Merhaba, Haftalardır, hatta aylardır “Yağdır mevlam su” derken; “Gökten çamur yağdı”. Allahım sana şükürler olsun çamur da yağdırsan, sonuçta su ve toprak karışımı olduğuna göre bizim için hâlâ iyi dileklerdesin... Hiç değilse, acık, tutturduk. Hani bir laf vardır. “Yüzüne tükürdüm, yağmur sandı.” İşte, o hesap biz de bunu yağmur sanalım. Eee bardağın dolu tarafından bakınca öyle işte... Yanlız o çamuru yıkamak için yine mevcut suyu tükettik. Demek ki hala bize kızgın... İşi hızlandırıp, cepten yedirtiyor. Biran önce tüketip, dünyadan gidelim diye... Aman başımıza taş yağacak demiyelim de. Mazallah o da, kabul görür mörür. Gerçekten de 20 Mayıs Pazar günü, sabahın erken saatlerinde, gökten çamur yağdı. Daha sonra bunun en güzel kanıtını arabaların üstüne yayılan, garip bir çamur tabakasıyla görebildik. Değişik dokularda oluşan bu çamur, sanki kağıtlara yapılan patates baskısı gibiydi. Ertesi günü, oto yıkayıcılarına iyi iş çıktığı kesin. Tabii ki hayatta her olay birinin içini karartıyorsa, birinin yüzünü güldürüyordur. Bu da öyle birşeydi işte! Doğa, tekstil tasarımcılarına da çok güzel desen örnekleri verdi. İşim bu olsaydı, elime yağlı bir kâğıt alıp sokak sokak gezip, arabaların üzerine kâğıdı yapıştırıp desen kopyalardım doğadan. Hih hih... Nasılsa doğanın yaptığı eserlere tescil yok.(?) Zaten biz de en güzel eserlerimizi ondan esinlenmiyor muyuz? Örneğin bir kepçe makinasına bakın, avucumuzun hareketini yapmıyor mu? Bu arada çamur deyince aklıma geldi. Niye “Çamur gibi adam” deriz, negatiftir de, “taş gibi adam” pozitif anlam taşır? Oysa gökten taş yağsa felaket olurdu. Hani taş pozitifti. Düşünün bakalım. Pazar bilmecesi... Derler ya kuyuya delinin biri bir taş atmış, on akıllı çıkaramamış. Bu arada gökten çamur gibi adam yağsa, ya da taş gibi adam yağsa? Şimdi hemcinslerim gücenmesin, adam derken insanoğlu anlamında yazdım. Yani taş veya çamur niteleme sıfatıydı. Haydi... şimdi taş gibi adam deyimine de eşim içerler mi? En iyisi bu çamur konusunu burada kapatayım. Su, Küresellik, Sarfiyat derken geçen haftaki maç neydi öyle? Ben, birinci derecede, sahada su şişelerini görmekten çok üzüldüm. Gözü dönmüş psikopatların, bulsalar damacana atacakları maç, rezalet bir gösteriye dönüştü. İkinci derece de, spor seyircisinin, böyle gayri insani hareketler yapmasına üzüldüm. Üçüncüsü, göz nasıl döner de keyif almaya gidersin, sonra kızıp sıraları söküp, sahaya atarsın. Böyle bir lüksümüz yok. Bu vatan bizim ve kullandığımız demirbaşlarımızı bu şekilde heba edemeyiz... Bence doğru dürüst seyirci olmayacaksak, ceza almalıyız, maçları sadece televizyondan izletmeliler. Seyircisiz oynansın yani... Şişli Belediyesi’nin, “Küresel Isınma”ya karşı başlattıkları kampanya çok hoşuma gitti. Hepimizin bu konuda yapması gerekenleri vurguluyor. Köşemden sesimi duydular galiba. Tabii ki ben bulgur pilavında bir taneyim. Ancak kendi çapımda mutlu oldum. “Fethiye’de 300 hektar orman yandı.” Buyrun bu da mı Allahın işi? Çamur yağmasını anladık da... Ya suyumuz yok, diyoruz, orman yakıyorsunuz... Ayranı yok içmeye tahtıravalli ile gider ....... Latifeyi seviyorum, işi delileğe vurarak. Ama içim yanıyor. Biz bir ağaç, derken, orman yakıyorlar. Bunu yapanlar, oksijenimizi gereksiz yere tüketmekle kalmayıp, oksijen kaynaklarımızı da ortadan kaldırıyorlar. Doğa hainleri. Cahiller. Hiç mi ilkokul kitaplarında, ormanın faydalarını okumadınız? Kızdım yine, panik atağım başladı. Güzel şeyler düşün derdi anacığım. Bahar geliyor, geldi derken, yaz geliverdi. 2 Haziran 2007 günü “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”nin “Gençlik ve Bahar Şenliği” var. Ataköy 5. Kısım Kavaklı Park’ da. Gençlik de, bahar da bana çok uyuyor. Gitmeyi planlıyorum. Üstelik müzik de varmış. Benden söylemesi... Bu hafta sizinle de paylaşmadan edemediğim bir haber var. Sevgili hocam, yazar, şair, düşünür sayın Hilmi Yavuz, 1977-2001 yıllarında ders verdiği Mimar Sinan Üniversitesinden Fahri Doktora ünvanını aldı. Ben O’nu, o yıllarda bize verdiği “Uygarlık Tarihi” dersiyle tanıdım. O yıllarda bile ki gençtik, anlayabilecek yaştaydık, ne anlama geldiğini bilmediğim, fasa fiso ders zannettiğimiz bu dersin, bize verdiği o inanılmaz katkı için, bugün hocama çok teşekkür ederim. İnsanlığın nerelerden nerelere geldiğini, O’nun değerli katkıları sayesinde, yorumlayabiliyorum. Bize, derslerde bile o keyifli sohbetlerini asla esirgemedi. Sadece bilgi aktarmakla kalmayıp, bizimle arkadaş oldu. Ben kendi adıma O’nun öğrencisi olduğum için çok şanslı hissediyor, burdan kendisine çok teşekkürler ediyorum. Ve tüm öğrencilere bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Öğrencilik yıllarında, lüzumsuz bulduğunuz dersleri ve hocaları önemseyin, mutlaka hayatta kullanacağınız bir yer olacaktır. Hoşcakalın