İstanbul Kültür Üniversitesi artık gelenekleşen Sn. Erdal İnönü’yü anma gününün 7.’sini bu yılda Sn. Sevinç İnönü, Sn. Özden Toker İnönü, Sn. Hayri İnönü, İnönü Ailesi ve Erdal Bey’i biz sevenlerin katılımı ile gerçekleştirdi. Her yıl olduğu gibi bu yılda, önce nefis bir arp konseri dinledik. Daha sonra, Sn. Mesut Ilgın “1933 Atatürk’ün Üniversite reformu ve Türkiye’ye sığının Alman Bilim İnsanları” konulu çok ilginç ve güzel bir konferans verdi. İstanbul Kültür Üniversitesinin Rektörü Sn. Sema Demir’de, fevkalade güzel bir konuşma yaptı.
Ben şimdiye kadar Erdal Bey’i anmak için yapılan tüm törenlere katıldım. Erdal İnönü benim yakın bir dostumdu. Erdal Bey ile ilgili yazılar yazdım. Erdal İnönü Türkiye’nin yetiştirdiği, çok önemli, dünya çapında bir bilim ve devlet adamıdır. Erdal Bey ile TBMM’nin çatısı altında ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde beraber görev yaptık. Özellikle, Avrupa Konseyi’nde Strazburg’da dünyayı ve Türkiye’yi ilgilendiren konularda hazırlıkları birlikte gerçekleştirdik. Ayrı ayrı partilere mensup olmamıza rağmen, anlaşamadığımız bir fikir ve husus yoktu. Türkiye’nin geleceği, Türkiye’nin durumu konularında teşhislerimiz genellikle beraberdi. Erdal Bey ile beraber bulunduğumuz zamanlarda, yüksek niteliklerine ve özelliklerine şahit oldum. Bu durum bana “İsmet Paşa’nın oğlu olmak, demek ki böyle bir şey” dedirtti. Şunu açıklıkla ifade edeyim ki, Erdal Bey siyaseti hiç sevmedi. Ama siyasette olduğu sürede görevini etkinlikle yaptı ve siyasete kalite kattı. Ben ve Erdal Bey, aktif siyaseti bıraktıktan sonra da sık sık görüşürdük. Bu görüşmelerimiz, genellikle devlet senfoni orkestrasının konserlerinde bale ve opera performanslarında olurdu. Vefatından çok kısa bir süre önce, İstanbul Kültür Üniversitesinde çok güzel bir bilimsel konferans vermişti. Erdal İnönü bilim adamlığı, devlet adamlığı konusunda örnek alınacak bir insandı. Ben kendisini hep Türkiye’nin Cumhurbaşkanı veya Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olarak düşündüm. Son derece de zeki bir insandı… Zekası karşısındakileri getirir ve götürürdü. Bu zeka çok ince esprilerle bezenmişti. Esasen konuşmalarında Erdal İnönü’nün zekasını, pırıltılarını hissederdiniz.
Erdal İnönü ile ilgili anekdotlarımı daha önce yazdım. TBMM Parlamento dergisinde ve çeşitli basın organlarında yayınlandı. Bu anma günü itibariyle aklımda kalan bir iki anekdotu da sunmak istiyorum. Bir gün Erdal İnönü, Fransa’da sinemaya gitmişti. Yanlarında Kültür Bakanı Sn. İstemihan Talay’da vardı. Film kavgalı, mafyalı, vurdulu kırdılı birçok kişi ölüyor. Filmden sonra İnönü’yü izleyen gazeteci Emin soruyor: “Efendim filmi nasıl buldunuz?”, “Emin Bey iyi ki film bitti, bir çok adam öldü, film uzasaydı çok daha fazla ölen olacaktı”.
Bir gün Erdal İnönü uyurken, eşi Sn. Sevinç İnönü “Erdal Erdal bir tıkırtı duydum, galiba fare var” diye, Erdal Bey’i uyandırır. “Yahu Sevinç, Fare var diye beni niye uyandırıyorsun, ben kedi miyim” der ve uyumaya devam eder.
Özal Ana Muhalefet Lideri Erdal İnönü’yü çok sever ve takdir ederdi. Ancak, siyaset bu ya, bir gün “Boyu uzun, aklı kısa” demişti. Ancak, bunu söylediğine pişman olmuş ve şöyle demişti. Ben bunu söyledim ancak, Erdal Bey bana kızmasın. İsterse bana “boyu kısa, çok bilmiş, fitne fücur” desin…
Gene bir başka anekdot, Rahmetli Özal oldukça şişman ve kısa boyluydu. Erdal Bey’de uzun boylu ve zayıftı. Başbakan Özal bir gün Erdal Bey’e takıldı. “Neden bu kadar zayıfsın, hiçbir şey yemiyor musun?”. Erdal Bey şöyle der: “Sn. Başbakan sizde çok şişmansınız, ne varsa yiyorsunuz, bize yiyecek bir şey bırakmıyorsunuz…” Özal kahkahadan bu laf üzerine yerlere yatar.
Erdal Bey Türk bilim dünyasında ve siyasetinde izler bırakmış, daima hatırlanacak çok değerli bir insandı. Sn. Erdal İnönü’nün dostu olmaktan dolayı gurur duyuyorum.