda kaldı. Hem utandım hem üzüldüm hem de ezildim. Ama asıl olan ailelerimize oldu. Babamı ağlatan ihtilal bu sefer anneme ve diğer sevenlerime kanlı yaşlar döktürdü. İhtilal’ın her nevinden, bütün ihtilalcılardan ve onların türevlerinden nefret eder oldum. Hiçbir medeni topluma yakışmayan bu hal ülkemde daima kuvvetli bir ihtimal olarak var ola geldi. İhtilalcılar, hal ve duruma göre çeşitli nam ve suretlerde milletin önünü kesmeye, milletimize hayatı zehir etmeye devam ettiler. Onlara öfkemi belki anlatabilirim. Lakin onlara yardakçılık yapan kafalarına postal geçmiş olanlar için aynı şeyi söyleyemem. Cemil Meriç’e göre milletimiz 200 yıldır bu belayla uğraşıyor ve bunun asıl sorumluları Batılılaşmayla zihinleri esir alınmış Batının karasevdalı kölesi olan ziyasız aydınlarımızdır! Büyük mütefekkir Meriç’e göre Fransız İhtilalı’nın zuhuruyla Osmanlı’nın önde gelen mütefekkir ve devlet adamlarının olaya verdikleri isim “Frenk illetidir. Ve frengi gibi habis ve bulaşıcıdır. Hırsız gibi gelir ihtilaller, yaklaştığını sezersiniz, ancak ne zaman patlayacağını kestiremezsiniz. Çaresi, milli iradenin tecellisinde tereddüde mahal vermemek, adalete gölge düşürmemek, güvenlik güçlerinde zaafa kapı açacak bütün faktörlere karşı uyanık olmaktır. Çünkü ihtilaller; umutsuzluktan ve kargaşadan beslenirler. Yine Cemil Meriç bu konuda bize şu önemli bilgileri aktarıyor. Bu daha ziyade ihtilal severlerin kulağına küpe olsu: Cevdet Paşa da ihtilallara korku ile bakar; “ihtilal çıkarmak bir selin önünü açmak gibidir. Bir kere açıldı mı tabiî hızı kesilmedikçe durmaz ve açanlar sed ve bendine kadir olamaz. Ve yalnız karşı gelenleri götürmeyip ona yol verenleri dahi gark ve telef eyler” demektedir. 21.yüzyılı yaşarken millete ihtilal dayatmaya çalışanlar milli irademize ve milli itibarımıza kastetme cüreti gösteriyorlar.