Okullar tatil oldu. Okulun tatil olduğuna sevinemeyen öğrenciler olacak deseniz, olur mu öyle şey der geçerdim inanmazdım. Şimdi gözlerimle gördüm. Resmi okul tatil, öte yandan dershaneler okulun tatil olduğu bu iki hafta da yoğunlaştırılmış, paralı veya parasız , kurslarına devam ediyor. Üstelik, dershanedeki öğretmenler şu veya bu derse katılmazsanız eksik kalırsınız diye de öğrencileri daha 2 gün dinlenmeden stresin altına sokmuşlar. Gözleri kan çanağı çocuk, ağlamaya başlamış ben bunları nasıl yetiştireceğim diyor. Okuldan verilmiş olan ödevleri ve araştırmaları nasıl yapacağım diye ağlıyor. Gözünüz aydın beyler. Gün geldi ve Şubat tatiline sevinemeyen öğrenciler yetiştirebildiniz. Yetiştirmek istedikleriniz daha baştan stresin en yoğununu yaşayarak akıl ve ruh sağlığı daha küçücükten bozulmuş bireyler olarak yarın ekonominin dişlileri arasında, bir gün Boğazdan atlayan, öbür gün stresi kaldıramadığı için hayatına kasteden bireyler olacaklar. Varsa yoksa başarıyı sınava endeksleyerek bu çocukları sağlıklı bireyler olmaktan uzağa itiyoruz. Aileler şaşırmış durumda, hem tonlarca parayı döküyorlar dershanelere hem de bu minnacık yavruları gözlerinin önünde bir yarış atı gibi yetiştirmek zorunda kalıyorlar. M.E.B Talim Terbiye Kurul Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan 1992 yılında A.B.D Columbia Üniversite’sinde Eğitim Ekonomisi Doktorasını bitirmek üzereyken zaman zaman sohbetlerimizde Milli Eğitim sorunlarının nasıl halledilmesi gerektiğini paylaşıyordu Yıllar geçti ve kendisi buğün bu planlamanın başındaki isim..Yıllar sonra bakın ne yazmış bu konuda; ‘’ Eğitim sistemimizin özellikle son yirmi yıldır en göze çarpan özelliklerinden biri merkezî sınavlara olan bağımlılığın ileri düzeylere ulaşmasıdır. Öğrencilerimizin tek hedefi önce OKS’yi, sonra da ÖSS’yi aşmak hâline gelmiş bulunmaktadır. Bu durum eğitim sistemimizin paralelinde abartılı bir dershane ve özel kurs sektörünün de doğmasına yol açmaktadır. Merkezi sınavlara olan bağımlılık paralelinde okullarımızda müfredat da yeterince işlenememektedir. Türk eğitim sisteminin işlevini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi açısından ÖSS ve OKS gibi merkezî sınavların mevcut hâliyle devam etmemesi gerekir. Bu nedenle de eğitimi, öğretimi ve özellikle de okulu anlamsızlaştıran merkezî sınavlar konusunun acilen ele alınması ve yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kamuoyuna açıklanan modelin; artık tükenme noktasına gelmiş, içi boşalmış okullarımızı, buralarda yapılan eğitim öğretimi ve özellikle de öğretmenleri güçlendireceğine, okullarda yaşanan şiddet olaylarının önüne geçeceğine, disiplinsizliklerin azalmasını sağlayacağına, bu yönüyle Türk eğitim sistemi açısından önemli bir dönüm noktası oluşturacağına inanıyoruz. Açıkladığımız yeni modele göre 6,7 ve 8. sınıfların sonunda Seviye Belirleme Sınavlarının yapılmasını planlamaktayız. Bu sınavlardaki soru içeriğinin tüm dersleri kapsaması, müfredat odaklı olması, okulda sunulan eğitim ve öğretime dayalı olarak hazırlanması esas alınacaktır. Seviye Belirleme Sınavlarının dışında; 6,7 ve 8. sınıfların sonunda, öğrencilerin derslerde gösterdikleri başarı puanlarına göre Yıl Sonu Başarı Puanları hesaplanacaktır. Yıl Sonu Başarı Puanları belirlenirken, Türkçe ve Yabancı Dil derslerinin ağırlıklı katsayı değerlerinin daha fazla olması sağlanacaktır. Böylece bu iki alanda sunulan eğitimin daha çok gelişmesi ve nitelik kazanması hedeflenmektedir. Üçüncü olarak 6,7 ve 8. sınıflarda öğrencinin sergilediği davranışlar ile yöneltme yönergesinin verileri dikkate alınarak yapılan değerlendirmelere göre Yöneltme ve Davranış Puanı belirlenecektir. Seviye Belirleme Sınavlarında alınan puanların % 70’i ile Yılsonu Başarı Puanlarının yüzde 25’i ve Yöneltme ve Davranış Puanının % 5’inin toplamı, öğrencinin her sınıf için Ortaöğretime Yerleştirme Puanını oluşturacaktır. 6, 7 ve 8. sınıf için elde edilen Ortaöğretim Yerleştirme Puanının ortalamasının alınmasıyla öğrencinin Genel Ortaöğretime Yerleştirme Puanı hesaplanacaktır. Ancak Genel Ortaöğretime Yerleştirme Puanı hesaplanırken. 6. sınıftan 8. sınıfa doğru gittikçe artan bir oranda ağırlık belirlemesi yapılacaktır Talim Terbiye Kurulu Başkanı , değerli dostum Prof. Dr. İrfan Erdoğan böyle yazmış. 2 dönemdir de Talim Terbiye Kurul Başkanlığı yapıyor . Tespitlerini uygulayabildiğini, bugüne gelindiğinde Talim Terbiye Kurul Başkanı olarak şu durumdan memnun olduğunu sanmıyorum. Dünyanın hiçbir ülkesinde taşımalı eğitim sistemi bu düzende yok, varsa bile boşu boşuna öğrencilerin ulaşımı için bu milli ve ailevi serveti birilerine iş yaratacağım diye devam ettirmenin mantığı yok. Hele hele kendisinin de belirttiği gibi dershane sistemini kaldıracağız derken baş tacı haline dönüşmesi kabul edilebilir gibi değil. Bazı olaylar ters tepti. Özellikle Seviye Belirleme Sınavlarının her yıl yapılması teoride doğru olmasına rağmen, pratikte olayın ne derece dejenere edilebileceğinin göstergesi oldu. Yanlış olan tek OKS sınavı yerine teoride doğru SBS, imtihanları bir’ken üç’e ve dershaneye olan bağımlılığı had safhaya getirdi. Devletin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevi, eğitim imkanlarını yurdun dört bir yanına eşit olarak taşıyacak , herkese eşit eğitim imkanı sağlayacak bir sistemi uygulamaktır. Her mahallaye bir dersane projesi düşünülseydi bu derece başarıya ulaşamazdı. Bu Ulus için Milli Eğitim politikası olmadan hiçbir analiz, sentez, teori başarı şansı yakalayamaz. Doğru kişiler doğru tezleri uygulasa bile.