Terör sonucu meydana gelen şiddet olaylarını, ne ülkeleri işgal eden askeri hareketlerle ne de güvenlik önlemlerinin artırmasıyla önlenebilecek bir duruma geldiği görülüyor. Ancak, terörün önlenmesi teröre neden olan etkenlerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilecektir. Aynı zamanda, terör bir global sorun olduğu için bağımsız ülkeleri tehdit eden ve terör listesinde yer alan tüm terör örgütlerine eşit yaptırımların uygulanması gerekmektedir. Bir başka deyişle, ister Kandil Dağı?nda ister Tora Bora Dağı?nda isterse başka bir yerde barınan terör gruplarına karşı eşit önlemlerin alınması gerekmektedir. Ayrıca, masum insanların ölümüne neden olan terörün herhangi bir dini inanca bağlı olma olasılığı üzerinde yorum yapmak da yanlıştır.

Batılı ülkelerin başkentlerinde gerçekleşen saldırıların faili olarak gösterilen El-Kaide Örgütünü bu duruma getiren faktörlerin incelenmesinde yarar vardır.

Taliban?ı ABD?ye Düşman eden Petrol

ABD, Rusya?nın Afganistan işgalini sona erdirmek için gerek El-kaide gerekse şeriat öğrencilerinden oluşan Taliban Hareketini desteklemiştir. Özellikle ABD?nin bugünkü Irak Büyükelçisi olan Zalmay Hail Zad dönemin Amerikan başkanı Ronald Reagen yönetimini, 1980?li yıllarda Stinger füzelerini içeren önemli askeri ve ekonomik yardımların Taliban?ın yanı sıra El-Kaide Örgütüne de verilmesinde büyük katkısı olmuştur. Aynı zamanda, ABD?de bulunan bir sivil toplum örgütü olan Boston Global?in, 2001 yılının kasım ayında  yayınladığı makalesine göre, Nebraska Üniversitesi?ndeki Afganistan Araştırma Merkezi tarafından 1980?li yıllarda Afgan gençlerini cihada yöneltmek için yerel dilde on binlerce kitap basılmış ve Afganistan?a gönderilmiştir. Bu dini metinlerin Afganistan?da dağıtılması sonucu milyonlarca Afganistanlı genç radikal İslam ideolojisi ile tanışmıştır. Ayrıca, ABD?nin bölgedeki önemli petrol kaynaklarını kontrol altına alma stratejisinin baş mimarlarımdan biri olan Halil Zad, Taliban rejiminin Afganistan?da iktidara gelmesinin, ABD?nin bölgedeki çıkarlarına yönelik İran yönetimi kadar tehdit oluşturmadığı konusunda baba Bush?u ikna etmiş ve ABD-Taliban ilişkilerinin iyi bir şekilde devam etmesini sağlamıştır. Fakat, ABD tarafından planlanan ve Afganistan-Pakistan?dan Hazar Denizi?ne uzanan petrol boru hattı projesinin uygulanması konusunda Taliban?ın tüm Amerikan şirketlerini dışlaması, iki yönetim arasındaki ilişkilerin kopmasına yol açmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda, ABD bölgedeki çıkarlarına karşı büyük tehdit oluşturan Taliban yönetimini terörist olarak nitelendirmiş ve 11 Eylül olaylarından önceki dönemde Talibanın tasfiye edilmesine karar vermiştir. Taliban sonrası Afganistan yönetiminin başına, bölgedeki planlarının tekrar uygulanması için Amerikan Unocal Petrol Şirketi?nin üst düzey görevlisi olan Hamit Karzai getirilmiştir. ABD?nin bölgeye yönelik politikalarının hayata geçirilmesi için istediği doğrultuda hareket eden yönetimlerin başa gelmesini sağlamaya çalışıyor. Bir başka deyişle, ABD, bölgede çıkarlarını koruyan yönetimlerin iktidara gelmesini sağladı. Nitekim, Saddam sonrasında oluşturulan Irak hükümetinde yer alan Iraklı muhalif grupları Taliban kadar yakından tanıyan Halil Zad,  ABD?nin Afganistan Büyükelçiliğinden Irak Büyükelçiliğine atanmıştır.

ABD?nin Bölgeye Yerleşmesinin Silahlı Örgütler Üzerinde Yarattığı Etki

Afganistan?ın işgali ile dağılan Taliban ve El-Kaide, bölgedeki Amerikan varlığını ve  bu varlığın devam etmesini sağlayan işbirlikçi ülkeleri hedef alan saldırıların düzenlenmesi için stratejiler üretmektedir. Dolayısıyla, ABD?nin Irak?ı işgal edeceği bilgilerini 20 Mart 2003 tarihinden önce elde eden El-Kaide, Ebu Musab El-Zerkavi önderliğinde, Afganistan?da eğitim gören Iraklı, Kuveytli, Yemenli, Sudanlı Araplardan ve Kürtlerden oluşan yaklaşık 2000 kişilik bir grupla, ABD?nin varlığını hedef alacak saldırıları gerçekleştirmek için Irak?a yerleşmiştir.

ABD?nin Afganistan ve Irak?ı işgal etmesi, İran ve Suriye?ye askeri müdahalede bulunma ihtimalini sürekli gündemde tutması bölge halkının kimlik, kültür, ve dini varlıklarının yok olacağına ilişkin tehditler algılamalarına neden oluyor. Dolayısıyla bu durum El-Kaide ve ideolojik açıdan El-Kaide benzeri örgütler içerisinde yer alan yeni nesillerin gittikçe daha radikal olmalarına yol açıyor. Nitekim, 40 yaşında olan Ürdün asıllı Ebu Musab El-Zerkavi önderliğindeki El-Kaide?nin  Irak kanadı, örgüt içerisinde yer alan grupların en aşırısı olarak biliniyor. Aynı grupta yer alan 30?lu yaşlarındaki nesillerin 40?lı ve 50?li yaşlardaki nesillerden daha radikal oldukları görülüyor. Buna en açık örnek, Amerikan işgali altında olan Bağdat?ta batı tarzı tıraş eden berberlerin öldürülmesi, içki satış yerlerine saldırılar düzenlenmesi ve çok sayıda dini okulun açılması gösterilebilir. Aynı zamanda, ABD yönetimi ile işbirliği içerisindeki Şii grupların askeri kanadı olan Bedir Tugayları?na karşı son dönemde Ömer Tugayları?nın ortaya çıkması ve bazı saldırıları üstlenmesi, Irak?taki ABD ve ABD ile işbirliği içinde olan gruplara karşı gittikçe artan saldırılar bu tür örgütlerin çoğaldığını gösteriyor. Bu bağlamda, terör olaylarının önlenmesi ve çözümlenmesi konusunda başta ABD olmakla beraber batılı ülkelerin bölgede yerleşme maksadıyla bazı Orta Doğu ve Müslüman ülkelere empoze etmeye çalıştıkları ?demokrasi ve reform? politikalarını gözden geçirmeleri gerekmektedir.  Özellikle. ABD?nin İsrail?e verdiği mutlak destekten vazgeçmesi, ABD?nin işgal ettiği Irak?ta trajik olayların sona erdirilmesi, İran ve Suriye?ye teröre yardım etmek bahanesiyle uyguladığı sıkıştırma politikasına son vermesi  konusunda inandırıcı adımlar atması gerekiyor. Aksi takdirde Irak merkezli savaşın gün geçtikçe genişleyerek yayılacaktır.

Zalmay Halil Zad

*Afganistan?ın kenti olan Mezar El-Şerif?te doğmuş

*Lübnan?daki Amerikan Üniversitesinde eğitimin tamamladıktan sonra yüksek eğitim için ABD?ye gitmiş

* CIA ile ABD?nin karar yapımcıları ile sıkı ilişki içerisinde olan Nebraska Üniversitesi?ndeki Afganistan Araştırma Merkezi?de çalışmış

* Amerikan Unocal Petrol Şirketinin müsteşarı olan Hail Zad, 1985-1989 yıllarında ABD Dışişleri Bakanlığında çalışmış