Bir zamanlar büyük ve küçükbaş hayvanların barınağı olarak kullanılan tarihi eser, dört yıl önce başlayan araştırmayla geri döndü.

 

    Küçükyalı?da 9. yüzyıldan günümüze doğal kayıplar, yağmalamalar sonucu varlığını kanıtlayan Bryas Sarayı, Bizans Sarayı 2001 İtalyan Salerno Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Alessandra RİCCİ Başkanlığında Türk ve İtalyan arkeolog araştırma ekibinin dört yıllık çalışmaları sona erdi.

 

    M.S. 9.yy?na ait tarihi mekanda; iç kısımda kısmen korunan büyük bir sarnıç ile üst kısımda kilise  kalıntıları bulunuyor. Kilisenin yanına sonradan inşa edildiği sanılan (M.S 12,yy) ?Kutsal emanet bölmesi? zamanla yağmalandığı için fazla buluntu elde edilememiş.

Su sarnıcı yaklaşık üç metre yükseklikten  ve üst kattaki kiliseden duyulabilecek güçte gürüldeyen bir çağlayan yaparak dökülmekteydi. Ayrıca toplanan suyun arıtıldığı bir çökeltme havuzu yer alıyordu.

    Sarnıcın kapasitesi yaklaşık 2700 metreküp olduğu hidrojeolojik araştırmayla saptanmış. Bu rakam, antik dünya standartlarına göre, oldukça büyük bir nüfusu beslemeye yeterliydi. Su geçirmez pembe sıvayla sıvalı duvardaki kireç birikmelerinin seviyesinden, sarnıcın su depolama kapasitesinin dörtte birinden az su tuttuğu anlaşılmıştır.  

 

    RİCCİ, kalıntıların Satyros Manastırına ait olduğu görüşü ile bu manastırın ileride şehrin başpiskoposu olacak İgnazios (867-878) tarafından antik dönemde Satyros?a adanmış bir tapınak kalıntısı üzerine inşa edildiği fikrindedir. Antik yazılı kaynaklara göre bu iki yapı birbirine oldukça yakın mesafedeydi. Ayrıca konumları itibarıyla Marmara Denizi?ndeki Prens adalarını da yüksek bir noktadan görüyor olmalıydı. Bu kalıntılar Bizans ve İslam dünyası arasındaki karşılıklı kültürel ve sanatsal etkileşimin bir simgesi olarak yorumlanıyor.

 

    1071 Malazgirt Malazgirt Savaşı?nı takiben hızla batıya doğru ilerleyen Selçuklular, 1078 yılında İznik?i ele geçirerek, Küçükyalı ve çevresinden Üsküdar?a düzenli akınlarda bulunmuşlar. 1328-1329 yılında Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katılan bölge, bunu takip eden yıllarda Bizans ve Osmanlılar arasında birkaç kez el değiştirmiş, İstanbul?un fethinden sonra kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiş.

    Bölgenin muhtemelen bu dönemde terk edildiği düşünülüyor. Kalıntıların topoğrafik incelemesinde yapı kompleksinin asıl halinin daha geniş bir alana yayıldığı kesinleşmiş.

 

    Gelecek yıllarda yapılacak çalışmalarda Bizans İmparatorluğu 'nun başkentinin tarihi ile ilgili yapının netlik kazandırması ümit ediliyor.