Ben kâinatta, kâinat bende ise,

     Peki ama nerede ben ve evren?

     Ne desen de, kaldım meçhuller içinde!

     Kuş gibi konuyorum daldan dala.

     Bir cevap bulamadım hâlâ!

     Meçhuller arasında, oldum meçhul!

     Oldum dostlar, başı dönen bir kul!

     Arıyorum kendimi, binbir mekânda

     Kandayım dostlar, söyleyin kanda?

     Benliğim, gönlüm, gözüm hovarda!

     Yürüyorum, meçhul bilmecenin yolunda.

     Bilmiyorum neresindeyim bilmecenin?

     Yolu yok mudur dostlar, adımı silmenin?

     Aslında, varlıkda bir nokta bile, ne büyük şeref!

     Olmuşsun her şeye, herkese; muhteşem bir hedef.

     İnsanım ama, farkında mıyım acaba?

     Taşıyorum üstümde, İlahî bir aba.

     Kâinat, her şeyiyle emrime verilmiş serâpâ.

     Yetişin dostlar, olamıyorum aklıma mukayyet!

     Her şey olmuşsa da, emrime âmâde gayet.

     Yetiş imdadıma ey İlahî inayet!

     Bırakma beni bana emanet!

     Çekemem bu yükü lâyıkıyla, lütfet!

     Sen uzatmadıkça inayet elini,

     Âciz kulun nasıl dik tutar belini?

     Ancak Sen tutarsan elimi;

     Bahtiyarlar bahtiyarı sayarım kendimi.

     Aman beni bırakma kendi başıma,

     Yoksa zehir katmış olurum aşıma!

     Zaten var olduğun için, varım Ya Rab!

     Yoksa olurum bir avuç türap!

     Yetiş imdadıma, aç; akıl ve basiret gözümü!

     Biliyorum dünyalar kadar çok günahımı.

     Ama başka biri yok ki, duysun âhımı.

     Elbette ben değilsem de Sen!

     Ey Ulu Allahım! Sendenim Ben.

     Aman bırakma beni, dünyada yalnız bîkes!

     Senden başka kim verebilir, hayatî bir nefes?

     Artık gam çekmem, çünkü Allahım var benim.

     O’nun var etmesiyle, hayat buluyor tenim.

     Değil mi ki O var, ne gam be dostlar!

     Ardımdan yakılmasın, boş yere ağıtlar.

     Değil mi ki O var; yokluğa her yer dar!

     Dediğimi dedim, benden bu kadar.

     Beni de, kendi gibi kıldı Ebedî Kader!

     Öyle ise, Allah’dan gâfil olarak gitme!

     Meçhul ufuklarda kaybolup yitme!

     Allah var bes, gerisi boş bir heves.