Aradan 32 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen adada kalıcı bir çözüme ulaşılamaması elbette ki üzücüdür, düşündürücüdür... Ama elbette ki 32 yıldır bir çözüme ulaşılamamasından dolayı da oturup ağlayacak lüksümüz yoktur... 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı'ndan sonra geçen her yıl Kıbrıs'ın kuzeyinde bir devlet olduğu gerçeğini perçinlemiş, diğer dünya ülkeleri tarafından tanınmasa da Anavatan Türkiye'nin tanıması ve büyük desteği ile bugünlere kadar gelmiştir... Biz ve bizim gibi düşünenler, her 20 Temmuz etkinliklerinde bir devletimiz olduğu gerçeğini daha fazla hisseder, bunu içimizde heyecanla yaşarız... Her 20 Temmuz töreninin ve etkinliklerinin bir öncekine göre daha görkemli geçmesi, daha geniş katılımlarla yapılması gururumuz, onurumuz olmuştur... Tüm eleştiri ve suçlamalara rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz etkinlikleri nedeniyle adaya gelişi de bizleri bir kere daha onurlandırmış, geleceğe daha fazla güvenle bakmamıza neden olmuştur... Hele de yanında 6 bakan ve 14 milletvekilinden oluşan dev bir kadronun oluşu da, her ne kadar birileri tarafından seçim yatırımı olarak yorumlansa da adaya 1974 çıkarmasından sonra yapılan en büyük çıkarma özelliğiyle tarihe geçecektir... TC Başbakanı ve bakanları, milletvekilleri ve askeri komutanları, yabancı ülkelere mensup milletvekilleriyle KKTC'de bir kez daha 20 Temmuz gerçeği yaşanmaktadır ve bu çıkarmada emeği geçen herkese teşekkür etmek boynumuzun borcudur... Görüntü itibarıyla bile bir 20 Temmuz dönümünde elbette ki Rum Yönetimi hasetinden çatlayacak, en ağır eleştirilerle 20 Temmuz'u kınayacaktır... Bırakın onlar bildikleri gibi yapmaya devam etsinler... Biz artık onları bir yana bırakıp kendimize bakalım! Başbakan Erdoğan'ın dev ekibiyle 3 gün KKTC'de kalacak olması bile başlı başına dünyaya önemli bir mesaj niteliğindedir... Ve adaya ayak basar basmaz söyledikleri, tören alanında söyleyecekleri, çeşitli açılışları gerçekleştirecek olması bile KKTC'nin varlığının, geleceğinin artık teminat altına alındığının da önemli bir göstergesidir... Türkiye Cumhuriyeti'nin son 32 yılda Kıbrıs Türk'ü için yaptığı dev ve hayati yatırımlar ortadadır.. Ve memnuniyetle görmekteyiz ki bu yatırımlar her geçen gün biraz daha hedef büyültmekte, bir dünya ülkesi olabilmemiz için büyük gayret gösterilmektedir... Dün, özellikle de Talat-Erdoğan görüşmesinden sonra her iki liderin de yapmış olduğu açıklamalar da göstermektedir ki, Ana-yavru ilişkisi hiç tükenmeyecek, daha da geliştirilecek, ama barış çabaları da sürekli ayakta tutulacaktır... Yine, başta Talat olmak üzere, bizim başbakanımız Soyer'in, bakanlarımızın, siyasi partilerimizin ve sivil toplum örgütlerimizin 20 Temmuz ruhuna sahip çıkması ve bu güzel birlikteliğe bağlılığı bizi bir kez daha gururlandırmış, geleceğimizin emin ellerde olduğunu göstermiştir... 32'ci yılında 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımızı gönülden kutluyor, bu zaferin kazanılmasında emeği geçen, hayatlarını feda edenleri rahmet ve şükranla anıyoruz.