Ertuğrul Özkök’ü kastediyorum. O “suyu tersine akıtma locasının” sözcülüğünü yapıyor. Son yazısındaki ifadeler aynada doğru görüntülerin yer aldığını, ancak yazarın bu görüntülerin kendisine ait olduğunu algılayamadığını gösteriyor. Tabi ki konu dünyanın var olma yok olma meselesi! “Başörtüsü!”. Öyle ki Darvinizim’in çöküşünden Pozitivizm’in 20. yy. da kalışından Türkiye’de solculuğun kendisini kazıklara raptetmesinden önemli. Hayat memat meselesi “başörtüsü!..” Tabi onunla, gündemimize hafifçe giren T.C. Cumhurbaşkanlığı konusu! İşte bu “suyu tersine akıtma locacı” mensuplarının sözcülüğünü yapan yazarın “merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler” sözüne numune ifadeleri, 11.08.2007 tarihli köşe yazısıdır. Bu yazıdan bazı örnekler: “ - Üzerine bir de komplo garabetleri. - Mantıkla cevap veremeyen, küfre, hakarete iltica eder. - Makule ifrit olan, kavgadan medet umar.” Günlerdir şerefli bir insanın karşısına dizilip de “karının başını açtır da gel” keyfiliğini dayatmaktan daha iptidai bir hakaret mi var? Belli bir kesimce yürütülen sefil provokasyonların en keskin örneğini yine bu zihni bulanık yazar ortaya kokuyor. Bakınız şu ifadelere: “Teröriste karşı cansiperane mücadele veren askerimiz de aşağılanmasın. Onun üzerinden bilek bükme, sırtını yere getirme, intikam alma, hizaya sokma ilkelliği yapılmasın.” Siz hangi şerefsizi veya şerefsizleri kast ediyorsunuz. İsterseniz cevap vermeden önce 1960’dan itibaren şu anda yazdığınız gazetenin ve onun türevlerinin arşivlerine bir göz atın. Bugün askere kurşun sıkan zihinlerin nasıl tohumlandığını ve geliştirildiğini azıcık ferasetiniz ve iyi niyetiniz varsa görürsünüz. Ordusuna Peygamber ocağı, askerine Mehmetçik, canını vatan uğrunda verenine şehit (Peygamber yoldaşı), gazisinin bir damla kanını o uğurda olanlara şefaatçi sayan Müslüman Türk mü bu hakaretlere muhatap olacak? Bu son derece kulak tırmalayıcı bir hırıltıdır. Bir de küfür edilmesinden rahatsız oluyorsunuz. Peki, bu sözlerden sonra nasıl bir cevap bekliyorsunuz? Şehit olan evlatlarına ve canlarından can veren gazilerine yürekleri dağlanan bu insanlara daha nasıl söveceksiniz? Size söylenecek çok söz var. Lakin seviyenize inmek için ağır iş makineleri gerekir. Bu “suyu tersine akıtma locasının” bir ifadesi de şöyle; “Abdullah Gül gibi bir siyasetçinin Çankaya’ya, böyle kaba saba bir hakaret korosu tarafından uğurlanması, ona karşı büyük bir haksızlık.” İşte mesele bu kadar basit! Böylece müstakbel Cumhurbaşkanı’na gerekli temenna çakılmış, bağlılıklar arz edilmiştir. Fakat kaba bir hakarete, ince zannedilen kurnazlıkla… Abdullah Gül’ü o makama uğurlanacaksa buna ancak milletin iradesi karar verecektir. O makama vasıl olma şerefini kazanmış kişi, ne dalkavukların ne de “loca kabadayılarının” hezeyanlarından etkilenmez. Ne diyeyim Sayın yazar aynan parlak, lakin zihnin kendin fark edemeyeceğin kadar karanlık. Allah hidayet nasip etsin. [email protected]