Yıllardır gelmeye doyamadığım Kıbrıs…
O küçük tava şeklinde görünen ada var ya…
Bir bilseniz…
İçinde ne uygarlıklar, ne gizemler taşımakta…
Defalarca geldiğim Girne, merkezdeki kalenin çevresiyle fazla değişikliğe uğramamakla birlikte etrafı suya atılan taşın suda bıraktığı hareler gibi genişledikçe genişlemiş. (Yapılar dağları aşmaya niyetlenmiş gibi)
Girne Kıbrıs’ın turizm başkenti olarak bilinir. (Yunanca Kerinya)
Kıbrıs Harekatına kadar nüfusunun çoğunluğunu Kıbrıslı Rumlar oluştururken, 1974 yılındaki harekatın sonrasında Girne'deki Rumlar, göçmen oldu. 2000'li yılların başlarından itibaren şehirde hızlı bir nüfus artışı ve yapılaşma yaşandı.
Şehrin Kuzeyi Akdeniz’in hırçın dalgalarıyla kucaklaşırken, güneyinde Beşparmak Dağları şehri doğal bir kale gibi sarar. Güneş doğar doğmaz da Girne’yi bu kez sıcak hava sarıp sarmalar, özellikle bahar ayları Girne’nin en keyifli mevsimleri dense de kış ılıman, yaz sıcak geçer. Malumunuz üzere Kıbrıs’ın konumu ekvatora daha yakındır.
Girne Kalesi’nin hemen yanındaki antik liman, tarihin izlerini haykırır. Ünlü liman boyunca hem yerli halk, hem de turistlerin ilgisini çeken, balık da kahve de aynı keyfi alabileceğiniz restoranlar, barlar ve açık hava kafeleri var.
Girne artık Kıbrıs İlim Üniversitesi, Arkın Yaratıcı Sanatlar ve tasarım Üniversitesi, Girne Üniversitesi, Girne Amerikan Üniversitesi gibi birçok üniversiteye de ev sahipliği yapmakta…
Girne'ye bağlı bölgeleri de söyleyeyim efendim, Bellapais, Karaoğlanoğlu, Çatalköy, Alsancak, Lapta, Karşıyaka, Çamlıbel, Sadrazamköy ve Kayalar… Ha denizin güneşin tadını çıkarırken buraları da gezmeyi atlamayın;
Hz.Ömer Türbesi
Bellapais Manastırı
Aziz Hilarion Kalesi
Antiphonitis Kilisesi
Hadi bir de Girne’nin tarihine bakalım. Bazı kaynaklar Girne’nin MÖ. 10. Yüzyılda Akalara mensup olan efsane Tegea Kralı Cepheus tarafından kurulduğunu yazar. Kalıcı yerleşim ise MÖ. 4. Yüzyılda Pers hakimiyetinde gerçekleşmiş. MS. 7. Yüzyıldaki Arap saldırılarında Girne Kalesi yapılmış ve 1191 de 3.Haçlı Seferi sırasında İngiliz Kralı I. Richard kaleyi kuşatmış.
Yakın tarihe bakarsak; ‘Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit emriyle Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 1974 yılında gerçekleşen harekatta bölge Türk kontrolüne girdi. Şehrin Rum nüfusunun büyük bölümü harekât sırasında kaçtı, kaçmayanlar 1975 yılının ekim ayına kadar Dome Hotel'de tutulduktan sonra şehirden çıkarıldı. Toplamda 2.650 Girneli Rum göçmen oldu. 1975'te Limasol’dan ve güneydeki bir takım köylerden göçmen olan Kıbrıslı Türkler şehre yerleştirildi.’
GİRNE KALESİ -KYRENİA CASTLE
İlk bulguları Bizans Dönemi yani 7. y.y.kadar uzanan Girne kalesi Fransız asıllı bir hanedanlık olan Lüzinyan izleri taşımakla birlikte, şu haliyle 16.y.y. Venedik askeri mimarisinin çok güzel bir örneği… Osmanlı ve İngiliz mimari izleri de çok net seçilmek de. Kale içinde Girne Batığı, arkeoloji müzesi ve ortaçağın canlandırmaları oldukça ilgi çekici. Kıbrıs'ın kuzeydoğusunda bulunan ve dikdörtgen plana sahip olan Girne Kalesi’nden bakınca Akdeniz’in o canım turkuaz rengi bu antik limanla öyle bir kenetlenmiş ki, yüzyıllar boyunca daha çok hafızalara kazınacak gibi dimdik ayakta.
