Astım krizi olanlar, yaşlı teyzeler, hastalar, çocuklar da nasibini aldı. Eee naapalım olacak o kadar...
Siz ertesi sabaha bakın. Herkes şık şık giyinip işine gitti mi? Gitti.
Tüm dükkanlar ellerinde dükkanlarını ciflerle açtılar mı ? Açtılar.
Gençler dışarıda mı dışarıda...
Öyleyse “Kalan sağlar bizimdir.”...
Yok aga ben bu işi anlamadım. Toptan delirdik galiba.
Dün Beşiktaş’da dersimizi yarım bıraktırdılar. Dışarıda insan güruhu robocoplar her mahallede kalkandan üç boyut duvar oluşturmuş. Otobüs, minübüsü dinlenmeye almışlar.
“Yürüdüm yürüdüm elimde alışveriş poşetlerimle yürüdüm.”
Evime giden yola girdiğimde, gençlerin gözünden akan kireçli su misali manzaralara rağmen, küfür ede ede yanımdan geçtiler içim acıdı.
Karşıda iki esnaf sırıta sırıta tavla oynamaya devam ediyor. Ama herkes hareketli... dükkanlar kepenk indiriyor. Ama lanet olası tavla böyle birşey işte ı-ıhhh illa oyunu bitirecekler.
Bir çekirdek, bir tavla bitmez bitemez...kardeşim.
Herkes bazı sloganları aynen tekrarlarken bir diğerleri başka savaşın çağrışları içinde...
Bir Gezi Parkı, bir Taksim, bir Şişli, bir Sılaselviler, bir Dolmabahçe, bir Beşiktaş...
Yaa başka semti yok mu bu şehrin. Niye bizi gaz partikülerleri içinde yaşatıyorsunuz. Herkese sesleniyorum başı sonu ne bu işin? Bu semte gelince halk gaz yemek zorunda mı, Taksim kutsal kent mi , çevresi de koruma altında mı beeee...
Yoksa yıllar önce ki Türk Filmi senaryosu doğru Taksim’de altınlar mı var? Çağırın Metin - Zeki ikilisini kazsınlar. Kemal Sunal rahmetli oldu gelemez.
Sonra birgün önce bizi korkudan ve gazdan delirten şehir sabah hiçbirşey yokmuş gibi yaşıyor. Bu komplo teorisini de aştı kardeşim.
Birileri senaryo yazdı herkes oynuyor ama kimin ne oynadığını bilene aşkolsun. Sadece herkes biribine “Ulan ben de senin a... belleyecem” vaziyetinde. Başbakan başka planetten gelmiş İstanbulun en üst katında yaşıyor gibi.
Buralarda geceleri “Vurun Kahpeye” filmi oynanıyor. Ama yazıktır günahtır gözümle şahit olduğum şeylerin dışında da biliyorum çok can yanıyor.
Oyuna gelmeyin taş atmayın diyenleri dinleyenler de kuzu kuzu gazı, suyu yiyip toparlanıp yine geliyor. Kibarca işkenceyi kabul etmek gibi birşey. Ama karşı yaka öyle acımasız ki. Hakettik diye günah çıkarıyoruz gibi bir ritüel yaşanıyor canım memleketim de.
Tabloya bakın; Dün Teşvikiye’de bir yandan gaz dumanı öbek öbek bize doğru gelirken , gençler ve bayraklarının üzerinden alkışlayan biz yağmurda sırıksıklam olmuştuk. Ve hoparlörlerinden ben de neymişim be abi der gibi bir müzikçalar “Çav Bella Çav Çav” çalıyordu . Yağmura kollarını açmış bir genç yüzündeki arkaik gülümsemeyle tatminin çok üstünde çoktan bizden sıyrılıp, Nirvana’ya ulaşmıştı.
At kardeşim at, at da ot bitsin bağrımda. Nasılsa Nazım’da öldü...
Toptan sıyırdık. Hayırlara vesile olsun diyor imam kardeşim.
80 lerde yürüyüşe giderdik tüm gençler gibi...Parkamız yoksa hep koyu renk giyerdik, eskiydi üstümüz başımız...ideoloji içindeydik.
Dün toplananların arasında, ayağında Prada marka ayakkabılı genc gördüm. Yıllardır inşaatlarda taktığımız baretin, bir işe daha yaradığını da görmüş olduk
Faşizm, Kominizm, Sosyal Demokrat, Sağcı, Solcu, Cumhuriyetçi, Hippilik, biraz da havalı olsun yeni teriler atayım Vandalizm, Pragmatizm, Konjuktivite karmakarışık oldu. .
Kim ezen kim ezilen, medya nedir, toplum nedir? Doğa nedir? Enerji nedir? Amaç nedir? Neden dünyaya geldik? Beş vakit namaz nedir? Kimler Müslümandır?
Yazılım bozuldu Error veriyor. Format attırmak zamanı geldi sanırım. Umarım daha da dağıtmadan çözülür hayırlısıyla...
Bizi bu hale getiren kader utansın diyemeyeceğim. Kaderin suçu olamaz.
Çünkü herkes ettiğini bulurmuş...
Dikkat; Bu akşam Gaz Vakti Semtleri...