Birini mutlu etmek en büyük ibadettir…
Levent ÖZADAM
Dün sabahın ilk telefonu G. Mağusa’dan geldi…
G. Mağusa Limanı’nda görevli gümrük memurları önceki günkü “Gümrük Krallığı” başlıklı yazımızı okumuşlar ve küplere binmişler ve daha yazının ortasında telefonlara sarılmışlar!
Ha keşke sabredip yazının sonuna kadar okuyup da sonra arasaydılar…
İlgili yazımızın sonunda konuyu şöyle bağlamıştık;
“Öğrendiğimize göre gümrük memurlarının çalışma sistemleri de yerine göre değişiklik gösteriyor…
Yine bazı iş adamlarımıza göre Mağusa gümrük memurları ne zaman malları gelse çalışıyorlar ve sorun çıkarmıyorlar, Girne gümrük memurları sadece mesai saatleri içinde çalışıyorlar ve ek mesai yapmıyorlar, Lefkoşalı gümrükçüler ise mesai saatlerinde kaytarıp mesai sonrası gümrüklemeye başlıyorlar!
Hadi bakılım buyurun buradan yakın…”
Görüldüğü gibi gümrük memurlarını eleştiren yazımızda hepsini aynı kefeye koymamış ve bölge bölge ele alarak işadamlarımızın şikâyetlerini dile getirmiştik!
Ama biz yine de G. Mağusalı gümrük memurlarımızın davetini kabul ettik ve bayramdan hemen sonra kendilerini ziyaret etme sözü verdik…
* * *
Son hafta, çarşının belki de en kalabalık ve verimli günlerinden biriydi…
Kilitlenen trafik, mağazalara sığmayan kalabalıklar ve marketlerin kasalarında uzun kuyruklar oluşturan insanlar!
Bu tablo karşısında epey keyiflendik ve içimizden “ha keşke insanımız her zaman böyle bol bol alışveriş yapma refahına ulaşsa ve esnafımız da sadece bayramlarda değil yılın 365 günü müşteriye hizmet etmekten ayaklarına kara sular inse…” diye geçirdik!
Marketin birinde daire müdürü bir dosta rastladık çocuğu ile alış veriş yaparken, gözlerinin içi gülerek şöyle dedi;
“Benim maaşım 3.5 milyar, eşimin 3 milyar TL, şimdilik 6.5 milyarı koyduk cebe, önümüzdeki hafta bir 6.5 da girecek cebe, bir ayda toplam 13 milyarımız olacak, şükürler olsun halimize, devletimize…”
Evet, az para değil yani bir eve bir ayda 13 milyar lira…
Ama bizi asıl sevindiren bu gelir karşısında şükretmesi oldu hem haline hem de devlete…
Çünkü öyle bir süreçten geçiyoruz ki genelimiz sadece cebimizi düşünüyoruz, bu devlet bu parayı nasıl ödüyor, nereden kesip memurunu işçisini sevindiriyor diye düşünen ve şükreden yok ne yazık…
Mademki böylelerimiz hâlâ var helal olsun demek geliyor insanın içinden…
Yanlış icraatları eleştirmek iyi güzel de biraz da şükretmesini bilmek gerek değil mi?
* * *
Ve bayram…
İslam âleminin dinî bayramlarından Kurban Bayramı’nı idrak ettik…
Kurban bayramı süresince de gördük ki özellikle Kıbrıs’ta niçin kurban kesildiği konusunda birçok eksik bilgi var…
Onun için bugünkü yazımızın sonuna eklemeyi uygun gördük;
Geçmişten bugüne kadar tüm dini yayınların toplamını şöyle özetlemişler niçin kurban keseriz soruları için;
1- Allah’ın yakınlığını, sevgisini kazanmak için,
2- Allah’a sığınarak felaketten kurtulmak için,
3- Meşru bir dileğimizin tahakkukunu İlahi bir yardımla sağlamak için,
4- Sevinçli günlerimizde Allah’a şükretmek için,
5- Elimizde olmayarak yaptığımız bir hatadan dolayı af dilemek için,
6- Sosyal bir yardım için, Kurban keseriz.
Görüldüğü üzere kurban kesmenin ana iki nedeni var birisi Allaha ibadet, diğeri de sosyal bir yardım…
Kurban kesmeyebilirsiniz ama yardımlaşma ve sosyal yaşamı bizden daha düşük olanlara el uzatmak da bize göre ibadetlerin en anlamlısı…
İşte bunun için de en uygunu bugünler…
Bunun için bu bayramı iyi geçirelim, yiyelim, içelim ama bunu yapamayanları da düşünelim…
Emin olunuz ki, insanın başkalarını mutlu ederken kendisi çok daha fazla mutlu oluyor…
Bundan daha güzel bir ibadet olabilir mi?
Kıssadan Hisse
Eğilmek…
Meşhur bir filozofa:
- Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden
bu kadar fakirsiniz, diye sorulduğunda:
- Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş.
Günün Fıkrası
Öksürük…
Temel şiddetli öksürükten şikâyetçiydi. Doktor ciğerlerini dinleyip birkaç soru sorduktan sonra.
— Sigarayı bırakmalısınız. Bunun için de başka oyalayıcı şeyler bulmanız size yardımcı olacaktır.
— Yani nasıl doktor bey?
— Mesela sigarayı bırakıp yerine seks yapabilirsiniz.
— Aman Tanrım... diye haykırır Temel. Gözleri yuvalarından fırlayacak gibi, suratı kıpkırmızı bir halde:
- Siz bir pakette kaç sigara olduğunu biliyor musunuz doktor?
[email protected]
Yorumlar