TİSK'in 14. Sosyal Politikalar Gündemi toplantısının, konuşmacısı Prof. Dr. Vefa Tarhan'dı. Prof. Tarhan, çok parlak bir kariyere sahip olup, Amerika'da yaşamaktadır. Chicago Loyola Üniversitesi ve Northwestern Üniversitesi Finans Ana Bilim Dalı Başkanı olan Prof. Tarhan, aynı zamanda Kellog Graduate School of Management'de, öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Prof. Tarhan 2002 yılında, dünyanın en ünlü 1000 ekonomisti arasında ilk 100'de yer almıştır. Yukarıdaki üniversitelerdeki, hocalık görevinin yanı sıra ABD'de büyük bir yatırım fonunun yönetim kurulu üyesi ve Mckinsey Consulting, JP Morgan Chase, Bank of Montreal, Motorola, Rabobank, ABN Amro, Harris Bank, SG Bank'ta yönetim kurulu üyesi veya müşavir olarak hizmet vermiştir. Prof. Tarhan Amerika'nın 3 değişik üniversitesinde, senenin en değerli profesörü seçilmiştir. Kurumsal, finansman alanında ihtisaslaşan Prof. Tarhan, son iki yılda bu dalda en iyi araştırma ödülünü kazanmıştır. TİSK toplantısının açılışında bir konuşma yapan TİSK Başkanı Sn. Tuğrul Kudatgobilik, "Küresel krizin, alınan her tedbire rağmen devam ettiğini belirterek, dünya ekonomisindeki genel büyüme oranı %5'lerden %2'lere doğru inmektedir" dedi. Geçtiğimiz hafta Sn. Erdoğan'ın başkanlığında altı Bakan ve aralarında TİSK'in de bulunduğu Türkiye'nin en büyük kuruluşlarının katıldığı, ekonomiyle ilgili toplantıda hazır bulunduğunu ifade ederek, Başbakan'a krizin ciddiyetini hatırlattığını, işverenlerin ve reel kesimin görüş ve taleplerini, açık seçik ilettiğini ifade ederek, IMF Başkanı Kahn'ın hiçbir ülke bu krizden muaf değildir, sözünü hatırlattı. Bu nedenle Türkiye er ve geç bu krize maruz kalacaktır. Hükümetin, zecri tedbirler alması zamanı çoktan gelmiştir, dedi. Prof. Dr. Vefa Tarhan ise, Amerika ağırlıklı olarak, reel sektörde kuruluşların sermaye yapıları, nakit akışları, para kredi konumları hakkında teorik bilgiler verdikten sonra bunlar reel sektörün krize dayanıklılığını gösteren indikatörlerdir, dedi ve TİSK toplantısının asıl konusu olan Global ve Kriz ve Türkiye konusuna girdi. Bu krizin 1929 krizinden farklı olduğunu belirterek, globalizm nedeniyle bu krizden tüm dünya etkilenecektir. Bu kriz hiçbir ülkeyi teğet geçmeyecektir. Dünya'da GSMH 60 trilyon $ olup, Amerika'nın GSHM'si 14 trilyon $'dır. 2008'in başından beri dünya borsalarındaki kayıp 26.5 trilyon $ olup, bu rakam durumun ciddiyetini göstermektedir. ABD hazine bonoları, faizi, eksi noktaya düşmüştür. ABD'de bankalar arasında bir güvensizlik baş göstermiştir. Bankalar, birbirlerine ve şirketlere güvenmiyorlar. Bu nedenle kredi verme ve fonlama durmuştur. Morgage Sektörü ciddi olarak yara almıştır. Açıkçası, dünyada artık Lale devri bitmiştir. ABD krizi önlemek için 3 trilyon $ plase etmeyi planlamaktadır. Bu meblağ, para basılarak elde edilecek olup, bunun faturası, yakın bir gelecekte enflasyon olarak ortaya çıkacaktır. Ne yazık ki, özellikle 2009 yılında kriz Türkiye'yi de vuracaktır. Bankaların ve piyasanın para politikaları, yavaş yavaş başarısız duruma geçmekte olup, işçi çıkarmalar, üretim düşüşü, dış talep yetersizliği nedeniyle, ihracatın tıkanması görülecektir. 