Bugüne söz söylemek için yargının hükmünü bekleyeceğiz. Lakin şu ana kadar ortaya atılan iddialardan beni şaşırtan olmadı. Görebildiğim kadarıyla bizim ihtilal heveslilerinin hem akıl seviyeleri, hem karakterleri bir birine yakın.Bu “hekat”lardan birkaç tane yazdığım vakit bana hak verenler çoğalacaktır. Ama önce şu “hekat” sözünü bilmeyenler için açıklayalım:Erzurum’da annelerin,ninelerin çocuklara anlattıkları masal ve benzeri halk hikayelerine “hekat” denir.Peki bizim ihtilaller için böyle demek doğru mu?Bizim yakın tarihimiz de Mustafa Kemal’in gerçekleştirdiği’ne “inkılap” dendiğine göre öbürlerine “hekat” bile fazladır… Bir sözümüz var; “biz sevdik mi ölümüne severiz”. Bu sözün hayatımıza yansımaları;ya sevgilinin seven tarafından katledilmesi,ya sevgiliyi öldürdükten sonra sevenin de intiharı ,daha da kötüsü;katliama sevgiliyle başladıktan sonra diğer sevdikleri çoluk çocuk ne varsa kıyıp intihar etmesi. Bir de bütün bunları yaptıktan sonra pişman olarak!kendini öldürmekten vazgeçenlerimiz… Bizim ihtilal heveskarlarının “ihtilallerin anası” onların önderleri Jön Türklerin,”Meşrutiyeti Mübeccele” dedikleri İttihat Terakki (bundan sonra İT olarak yazılacak) darbecilerinin baş kahramanları; Kolağası Niyazi (Resneli Niyazi),Binbaşı Enver,Kolağası Eyüp Sabri dir. Enver malum en kahraman odur!Ortalığı fesada vermek için “karışsında nasıl karışırsa karışsın” kafasıyla hareket etmektedir.Bu sebeple de kendisiyle aynı rütbede yine Selanik’te görev yapan fazilet timsali eniştesine akşam yemeğine gider.Kız kardeşi ağasını büyük bir sevgi ve saygıyla karşılar.Plana göre vakit yatsıyı geçince İT’in militanlarından biri kapıyı çalacak haliyle enişte aşağı inince katledilecektir.Sabahı tantanalı bir cenaze merasimi ile mevcut idare ve rejim telin edilecektir.Vaka olur lakin enişte yaralı kurtulur…Nasıl yiğitlik ama işte en kahraman Enver!.. Malum bazı cinayetler ,yaralamalar devam eder,lakin istenen hasıl olmaz millet ayaklanmamaktadır.Buna çare dağa çıkmaktır.Enver, Resneli Niyazi birliklerinin depolarını soyarlar ve tutarlar dağların yolunu. Enver bir taraftan,Resneli bir taraftan köyleri gezmekte ve mazlum vatandaşları köy meydanlarında veya odalarda bir araya toplayıp bu gün de aynısını tv ekranlarında dinlediğimiz tarz bir yemini yaptırdıktan sonra masanın üzerindeki silahı ve hançeri yukarı kaldırarak bağırmaktadırlar:”……”içinizde sözünü tutmayan olursa bu revolver,bu hançerle öldürülürse kanınızı helal ediyor musunuz?…” Nesreli Niyazi dağa çıkınca bir de keramet zuhur etmiştir!Artık onun kılavuzu bir geyiktir.İşte “hekat” içindeki en mühim hakikat de budur.Bakın;Resneli-Geyikli Niyazi hatıratında bu hususta neler yazıyor: “…Cenab-ı Hak tarafından gönderilmiş olduğu için takdis edildiğinden ve sevk-i manevi ile kılavuzluk ettiğinden dolayı geyiğim ‘rehber-i hürriyet’ olarak anılıyordu.” Kendilerine ve avenelerine ve yaptıklarına allı pullu isimler takmaktan pek hoşlanan bu ihtilal mukallitlerine bunu okuyunca “geyikîler” denmiş midir? Diye de düşündüm. Nihayet önde geyik ardında bağlıları ve Balkan Bozgunu,Sarıkamış Felaketi,1.Cihan harbi milyonlarca şehit onun en az on katı mağdur ve yetim insanlar ve yağmalanan vatan… “Yanirem!..Sevirem!Ulan!..Diye perişan edilen sevgiliden artık umut yoktu. Kaçmadan sadece iki gün önce; Cevat Paşa ve Yaveri (Cevat Rıfat Atilan) Enver’in huzurundadırlar.Enver başını bile kaldırmadan sorar: -Paşa biz ne yaptık,neler oldu? Cevap bıçak gibidir. Paşam, Turan diye diye Vatanı viran ettik. Yaver Cevat’ın göz yaşları yanaklarından süzülmektedir. Ey!Vatanı sevenler gelin şu sözü düzeltelim. “Biz sevdik mi adam gibi severiz”’e ne dersiniz.