Menfaat / çıkar üzere çarhı / çarkı kurulmuş olan siyaset-i hâzıra / şimdiki siyaset, müfteris / yırtıcı, parçalayıcı ve canavardır.
     Aç olan canavara karşı tahabbüp etsen / sevgi gösterisinde bulunsan, onun merhametini / acımasını değil, ancak iştihasını / seni yeme isteğini üstüne çekmiş olursun.
     Üstelik sonra döner, gelir; senden tırnak ve dişinin kirasını ister.
     Nitekim:
   “Birinci ve ikinci Dünya Savaşı, menfaatı esas tutan bir anlayıştan doğmuş ve milyonlarca insan ölmüştür.
   “Dünyayı menfaat için ateşe veren anlayış, sömürgeleştirdiği ülkelerden ayrıca diş ve tırnağının da kirasını istemiş...Bu sömürgeciler, her şeyi zorla” gasbetmişlerdir. (A. A.)

BEŞER / İNSANLIK,  ESİRLİĞİ  PARÇALADIĞI  GİBİ,
ECİRLİĞİ / ÜCRETLİ  ÇALIŞMAYI  DA  PARÇALAYACAKTIR

     Devletler ve milletlerin hafif muharebesi / savaşları; tabakat-ı beşerin / insanlığın geçirdiği gelişim tabakalarının şedit / şiddetli olan harbine terk-i mevki / yerini terk ediyor.
     Zira beşer / insanlık âlemi, edvarda / eski devirlerde olduğu gibi, esirlik istemedi, onu kanıyla parçaladı. Şimdi ecir / ücretle çalışır olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor.
     Beşerin / insanlığın başı ihtiyar; edvar-ı hamsesi / beş devri var. Vahşet / ilkellik, bedeviyet / göçebelik, memlûkiyet / kölelik, kulluk ve esaret / esirlik ve son olarak ecirlik / ücretle çalışma hâli olup, bu da geçip gitmektedir.
     Evet:
   “İnsanlık esirliği parçaladığı gibi, ücretle çalışmayı da parçalayacaktır. (Çünkü) devletler ve milletler arasındaki hafif savaş, artık insan tabakaları arasındaki çok şiddetli bir savaşa yerini terk ediyor (bırakıyor).
   (Zira:)
   “İnsanlık geçmiş devirlerde esirliği istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ücretle çalışan bir işçi olmuştur. Onun yükünü çekmektedir. Ama onu da parçalayacaktır.
       x
     “Vahşet devri dinlerle, hükümetlerle değiştirilip yarı medeni bir devir açılmış. Fakat insanların zekileri ve kuvvetlileri, bir kısmını köle edinip hayvan derecesine indirmişler.
     “Sonra bu köleler de uyanıp gayrete gelerek, o devri esir devrine çevirmişler. Yani kölelikten kurtulmuşlar ama ‘Hüküm galip olanın, güçlünün lehinedir’ zalim düsturu ile yine insanların kuvvetli olanları, zayıflarına esir muamelesi yapmışlar.
     “Sonra 1789 Büyük Fransız ihtilali gibi çok inkılaplarla, o devir de ücretli işçi devrine inkılap etmiş. Yani zenginler olan üst tabakası, avamı / halkı ve fakirleri ücret mukabilinde hizmetçi yaparak, yani sermaye sahipleri; çalışanları ve işçileri küçük bir ücrete karşılık çalıştırmışlardır.
     “Bu devirde suistimaller o dereceye vardı ki, bir sermaye sahibi, kendi yerinde oturup bankalar vasıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde, bir biçare amele, sabahtan akşama kadar, yeraltında madenlerde çalışıp, ölmeyecek derecede, on kuruşluk bir ücret kazanıyor.
     “Şu hâl, müthiş bir kin, bir gücenme verdi ki, avam (halk) tabakası, üst tabakaya isyan etti. Şu asrın tabiriyle, sosyalistlik, bolşeviklik suretinde, önce Rusya’yı yerle bir edip geçen Birinci Dünya Savaşından istifade ederek, her yerde kök saldılar.
     “Şu bolşevikliğin perdesi altındaki halk isyanı, üst tabakaya karşı bir kin ve bir tezyif (aşağılama) fikrini verdiğinden, büyüklere ve üst tabakaya ait şerefe dair ne varsa, her şeyi kırmak için bir cesaret vermiş. İşte bu devirden sonra işçiler de yavaş yavaş işe ortaklık durumuna geçecekler.” (A.A.)