2002-2007 döneminde Türk ekonomisinde bazı başarıların elde edildiği doğrudur. - Enflasyon tek haneli rakamlara düşmüştür. - Paradan altı sıfır atılmıştır. - Yılda ortalama %7,5 büyüme elde edilmiş ve kümülatif büyüme %34 olmuştur. - Özelleştirmeden 18 milyar dolar sağlanmıştır. Ancak, dağ tepe, her şey satıldığından artık satılacak, elde fazla bir şey de kalmamıştır. - Merkez Bankası döviz rezervi 80 milyor dolara çıkmıştır. - Yabancı sermaye girişi 22 milyar dolarlara ulaşmıştır. - Turizm geliri artarak, 20 milyar dolarları zorlamıştır. - Bazı iktisadi ve mali reformlar yapılmasına rağmen, bunlar yeterli olmamıştır. Gerçekten ihracat artarak, 120 milyar dolarlara yaklaşılmıştır. Ancak, ithalatta artmıştır. Ve ihracatın ithalatı karşılama oranı, yetersiz düzeyde kalmıştır. Buna karşılık, bazı eksiklikler de göze çarpmaktadır. - Büyüme makro seviyede kalmış, mikro alana intikal etmemiş, bunun sonucu Türkiye büyük bir işsizlik ve istihdam sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. - Hedge Fon talepleri düşmektedir. Yatırımlar, büyüme cari açık ile finansa edilirken, bu cari açıktaki değişimler, Türkiye'ye büyük zararlar verecektir. Türkiye'de krizin etkileri önümüzdeki dönemde reel sektörden başlayarak hissedilecektir. İşsizlik daha da artacak, istihdam ciddi bir sosyal problem olarak ortaya çıkacaktır. Konut, otomotiv, tekstil ve kredi kartları alanında büyük sıkıntılar doğacaktır. Türkiye'de köpük fiyatlar meydana gelecektir. Maalesef, büyük fedakârlıklarla elde edilen enflasyon düşüşü, yerini artışa bırakacaktır. Özellikle, Türkiye ihracatının %58'ini, hatta Rusya'yı da katarsanız %63'ünü, AB ülkelerine yapmaktadır. AB ülkelerinin, krizden etkilenmesi sonucu, ihracat ve hatta turizm gelirleri düşecektir. Yukarda ifade ettiğim gibi ithalatta kontrolsüz bir artış görülmekte, Türkiye'nin dış borçları ödenemez duruma gelmektedir. Maalesef, Türkiye'de yatırımları finansa edecek, sermaye piyasası yok gibidir. Bu görüşleri ifade eden, Prof. Tarhan, krizin etkilerinin nasıl bertaraf edileceğini ve krizden korunma yollarını şu tavsiyelerle belirtti. - İMF ile anlaşma yapılmalıdır. - Bankadaki mevduatlara, mevduat garantisi, derhal getirilmelidir. - Faizler düşürülmeli, değişken kur yerine, kontrollü kur sistemine geçilmelidir. - Gerçek ve tam bir sermaye piyasası kurulmalıdır. Bir kriz fonu kurularak, devlet, ABD'de olduğu gibi gerektiği hallerde destek sağlamalıdır. - Konut sektörü, alışveriş merkezleri yakın bir gelecekte sıkıntı yaratacak olup, bu sektör frenlenmelidir. Bütün bunlara ek olarak, Türkiye tarım ve gıda sektörüne önem vermeli, gıda maddesi üretecek, modern tarım işletmeleri kurularak, gıda ürünleri ihracatı teşvik edilmelidir. Türkiye halen 9 milyar $ gıda maddesi ihraç edip 22 milyar $'lık gıda maddesi ithal etmektedir. Bu bir çelişkidir. Türkiye'de çalışkan, gereğinde verimli bir işgücü vardır. Bundan istifade edilmelidir. Türkiye'de ne yazık ki kayıt dışılık %50 düzeyindedir. Ekonomiyi ve finansman sistemini, kayıt altına alacak reform gereklidir, bu yapılmalıdır. Türkiye, parasal, sermaye, mali ve bankacılıkla ilgili reformları derhal yapmalıdır. - Türkiye, eğitime önem vermeli, diplomalı işsizlik meselesini çözmeli, dünya çapında üniversiteler kurarak, eğitimden gelir elde etmelidir. Ancak duyuyorum ki, Türkiye'de YÖK çağdaş üniversite eğitimine ve üniversitelerin gelişmesine engel teşkil etmektedir. Ben bunu anlayamıyorum, dedi. Dünya çapında ve kendisini dünyada ve ABD'de kabul ettirmiş olan bu değerli Türk profesörü, bu konferansa getiren TİSK'in fevkalade isabetli bir iş yaptığını belirtmek istiyorum. Toplantının sonunda katılımcıların hepsi Prof. Vefa Tarhan'dan çok etkilendiklerini beyan ettiler. Şüphesiz Prof. Tarhan'ın yaptığı 2,5 saatlik konuşmanın tamamını, bu makalenin, sınırlı satırları arasına almak fevkalade zordur. Ben başta Başbakan olmak üzere, ekonomiyle ilgili Devlet Erkânının, Prof. Tarhan'ı dinleyip, onun ikaz ve tavsiyelerine kulak vermelerini temenni ederim.