AÇILIM MAÇILIM YOK
Selçuk MARUFLU
Basında (01.08.2009 Sabah) okuyorum. Barzani, ağzından bal damlarcasına konuşmaktadır. "Türkiye'nin Kürt açılımını olumlu buluyormuş. Kürtler haklarını, demokratik yollardan alacaklarmış, sorun, çözüm yoluna girdikçe, PKK silahlarını bırakacakmış". Kendisini, Kuzey Irak Kürt idaresinin lideri olarak takdim ediyor, röportajı yapan gazeteciyi, Selahattin şehrindeki, Başbakanlık sarayında ağırlıyor, sarayları, Bakanları, bürokrasi ile Kuzey Irak'ta bir yönetim kurmuşlar. Bunu yaparken, iki fırsatı iyi değerlendirmişlerdir. Birincisi, Türk Hükümeti ve İncirlik Üssü olmasaydı, biz bu kadar güvenli olamazdık, diyor. Zira, Saddam bunların kökünü kazıyacaktı. Türkiye, Kuzey Bölgesini güvenceye alınca, bunlar böyle bir otonom idare kuruyorlar. İkincisi, Türkiye'nin büyük hatası neticesiyle 1 Mart Teskeresi reddedilince, Türkiye'den bir stratejik müttefike yakışan destek ve yardımı alamayan Amerika, mecburen Kürtlerin kucağına düşüyor ve bu şekilde Kürtlerde, ellerine geçen bu imkanı kullanarak, ABD'nin paravanında serpiliyorlar. Bunun sonucunda Irak'ta 3,5 milyon Türk yaşadığı halde, saraylardan, otonom Türk idaresinden vazgeçtim, Türklerin can, mal emniyeti ve koruyanı yok. Türkiye dahil, bu Türklere sahip çıkan yok. Son seçimlerde 111 kişilik Kuzey Irak Parlamentosunda, Türklere sadece 5 milletvekilliğini, onu da zorla lütfediyorlar! Beyanatlar, Barzani'nin söylemleri, Türkiye'yi uyutma politikasıdır. Biz, Türkiye'yi uyutur, işimize bakarız, kabilinden içi boş laflar ediyorlar.
Bir defa şunu iyice anlayalım ki, PKK, Peşmergeler, Kürtler arasında hiç fark yoktur. Bunların ortak özelliği, Türklerin ve Türkiye'nin düşmanı olmalarıdır. Iraklı Türkler, tehdit, tedhiş ve bombalama olaylarıyla sindirilip, yok edilmek istenmektedir. PKK için söylenenler, tavşana kaç, tazıya tut politikasıdır. Türkiye ve özellikle Türk Ordusu, vatan topraklarından bir zerrenin bile verilmesine müsaade etmez, edemez. Topraklar, eğer üzerinde kan varsa vatandır. Türkiye, 25 yıldır 10 bin şehit, 20 bin gazi ve 300 milyar dolar terör faturası ödemiştir. Türkiye, hergün şehitler vermeye devam etmektedir. Demokratik çözüm, Kürt açılımı diye ortaya çıkanlar, önce gitsinler şehitlikleri ziyaret etsinler, sonra gitsinler şehit ailelerini ziyaret etsinler, sonra da gitsinler Ankara'daki gazilerimizin bulunduğu rehabilitasyon merkezini ziyaret etsinler. Bu ülkeyi böldürmemek, bir karış vatan toprağını düşmana vermemek için asil kanlarını ve canlarını, fedakarca veren, gözlerini, ellerini, ayaklarını, uzuvlarını, gözlerini kırpmadan veren gazilerimizin, şehit ailelerinin izinleri alınmadan, onlar 'evet' demeden, öyle açılım maçılım olmaz. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Bunu yapmak, imkanı da yoktur. Açıkça söyleyeyim ki, çözüm şehit ailelerinin ve gazilerimizin onayından geçer. Türkiye'nin her bir şehrinde, her köşesinde şehitlerimiz ve gazilerimiz vardır. Ocaklara ateş ve bitip tükenmeyen ızdırap düşmüştür. Bizler, bu durumun böyle olmasını hiç istemezdik.
Üniversite yıllarımızda, mahallelerimizde, Güney Doğu kökenli birçok arkadaşımız vardı. Bizler onları bir an bile bizden farklı, başka bir kimlikle düşünmedik, o gözle görmedik, ayrım yapmadık. Onlarda bu ülkenin gerçek sahipleriydi. Aynı sıraları, aynı tarihi, aynı zevkleri paylaştık. Onlar da, bizler de Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonlu vesaire, hep aynı takımları tuttuk. Milli maçlarda, güreşlerde göndere çekilen Türk Bayrağı'nı ve İstiklal Marşımızı, aynı yürekle, aynı heyecanla, aynı coşkuyla hep birlikte söyledik. Onlarda, milletvekili, bakan, general, hakim, savcı, öğretmen, vali, kaymakam olup, bu ülkeye hizmet ettiler. Öyleyse, bize ne oldu da neden böyle ayrılık gayrılık ortaya çıktı? Bunun oluşmasında Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin hiçbir sorumluluğu yoktur. Açılım diyenler, Türkiye'de, Türklerinde olduğunu unutmamalıdırlar. Yazık olmuştur ve yazık olmaya devam etmektedir. Ancak ne yazık ki, olan olmuştur. Şüphesiz bu ayrılıkları gidermek, tüm vatandaşlar arasında bir sevgi halesi kurmak, acıları ve ızdırapları dindirip, unutturmak Türk Hükümetlerinin vazifesi olduğuna inanıyorum. Tıpkı 100 yıl önce Amerika'da, Kuzeyliler ve Güneyliler arasında Yankee Savaşı, husumet ve kin mevcuttu. Bugün bütün bunlar, Amerika'nın ulaştığı refah devleti içerisinde ortadan kalkmıştır. Görüştüğüm Amerikalı dostlarım, biz ne geri zekalıymışız, yıllarca Güneyli-Kuzeyli diye savaştık, birbirimizi öldürdük, diye hayıflanıyorlar... Güneydoğu ve Doğu bölgemiz başta olmak üzere, bölgelerarası dengesizliğin kaldırılması, Türkiye'nin her tarafında refah ve mutluluk standartlarının sağlanması için, bilinçli ve yoğun çalışmalar gerekir. Bütün bunlar yapılmalıdır ve yapılacaktır. Ancak bunun ön şartı, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünün kafalarına çakılmasından, bir karış vatan toprağının elden çıkarılmayacağı gerçeğinin anlaşılmasından ve terör ateşinin derhal durmasından, geçmektedir. Şurası iyice bilinmelidir ki, Şanlı Türk Ordusu ile mücadele ederek, vatan topraklarını bölmek mümkün değildir...
Yorumlar