Bir defa hemen şunu ifade edeyim; bundan sonra yaz aylarında hele 22 Temmuz gibi yazın ortasında, sıcakların had safhaya ulaştığı bir zamanda seçim tarihi benimsemeyelim. Evet, ben Türkiye'de yılın her ayında seçim yapılabilir fikrinin sahibiyim. Nitekim benim de aday olduğum bir dönemde 26 Aralık'ta seçim yapıldı, yerel seçimler Mart'ta yapılıyor. Artık ulaşım, teknoloji, haberleşme çok ilerledi. 21. yüzyıldayız. Seçimi istikrar için zorda kalırsak her zaman yapabilmeliyiz. Yüksek Seçim Kurulu da gayet güzel sistemli çalışıyor. Duruma hâkim ve demokrasi ile idare edilen çağdaş bir ülke gibi Türkiye de seçimi mükemmel yönetti. Hatta hazırlık için daha kısa süreye ihtiyaç duyacak şekilde kendini hazırlamalıdır. Özellikle bu yıl küresel ısınma nedeniyle, sıcaklarında çok yüksek olması nedeniyle 23. D. Milletvekili seçimleri, genel başkanlar, milletvekili adayları ve seçmenler açısından zor oldu. Seçmenler 22 Temmuz'da hazır olmak için tatil planlarını, diğer işlerini ayarlamakta zora düştüler. Şüphesiz bu durumda turizm tesisleri de zarar etti. Allah'tan yabancı turistler boşluğu doldurmaya çalıştılar. Liderler, genel başkanlar, oradan oraya (bazen günde 3 miting) bu sıcakta miting yapmaktan bitap düştüler, sesleri kısıldı. Adaylar ise bu sıcakta bazen ceket, kravat ile kapı kapı, ev ev, kahve kahve, sokak sokak sabahın 7:00'sinden gecenin yarılarına kadar dolaştılar, konuşmalar yaptılar, el sıktılar, sarılıp öpüştüler, düğünlere, cenazelere, ev toplantılarına katıldılar. Bilmeyenler, yaşamayanlar için ifade ediyorum milletvekilliği 24 saat görev yapılan, gecesi gündüzü olmayan yüce bir vazifedir. Hani milletvekilinin "parası puldur, karısı duldur" tam yerine oturmuş bir söylemdir... Basın/medya sanki demokratik parlamenter sistem dışında kendileri ayakta kalacakmış gibi meclisi ve milletvekillerini, milletin gözünden düşürmek için milletvekillerini tahkir edecek derecede insafsız, yanlış ve haksız iddialarda bulunuyorlar. Gene bugün büyük bir gazetede "550 Milletvekiline imtiyazlı hayat" diye yazılmış. Önce maaşlara değiniliyor, inanın milletvekillinin maaşı Ankara'ya gelen seçmenlerin yemesi, yatması, seyahat giderleri, seçim bölgelerinin yaptığı yemek ve toplantılara katılım, çiçek, teberru, posta, arabasının benzin giderleri, hiçbir şey bırakmaz. Nerede kaldı ki, çoluğunun çocuğunun yaşaması için para. Ben milletvekilliğim dönemimde özel sektördeki birikimlerim ile aldığım iki evimi satmak mecburiyetinde kaldım. Kaldı ki ben memuriyetten (DPT) gelen, bütçesini bilen birisiyim. İkinci yalan, lüks odalar, korumalar, otomobiller... Allah aşkına gidin halkla ilişkiler binasındaki 2 kişinin zor sığdığı çağdışı milletvekili odalarını görün. Allah aşkına Türk Parlamenterler Birliği'nin yönettiği parlamento evlerini, ordu evleri, polis evleri, hâkim evleri, öğretmen evleri ve DSİ, petrol ofis, TEK vb. gibi diğer misafirhanelerle karşılaştım gidin, görün! TBMM Başkan ve İdare Amirleri dışında milletvekillerine otomobil ve şoför verildiği yalandır. Milletvekillerine koruma da verilmez. (oysa verilmelidir) Milletvekilinin kendisi, eşi ve 22 yaşının altında olan çocuklarını sağlık güvenceleri, tıpkı diğer birinci dereceli devlet memurlarının sağlık hakları (Emekli Sandığı) gibidir. Milletvekillerinin uçtuğu hava alanındaki VİP hizmetleri artık ayağa düşmüş, ipini koparan, işadamı, artistler, kendisine sanatçı unvanı yakıştıranlar, futbol kulüp başkanları ve sporcular yolgeçen hanı gibi VİP'ten geçiyorlar. Milletvekili, Meclis'te içtiği çay/kahve parasını cebinden öder, ben çay/kahve içen birisi olmadığım halde bizim kuliste görev yapan Bayrak adındaki çaycının salma usulü meblağlarını hep ödedim... Eskiden çok iyi düşünülmüş lojmanlar vardı. Devletin 450.000 lojmanı varken bunun yarıdan fazlası emniyet ve ordu mensuplarına ait iken sadece ve sadece 550 milletvekiline ait olan lojmanlar, ellerinden alındı. Türkiye'ye neden geldiği hala konuşulan Kemal Derviş Beyefendi(!) milletvekillerinin uçaklardaki, trenlerdeki %30 indirimi ve diğer görevle ilgili indirimlerini kaldırdı. Meclis lokantası ucuz derler, evet milletvekili sadece kendisi yerse ucuzdur. Peki seçim bölgelerine gelen seçmenler için her gün 15-20 kişinin yemek parasını öderse, acaba ucuz mudur? Ayrıca milletvekilerini yerde yere vuran o basın mensupları da milletvekili lokantasında yerler, içerler, onları oradan çıkarmak hiçbir meclis başkanının haddi değildir! Milletvekili dokunulmazlığı hemen hemen tüm demokratik ülkelerde vardır, kaldırılması için popülist politikalar yanlıştır. Seçimlerin yapılmasından ilerde tekrar seçim olmasından endişe etmemek gerekir. Önemli olan milli iradenin tek sahibi olan ve zamanı gelince sandığa giderek, hiç kimseden korkmadan, tesir altında kalmadan, tehdit ve şantaja uğramadan, özgür ve istediği partiye oy vermektir. Evet, başka ülkelerde de seçimler oluyor. Geçenlerde Suriye'de Beşar Esat yeniden seçildi, Belarus'ta Lukaşenko seçildi, İran'da vs. yerlerde seçim oluyor. Bunlara hür iradeli, neticesi önceden belli ollmayan seçimler diyebilir misiniz? Demokrasinin değerini bilelim, seçimleri düğün bayram havası içinde karşılayalım, demokrasi kültürünü yerleştirelim, Türkiye'yi idare edecek iktidarların, Yüce Meclis'in sadece ve sadece millet, seçmen tarafından seçilmesine alışalım. Bunu teamül haline getirelim ve en önemlisi sandıktan çıkacak milletin iradesini, başımızın üstüne koyup, saygılı olalım.