Hemen herkes 19 Nisan seçimlerinin çok renkli ve sürprizlere açık geçeceğini iddia ediyor. Bunun nedeni vatandaşın artık mevcut siyasi zihniyetler ve siyasetçilerden bıktığı, olarak açıklanıyor. Ama bize göre bu seçimler daha çok siyasi partiler ile medya kuruluşları arasında geçecek gibi görülüyor. Başbakan Soyer bunun ilk işaretlerini dün Meclis kürsüsünden verdi ve ilk kez isim vererek Kıbrıs gazetesi ile sahibi Asil Nadir’e ağır eleştiriler getirdi ve savaşın tetikleyicisi oldu! Asil Nadir’e karşı dün Meclis kürsüsünden ‘savaşa varım’ diyen Soyer, bununla da yetinmeyip, ‘baron’ suçlaması yöneltti ve geriye dönüşü olmayan bir yola girmiş oldu! Doğrusunu söylemek gerekirse bir başbakanın bir medya sahibine bu denli ağır eleştirilerde bulunmasını doğru bulmuyoruz! Bu agresiflik, bu sinir ve hırs ne başbakana ne de partisine hiçbir şey kazandırmayacaktır… Bu bağlamda başbakan bilmelidir ki, keskin sirke küpüne hep zararlı olmuştur ve bu gerçeği göz önünde bulundurmalıdır… Ayrıca, geçmiş yıllarda Annan Planı ve yerel ve genel seçimlerde yine bu gazetenin başbakan ve partisine büyük destek verdiğini de unutmamak lazım! … Dün Meclis’te belki de ilk defa şahit olduğumuz bir olay yaşandı… Şans Oyunları Yasa Tasarısı’nın görüşüldüğü dünkü oturumda ÖRP, ilk kez hükümet ortağını mecliste yalnız bırakarak, ilginç bir tablo ortaya konuldu! TDP Milletvekili Mustafa Akıncı’nın destek ve katkılarıyla bu yasa geçirilirken, şimdi kamuoyu bu işin perde gerisini merak ediyor! Başbakan Soyer ve Maliye Bakını Uzun yaptıkları konuşmalarda ortakları ÖRP’ye sitem ederken, aralarındaki anlaşmazlıkların da ne olduğunu açıklamak zorunda olduklarına inanıyoruz! Herkes, bu ayrı görüşlerle ‘hükümette iplerin koptuğu’ yönünde yorumlarda bulunurken, ÖRP kanadıyla dün yaptığımız görüşmelerde her ne kadar ser verip sır vermeseler de, bir hükümet krizinin olmayacağı mesajlarını aldık… Perde gerisinde bilmediğimiz çok şeyler oluyor ve çok büyük ihtimalle de kırgınlık komite görüşmelerinde ateş aldı ve çeşitli suçlamalarla taraflar geçici de olsa bir fikir ayrılığına düştüler. Yaşanan perde gerisi gerçekleri sanırız 19 Nisan seçimlerinden sonra tüm açıklığıyla öğreneceğiz. … Pazar günü ve Pazartesi sabahına kadar tüm gözler UBP’nin üzerindeydi! KKTC’nin en köklü ve büyük partilerinden birindeki adaylık için delege seçimi tabi ki tüm kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konudur… UBP’de, CTP de olduğu gibi milletvekili kıyımları yaşanmadı ama yine de delege UBP’nin mevcut vekillerine bir mesaj vererek ‘kendinize gelin’ yönünde bir uyarı yaptı. Başta Ersin Tatar olmak üzere, vekil olmayan adayların üst sıralardan listelere girmesi aslında partide yeniliğe açık olunduğunun da bir göstergesiydi! En hoş olanı da kurultayda taraf olan adayların, kırgınlıkların bitirilmesi yönünde sarf ettiği bir çaba gözlemlendi. Tabi ki delege seçimi her şeyin sonu değil, asıl yüzleşme 19 Nisan’da sandık başında olacak ve ak koyun kara koyun asıl o zaman ortaya çıkacak… Günün Fıkrası Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete giderler. Cennetin kapısında onları karşılayan melek: "Sizin burada uymanız gereken tek bir kural var: ördeklere dikkat edin sakın üstlerine basmayın" der. Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler. Gerçekten de etraf ördek doludur. Üstlerine basmamak adeta imkansızdır. Dikkat etmesine rağmen kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar. Hemen bir melek belirir. Yanında son derece çirkin bir adam vardır. Kadını kolundan adama kelepçeler ve "Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adamla kelepçeli olarak yaşayacaksın" der. İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve melek anında yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçeler. Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar. Diğerlerinin akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her attığı adıma çok dikkat etmeye başlar. Aradan aylar geçer ve hiçbir ördeğin üstüne basmaz. Derken bir gün bir melek belirir. Bu kez yanında boylu poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardır. Melek hiçbir şey söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine bir şey söylemeden çeker gider. Kadın mutluluktan uçmaktadır. O güne kadar gördüğü en yakışıklı adamla kelepçelenmiştir. Adama döner ve: "Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi yakışıklı bir adamla birlikte olmayı hak ettim?" diye sorar. Adam suratı asık bir şekilde cevap verir: "Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım."