Yaklaşık 112,5 milyar varil petrol rezervesine sahip olan Irak?ta, 1970-80?li yıllarda günlük olarak ihraç edilen 2,5-3 milyon varil petrol sayesinde, kişi başına düşen yıllık gelir 5000 Dolar?a yükselmiştir. Bu durum Irak?ı, Orta Doğu ülkeleri arasında en güçlü ekonomiye sahip olan ülke konumuna getirmiştir. Fakat, Kuveyt?in işgali nedeniyle 1990 yılında Irak?a uygulanan insanlık dışı ekonomik ambargo ve sonrasında yaşanan Amerikan işgali, ülkede dramatik olayların yaşanmasına yol açıyor.

Sağlık hizmetlerinin yok denebilecek bir duruma geldiği Irak?ta, yeni doğan her yüz çocuktan on beşi ölüyor. Beş yaş altında olan çocuklardaki ölüm oranının ise % 18 seviyesinde olduğu biliniyor. Buna ek olarak ülkede bulunan hastanelerdeki sağlık koşullarının normal standartların çok altında olmasından dolayı, şiddet olaylarından etkilenen yaralıların yarısından fazlasının ölüme terk edildiği görülüyor. Ülkede yaşanan güvenlik boşluğuna paralel olarak kısırlaşan istihdam alanı, işsizlik oranının % 50?ye ve ülkedeki idari yolsuzluğun  % 70 civarına ulaşmasına yol açmaktadır. Ayrıca, işgalci güç tarafından ülke yönetiminin mezhep ayrımına göre bölüştürülmesinin neden olduğu etnisite ve mezhep çekişmesi, ülkenin geleceğini ciddi şekilde tehdit ediyor. 2003 yılının Temmuz ayından 2005?in Nisan ayına kadar olan süre içerisinde, ABD işgalci gücü tarafından Irak?ın güney bölgesinde bulunan rafinelerden düzenli olarak günde 2 milyon varil, kuzeydeki rafinelerinden ise, saldırıların gerçekleştiği günler hariç olmak üzere günde 1,6 milyon varil petrol ihraç etmesine rağmen, Irak?ın yeniden yapılandırılması için gereken adımları atamadığı görülüyor. Aynı zamanda, ihraç edilen petrolün miktarı ve gelirinin Irak hükümetinin bilgisi haricinde olduğu, dahası hükümetin hiçbir müdahale hakkının olmadığı da biliniyor. Bu bağlamda, Irak?ın ekonomisindeki karamsar ve tehlikeli gelişmelere yol açan ABD işgali, ülkeyi doğrudan doğruya uçuruma sürüklemektedir.

ABD ve Irak?ın Yeniden Yapılanma İllüzyonu

ABD?nin ileri sürdüğü işgal gerekçeleri olan; Saddam?ın dünyayı tehdit ettiği kitle imha silahlarının var olduğunu ve diktatör sonrası Irak?ın bölge için demokrasinin yayılma noktası konumuna geleceğini kanıtlayamamıştır. Dolayısıyla ülkedeki siyasi sürecin tamamlanmasıyla, en azından ikinci işgal gerekçesinin kanıtlanma hedefine ulaşılacağını düşünerek, hem anayasa hem anayasa referandumu hem de genel seçimlerin önceden belirlenmiş zamanlarında yapılması için Irak?taki siyasi gruplara baskı yapıyor. Ancak, Irak?taki siyasi sürecin başarıya ulaşabilmesi, ülke ekonomisinin düzeltilmesiyle ve yanı sıra güvenlik ortamının sağlanmasıyla gerçekleşecektir. Ülkede güvenliğin sağlanması, işgalci güç durumunda olan ABD?nin, zaman dilimine yayılmış olan Irak?tan çekilme programına paralel olarak aşamalı bir şekilde ükenin yeniden yapılandırma projesinin açıklanmasıyla sağlanacaktır. Özellikle Irak?ın yeniden inşasındaki önceliklerin askeri üsler ve askeri hava alanlarına değil, ülkenin altyapısı ile kamusal hizmetlerine tanınması gerekmektedir. Aksi takdirde, Irak?ın yeniden yapılandırlması adı altında ülkedeki Amerikan işgalcilerinin çıkarlarına hizmet eden 370?ten fazla müteahhidin bugüne kadar Irak?ta öldürülmesinin yanı sıra onlarca iş adamının kaçırılma olaylarının sonu gelmeyecektır. Ayrıca, milyarlarca Dolar?ın hortumlanmasına yol açan Irak yönetimindeki kötü idarenin, ABD tarafından çözümlenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, Irak?taki kamu hizmet kurumlarının yapılandırılması için 36 milyar Dolar?a ihtiyaç duyulduğunu açıklayan Birleşmiş Milletler ile Dünya Bankası, söz konu olan miktarın sağlanması için ciddi adımlar atmalıdırlar. Ayrıca, ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler tarafından, Irak?ın üzerinde büyük yük oluşturan yaklaşık 80 milyar Dolar olan Saddam rejimi dönemindeki Irak?ın dış borçlarının silinmesi konusunda katkıların sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda, Saddam rejiminin devrilmesinin üzerinden 28 ay geçtikten Irak?a bakıldığında, halkın yaşam seviyesinin daha da alt düzeylere düştüğü, ülkedeki istikrar durumunun sürekli daha kötüye gittiği ve ülke genelinde devletin var olup olmadığının fark edilmediği görülmektedir. Dolayısıyla, Irak?taki gelişmeler, ABD?nin ileri sürdüğü gibi ?demokratikleştirme? uğruna değil, Bağdat merkezli bölgeye yerleşme politikasını uygulamak amacıyla Irak?ı işgal ettiğini gösteriyor. Ayrıca, Irak?ta gelişmekte olan durumun devam etmesi, ülkede süregelen güvenlik riskinin gittikçe artması ve şiddetlenmesine yol açacaktır. Bu durum, Amerikan askerlerinin Irak?taki ölü listesine her gün yenilerini eklemekten başka Irak halkının acılarını da dindirmeyecektir.