Yazan: Sevil İrevanlı (Azerbaycanlı Bibliyograf) “BİR KERE YÜKSELEN BAYRAK, BİR DAHA İNMEZ.” M. E. RESULZADE. 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi, Cumhuriyetin iki yıllık hâkimiyet devri, bir çok yönlerine göre Azerbaycan Türklerinin tarihinde çok önemli rol oynadı. Rus ihtilalinden sonra Güney Kafkasya’daki durum olayları çok hassas sınırlarla çizmişti. Rusya’da başlayan inkılâplar, İmparatorluğu dağıtmıştı. Rusya’da yaşayan halklara, kendi kaderlerini belirleme hakları ve özgürlük verilmişti. Bu doğrultuda verilen özgürlükten yararlanan halklar kendi bağımsızlıklarını ilan edip milli devletlerini kurmalı ya da, yeniden sömürge haline gelmeliydiler. Bu prizmadan baktığımızda 1918–1920 yılları Azerbaycan Türklerinin ve Azerbaycan’ın tarihinde bir dönüm noktasıydı. Dolayısıyla eğer bağımsızlığa adım atılmasaydı, Azerbaycan toprakları Rusya, Gürcistan ve Ermenistan arasında bölüştürülecekti. Böylelikle imparatorluğun dağılmasından sonra Güney Kafkasya’nın durumu gayet tehlikeli bir biçim almaktaydı. Bolşevik devrimi ve günden güne yaygınlaşmakta olan iç savaş, kenar bölgeleri Rusya’dan kesin biçimde koparmıştı. Kerenski başkanlığında Geçici hükümet adına yönetimi elinde bulunduran Komiserlik, bu geçici Hükümet düştükten sonra ayakları allındaki zemini kaybetti. Bu doğrultuda halkın gözünde otorite sahibi olan ve devlet işlerini bağımsız olarak daha yetkili biçimde yürütebilecek yeni bir hâkimiyetin oluşturulması gerekiyordu. Böyle bir hükümet Güney Kafkasya Seym’i ve onun hükümeti olarak kuruldu. 10 Şubat 1918 tarihli ilk genel kurulda Komiserliğin faaliyet raporu açıklandı ve Komiserliğin istifası kabul edildi. Seym, Bütün Rusya Kurucular Meclisinin Güney Kafkasyalı temsilcilerinden oluşturuldu. Güney Kafkasya’nın başkenti olan Tiflis’te toplanan Seym’de, Menşevikler (Gürcüler) 36, Musavat (Azerbaycan Türkleri ) 30, Taşnaksutyun (Ermeniler) 27 koltuğa sahip oldu. Daha sonra Seym Rusya ile ilişkilerin fiilen kesilmiş olduğunu Güney Kafkasya Demokratik Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve kendisinin de bölgede tek kurum olduğunu ilan etti. Bu çerçevede Y. Gegeçkori’ye (Gürcü Menşevik) Seym’e karşı sorumlu olan geçici bir hükümet kurma görevi verildi. Bu Rusya’dan ayrılma anlamına gelmiyordu; yalnız fiili durumu yansıtmakta olup, geçici nitelikteydi. Uluslararası bakımdan Güney Kafkasya, Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olarak görülmekteydi. Zira Güney Kafkas’ın Rusya’dan fiilen ayrılması ve sınırların belirlenmesi meselesi çetin görüşmelere ve tartışmalara konu oldu. Aynı zaman içinde Türk ordu birlikleri kaybettikleri bölgeleri peş-peşe geri almaya başladılar. Dolayısıyla o dönemde Türk komutan Vehip Paşa ateşkes ilan edilmesi ve barış görüşmelerinin sürdürülmesi konusunda girişimlerde bulundu. Seym savaşı durdurmak ve Türkiye ile barış anlaşması yapmak yönünde karar aldı. İlk görüşmeler Mart 1918’de Trabzon’da yapıldı. Osmanlı Devleti, Güney Kafkasya ile Türkiye arasındaki sınırın, Rus Bolşeviklerle yapılmış olan Brest Anlaşmasıyla halledilmiş olduğu görüşündeydiler; Fakat Güney Kafkasya delegasyonu özellikle de Ermeni delegasyonu Brest Anlaşmasını tanımayarak, Türkiye’ye yönelik toprak tavizleri konusunun Güney Kafkasya halklarının yetkisinde olduğunu düşünüyorlardı. Bu yaklaşımı savunabilmenin bir zorluğu da Seym’in bünyesinde bir birliğin