TBMM’de birlikte milletvekili olarak görev yaptığımız, İstanbul 1. bölgeden beraber seçildiğimiz, Maliye ve Gümrük Bakanı Sevgili Adnan Kahveci’yi 5 Şubat 1993 günü, Ankara’dan, İstanbul’a kendi kullandığı arabasıyla gelirken, müessif bir kazada, eşi ve kızı ile birlikte kaybetmiştik.

Adnan Kahveci çok zeki, akıllı, mütevazi, Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı, kalbi vatan ve millet sevgisi ile dolu, özel bir değerli insandı. En önemli özellikleri arasında yeni icatlar aramak, bulmak, vatandaşla, halk ile devamlı beraber olmaktı. Maliye ve Gümrük Bakanı olarak, lüks Mercedes makam aracını kullanmaz, kırık, dökük eski, sık sık yolda kalan arabasını, kendi kullanırdı. Gene bu araçla karlı bir günde Ankara’dan yola çıkar. Yoğun kar yağışı nedeniyle, Bolu Dağı’nda, mahsur kalır. Kilometrelerce uzanan araç kuyruğu vardır. Yolda dolaşan trafik polisleri, şöyle konuşurlar; “Şurada, kırmızı araçtaki kişi ne kadar Bakan Kahveci’ye benziyor.” Polislerden birisi, “ben Sürmeneliyim, Bakanımızı iyi tanırım, arabadaki kişi Adnan Kahveci” der. Polisler derhal, Kahveci’nin yanına giderler, “Sayın Bakanım, siz bizim arabamıza buyurun, biz sizi götürelim, arabanızı da bilahare emrettiğiniz yere getiririz.” Kahveci arabadan çıkar, o sırada tüm bekleyen vatandaşlar, kendisini tanırlar... Kahveci, polislere, “Burada, vatandaşlarım beklerken, ben sizinle gelmem, sizden ricam hemen yolu ulaşıma açınız” der. Bir alkış kopar. Gene bin gün Kartal’da dolaşırken, o külüstür arabası bozulur. Önünde bulunduğu fabrikanın, güvenlik görevlileri Kahveci’yi tanırlar, patrona haber verirler, patron derhal kendi arabasını hazırlatır, Adnan’ın yanına gelir. “Sn. Bakanım, siz lütfen bu araca bininiz, biz aracı tamir eder, çalıştırır size getiririz” der. Arabanın açılan ön kaputundan eli, kolu yağ içinde Kahveci çıkar... Gülerek, “Ben senin arabana binmem, eğer bana yardım etmek istersen 7/8 bir anahtar bul, getir” der.

Adnan Kahveci ile seçim bölgemiz olan Anadolu yakasında gezerken, Boğazdaki yalıları göstererek, “Selçuk, İstanbul ve Boğaz, dünyanın en güzel yeridir. Ancak bu yalılar, halkın denize ulaşmasını önlüyor. Oysa, denizler, toplumun malıdır. Bu nedenle eğer bir gün yetkili olursam, Anayasanın, ilgili kamulaştırma yasasını işleterek, bu denizi kapatan yalıları halka açacağım, yalı sahiplerine de paralarını kuruşuna kadar ödeyeceğim” demişti. 

Adnan Kahveci ile mutabık olduğumuz bir konu da, ilaç sorunu idi. Bugün olduğu gibi ilaç firmaları, kârlarını yeterli bulmayarak, ilaç üretmiyorlar, hastanelerde, eczanelerde hayati ilaçlar bulunmuyordu. Kahveci bu durumu kabullenemedi. “Halkın sağlığı ile hiç kimsenin oynamaya hakkı yoktur. Özellikle, kanser, kalp, beyin hastalıklarından insanlarımız ölüyor, devlet derhal bu işe el atmalı, ilaç şirketlerini alarak, halk sağlığı için ilaçları kendisi üretmelidir” diyordu. Bugünde aynı sorunla karşı karşıyayız. Pandemi döneminde olumlu çalışmalar yapan, Sağlık Bakanı’ndan bu sorunu çözmesini, bol, yeterli, ucuz ilaç teminini bekliyoruz.

Adnan Kahveci, Özal’a yakın, bağlı, kendisini çok seven biriydi. Turgut Bey de öyleydi. Anavatan Partisi’nin son zamanlarda, kan kaybetmesinden muzdaripti. Zaten Mesut Bey de genel başkanlıktan ayrılmayı düşünüyordu. Kongrede, genel başkanlığa aday olmayı, ANAP’ı toparlamayı, Özal’ın vizyon ve misyonunu tamamlamayı planlıyordu. (Bilindiği gibi, Mest Bey Genel Başkanlığı daha sonra bırakmıştı). Şurasını da ifade edeyim ki, Mesut Bey, Kahveci’yi sever, takdir ederdi. Ne yazık ki, 5 Şubat 1993’te o müessif kazada, Adnan Kahveci hayata veda etti. İlginç bir hadisedir ki, 17 Nisan 1993’te, iki ay sonra, Özal vefat etti. Aynı şekilde Jandarma Gn. Komutanı Org. Eşref Bitlis’i kaybettik, acaba bütün bu vatanına, milletine hizmet aşkı ile dolu insanların ölümü bir takdiri ilahi midir!!! Acılar bitmiyordu, Kahveci’nin cenazesine yetişmek üzere, Bursa’dan yola çıkan Bursa Milletvekilimiz, iyi insan, Mümin Gençoğlu yolda, kazada vefat etmişti!! Ben her 5 Şubat’ta herkes ayrıldıktan sonra, Kartal Yakacık’taki mezarında, aziz arkadaşım Adnan Kahveci’yi ziyaret ederim. Allah’tan hepsine rahmet diliyorum, onları, özlemle, vefa ile anıyor. Cennet mekanlarında, ışıklar içinde uyumalarını niyaz ediyoruz.