Kalede yer alan bilgiye göre; Kalenin büyük bir kısmı MS 1208-1211 yılları arasında Kral John Dibelin tarafından yaptırılmış ve Luzinyan krallarının barış zamanlarında dinlenme, savaş zamanlarında ise sığınma yeri olmuş. MS. 1373 yılındaki Ceneviz akınlarında büyük zarar gören kale, 1489 yılında Venediklilerin eline geçince savunma planlarına uygun olarak önemli değişikliklere uğramış ve 1570 yılında kale direniş göstermeden Osmanlıların eline geçmiş ve yaklaşık üç asır boyunca Osmanlıların elinde kalmış. ( İngiliz Sömürge İdaresi zamanında 1878-1960 Polis Okulu ve hapishane olarak kullanılmış)
Günümüzde kale Bizans döneminden kalma kilisesi, kulesi, Lüzinyan döneminden kalma bekçi odası, zindanları ve Venedik döneminden kalma kuleleri, sarnıcı, cephanelik ile birlikte üç dönemin de izini yansıtır. Müze olarak düzenlenen kalenin içindeki Batık Gemi Müzesi'nde, MÖ. 300 yıllarında, Helenistik Dönem’de batmış bir gemi, gemideki buluntularla beraber sergileniyor.
ST. ANDREW KİLİSESİ- ST ANDREW CHURCH
Bu kilise neşe ve huzurun bir araya geldiği bir yer olarak bilinmekteymiş.. Ernest Eldred Mc Donald ile İskoçyalı zengin maden sahibi George Houstoun’un 1913 yılında inşa edilen Aziz Andrew kilisesi bir İngiliz Anglikan kilisesi… Lacivert renkli bahçe kapısı çok modern. Bu kilise Kıbrıs adasında uzun veya kısa dönem yaşayan yabancılara hizmet vermiş. Ana binadan 25 yıl sonra inşa edilen kilise kulesi dışarıdan oldukça iyi görünmekte. Kilisede ilgi çekebilecek parçalar arasında 1949 yılında Lambousa’da bulunan ve MS 6. yy ’da üretildiği düşünülen yerel mermerle sıva yapılmış bir vaftiz kasesi… Girne Kalesi ve Limana birkaç kilometre mesafede olan kilise şehir merkezine yakın. Bence de çok huzurlu bir mimarlık örneği…
BELLAPAİS MANASTIRI
Beylerbeyi köyünde bulunan tarihi bir manastır. 12. yüzyılda Roma döneminde inşa edilen temeller üzerine Orta Çağ'da yapılan eklentilerle gotik mimarinin doğudaki güzel örneklerinden birisidir. Bayılırım gotiğe…
Bellapais Köyü ve bu görkemli manastır Girne’nin güneyindeki Beşparmak Dağları’nın eteğinde konumlanmış. Bellapais ismi “güzel yer” anlamına gelen Fransızca “belle paix” den gelmektedir.
İsmi gibi sessiz patikalarının ve beyaz badanalı evlerinin arasında yaşayan şanslı sakinlerine olduğu gibi modern zamanların tüm koşuşturmacasından kaçabilme olanağı yaratır. Tam da bu kaçışın adı huzur değil midir?
Bellapais Manastırı, yüksekte dağ tarafına yüzünü dönmüş halde oturmaktadır. İhtişamı oldukça uzaktan görülebilir. Meydanından Kuzey Kıbrıs manzarasına, Girne ve Akdeniz’e doğru bakıldığında görüntü nefes kesicidir.
Manastır, 13. yüzyılda inşa edilmiştir ve sonraki yüzyıllarda kuleler, kapılar inşa edilerek ve duvar resimleri yapılarak dillere destan bir güzellik oluşturmuş. Yıl boyunca ziyaretçilere kapısı açık olan Manastırın meydanında, yaz aylarında konserler ve festivaller de düzenlenmekte…