olmamasından kaynaklanıyordu. Gürcüler öncelikle Batum ve Acara konularıyla ilgili bu bölgeyi kurtarabilmek için Kars ve Ardahan’ı Türkiye’ye bırakmaktan yanaydılar. Bunun aksine ise Ermeniler Kars’ı elde edebilmek için Acaristan’dan tavizler vermeye hazırdılar. Azerbaycan Türkleri ise Güney Kafkasya Federasyonu’nun dördüncü Cumhuriyeti olarak Acaristan’da yeni bir Güneybatı Müslüman Cumhuriyetinin kurulmasını istiyorlardı. Hatta Kars ve Ardahan konusunda Azerbaycanlılar tamamen Türklerin görüşünü savunuyorlardı. Azerbaycan Türkleri Kars ve Ardahan’ı Türk toprakları olarak görüyor ve bu yüzden bu bölgelerin Türkiye’ye bağlanmasını gayet doğal görüyorlardı. En önemli tartışmaya sebep olan başka bir konu daha vardı. Türkiye Hükümeti Güney Kafkasya’nın Rusya’dan ayrılmış olmasının ilan etmelerini istiyordu ve bu ayrılma olmadan anlaşma yapılmasının mümkün olmayacağı bildiriyorlardı. Güney Kafkasya temsilcileri Güney Kafkas’ın fiziksel olarak ayrıldığını ve fiilen bağımsız olduğunu söylüyorlardı. Fakat Türkler haklı olarak, uluslar arası bir anlaşmanın imzalanabilmesi için fiili durumun yeterli olmadığını, hukuki bir zemin olması gerektiğini ve bunun için de belli formalitelerin yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu ifade ediyorlardı. Ermeniler Rusya’dan ayrılmak istemiyorlardı. Türkiye’den nefret ediyorlardı. Gürcülerin de tereddütleri uzun sürmedi. Seym’de Alman-Türk akımı zafer kazandı ve bu zaferin sonucu olarak 22 Nisanda Seym Güney Kafkasya’nın Rusya’dan ayrıldığını açıkladı. Ermeniler de ayrılma konusunda hiçbir konuşma yapmasalar da mecburen komşularına uymak zorunda kaldılar. Fakat daha sonra Seym’de ve federasyon hükümetinde ayrılmanın ilk günlerinden başlayarak yaşanan iç anlaşmazlıklar, daha belirgin biçimde açığa çıktı. Yaşanan anlaşmazlıkları hiçbir tavizle yatıştırmak mümkün değildi Güney Kafkasya Federasyonu parçalanma noktasına gelmişti. 26 Mayıs günü, Seym, Güney Kafkasya halkları arasında savaş ve barış konularıyla ilgili esaslı görüş ayrılıkları olduğunu dikkate alarak kendini feshetti ve yetkilerinden feragat etti. Aynı gün içinde ve aynı binada Cürcü Milli Konseyi, Gürcistan’ın bağımsızlığını ilan etti. 26 Mayıs 1918’de Güney Kafkasya Konseyi’nin son toplantısı yapıldı. Toplantıda Sereteli, Güney Kafkasya Federasyonu’nun dağılmasının sebebi olarak Azerbaycan’ı gösterdi. Sereteli’ye cevap veren Rüstembeyeov, Güney Kafkasya Federasyonu’ndan çıkmak isteyen Gürcülerin, çıkmak için gösterdikleri sebeplerin gerçeğe uygun olmadığını, Gürcüler eğer Federasyonda kendileri ile birlikte çalışamıyorsa, Federasyonun dağılmasından yana olduklarını bildirdi. Federasyonun dağılmasıyla birlikte oluşan siyasi kriz gittikçe tırmanıyordu. Tartışmanın uzamasını engellemek için Gürcü Milli Demokratı Gvazov; “Efendiler, gelin tartışmayalım. Bugün biz kendimizi serbest bırakmalıyız. Güzellikle toplandık, güzellikle de ayrılmalıyız” diyerek daha doğru yol seçti. Böylece Gürcistan’ın Federasyonundan ayrılma isteğinden sonra Güney Kafkasya Konseyi kendisini kapatma kararı aldı. 26 Mayısta Gürcü Milli Şurası tarafından Gürcistan’ın bağımsızlığı ilan edildi ve N. Ramşvili başta olmak üzere hükümet kabinesi kuruldu. Yeni hükümetin, ilk dış siyasi adımı 28 Mayısta Almanya ile önceden hazırlanmış anlaşmayı imzalamak oldu. Bu anlaşmayla da Gürcistan, Almanya’nın vasiliğini kabul etti. devamı yarın...