Meselâ, bir incir ağacı ölse, dağılsa; onun ruhu yerinde olan, onun meydana geliş kanunu; en küçük madde parçası yani zerre gibi olan çekirdeğinde; ölmeyerek bâki, devamlı ve sürekli olarak kalır.  

İşte mâdem en basit, sıradan ve zayıf Emrî Kanunlar/Allahın doğrudan emrinden/Emir Aleminden gelerek aracısız işleyen kanunları dahi böyle süreklilik ile alâkadardır.  

Elbette insan ruhu; değil yalnız beka ile, belki Ebedü'/Abâd/Sonsuzların sonsuzu yâni Ahiret ile ilgili olmak lâzım gelir.  

Çünkü, ruh dahi Kur'an'ın nassı/açık, kesin hükmü ile "Kuli'r-Ruhu min emri Rabbî"/"De ki: Ruh Rabbimin emrindendir." (İsra 17:85) meal ve anlamındaki Allahın yücelerden gelen emir, ferman ve buyruğu ile Alem-i Emirden gelmiştir.  

Allahın, değişmeyen sabit hakikatler şeklinde devam eden kanunları âleminden gelmiş; şuur/bilinç sahibi bir kanundur. Evet Ruh; hayat sahibi, canlı bir kanundur.  

Ezelî Kudret yani başlangıcı olmayan, ezelden beri var olan Allah'ın güç, kuvvet ve kurdeti onu "Vücûd-u Haricî"/maddeden bir vücut, bir beden giydirmiştir.  

Nasıl ki, Allahın İrade sıfatından/Allahın emir ve iradesini bildiren, gösteren hal ve keyfiyetten gelen şuur ve biliçten yoksun kanunlar çoğunlukla kalıcı oluyor.  

Nasıl ki, Alem-i Emir'den/Allahın değişmez, sâbit hakikatler şeklinde devam eden kanunları âleminden gelen şuur ve bilinçten mahrum kanunlar daima bâki kalıyor...  

Aynen onların bir çeşit kardeşi olan Ruh'un bekaya/ sürekli oluşa mazhariyeti, daima var oluşa kavuşmuş olması daha ziyade kesindir. Ve buna lâyıktır.  

Çünkü Ruh, onlar gibi Allahın irade sıfatından/Allahın irade etme, dileme sıfatından gelmiştir. Ruh, bu sıfatın tecellîsi ve yansımasıdır.  

Çünkü Ruh, "Alem-i Emîr'den"/Emir Aleminden gelmiştir. Bundan dolayı bekaya/sürekli oluşa çok daha münasip ve uygundur. Bu mazhariyete, bu erişmişliğe çok daha elyaktır.  

Zira Ruh vücut sahibidir. "Hakikat-i Hariciye" sahibidir. Yani dışa ait; görünen, gerçek bir yüzü vardır. Hem onlardan daha kavî, daha kuvvetlidir. Onlardan daha ulvî, daha yücedir.  

Zira Ruh, şuur ve bilinç sahibidir.  

Hem Ruh; onlardan, diğer sıradan Ruh hükmünde olan kanunlardan daha daimî, daha kalıcı, daha kıymetli ve daha değerlidir.  

Çünkü Ruh, hayat sahibidir. Can sahibidir. Canlıdır.