Siyaset her şeye körü körüne muhalefet etmek değildir. Siyaset yaşamımda, hep şu hususu düstur edindim. “Partim için yaptığım faaliyetler, ülkem için her zaman yararlı değildir, ancak ülkem için yaptığım her faaliyet, mutlaka partim içinde olumlu neticeler getirecektir”.
Turgut Özal’ın eseri olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün açılışında, kendilerinin yanındaydım. Rahmetli Özal konuşmasında, “Bu köprü ve bağlantı yolları çok kısa sürede şehir içi yol durumuna gelecektir, bu nedenle, üçüncü hatta dördüncü boğaz geçişlerini etüt etmeye bugünden başlamalıyız” demişti. Birinci boğaz köprüsü, ki o da Sn. Süleyman Demirel’in eseridir, etüt çalışmaları yapılırken, bir ara bir toplantı için New York’taydım. New York’ta Pazar günü dolaşırken, Manhattan’ı karşı tarafa bağlayan birçok köprüler gördüm. Bunların ortak özelliği, iki katlı ve raylı geçişlere göre inşa edilmiş olmasıydı. Döndüğümde DPT’de bu işle meşgul arkadaşlarıma “lütfen Boğaziçi köprüsünü iki katlı düşünün” demiştim. Ancak çalışmalar ilerlemiş ve proje son biçimini almıştı. Maalesef iki katlı yapılamadı. Eğer Boğaziçi köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet köprüsü iki katlı olabilseydi, belki de daha uzun bir süre bu köprüler bugünkü trafik ve ulaşım gereksinimlerine cevap verebilecekti.
Netice itibariyle, İstanbul’un bugün ulaşımda içine düştüğü çıkmazı göz önüne alırsak, bu üçüncü köprüye mutlaka ihtiyaç vardır ve yapılmalıdır. Beni tanıyanlar bilirler, en fazla ilgi duyup, mücadele ettiğim konuların başında çevre, imar  ve yeşil katliamı gelir. Pek çok yazılarımda bu hususa değinmişimdir ve çevreyi tahrip edenlerle, amansız bir mücadele içindeyim. Bu nedenle üçüncü köprünün, İstanbul’un kuzey ormanlarını ve yeşil havzalarını yok etmesinden, arazi spekülasyonundan ve iğrenç yapılaşmadan büyük endişe duyduğumu itiraf etmeliyim.
Köprünün yapılması için seçilen Garipçe-Polenezköy güzergahı doğrudur. Ancak devlet (Hükümet) acilen bir karar alarak, köprünün geçeceği alanların kuzeyini ve güneyini tamamen arsa yağmasına ve imara kapatıp, imara yasak sit bölge ilan etmelidir ve tek bir çivi çakılmasına ve satışına izin verilmemelidir. Ulaştırma Bakanının yaptığı açıklamaya göre, esasen köprü ve çevre yollarının geçeceği arazi hazine malı olup, yani kamu arazisidir. Bu durum arsa spekülasyonunun önlenmesi açısından, önemlidir.
Bu köprünün yapımında aslında geç kalınmıştır. Bizler rahmetli Özal’dan dinlemiştik. Özal, Hopa sınırından başlayan, Kuzey Anadolu otoyolunun üçüncü köprüyle tamamlanıp, Avrupa’ya bağlanmasını projelendirmişti. Esasen, Başbakan Sn. Mesut Yılmaz, Hopa – Rize – Trabzon – Giresun – Ordu – Samsun otoyolunu (veya duble yolunu) tüm yersiz, yıkıcı iddia ve engellere rağmen başlatmış, ve yol Samsun’a kadar ulaşmıştır. Samsun’dan sonra bu yolun Sinop, Zonguldak üzerinden üçüncü köprüye bağlanıp, Trakya’nın kuzeyinden Avrupa’ya ulaşması düşünülmüştür. Bu ana otoyolun Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprüsüyle bağlantıları özenle ve sistemli olarak yapılmalıdır.
İstanbul’un bu nüfus artışı ile ulaşım ve trafik durma noktasına gelmiştir. Bu köprülere karşı olanlar, lütfen gelsinler ve mevcut köprülerde tıkanıp duran trafiği görsünler. Böyle bir işkence dünyada mevcut değildir. Öte yandan yapılan hesaplamalara göre, köprülerde ve otoyollarda duran araçların akaryakıt israfı sadece bir yılda 2,5 milyar doları aşmaktadır. Bu rakam Türkiye’nin yaklaşık 54 milyar olan toplam akaryakıt faturasında, fevkalade önemli bir meblağdır. Köprünün 6 milyar dolara inşa edileceği düşünülürse, neredeyse iki yıllık akaryakıt israfı ile bir köprünün yapılması mümkün olabilecektir.
Ben yıllardan beri, şuanda iş başında bulunan iktidarı, mega projeler açısından fazla bir yatırım yapmadığından, tenkit edenlerdenim. Marmara ray gibi bu üçüncü köprü, önemli bir mega projedir. Bu köprü yararlı olacaktır ve bunu diğer büyük projeler takip etmelidir. İstanbul’da yaklaşık 160 milyon dolar harcanarak, 100 bin kişilik bir olimpiyat stadı inşa edilmiştir. Uçaktan bakanlar göreceklerdir, ortada yolu olmayan ilginç bir stadyum vardır. Maça gidenler ancak sabaha karşı yol olmadığından evlerine dönebilmektedirler. Aslında bu stadyuma geniş otoyol bağlantıları, şimdi ifade ettiğimiz kuzeyden geçen üçüncü köprü yollarıyla bağlanacaktı. Üçüncü köprü ve bağlantı yolları yapılırken, bu durumda yerine getirilmelidir.
Rahmetli Özal, Fatih Sultan Mehmet köprüsü inşaatını çok yakından takip etmiş ve neredeyse iki yıldan önce bitirmişti. ANAP Hükümetlerinin başarılı Bayındırlık Bakanı, Değerli arkadaşım, Yüksek İnşaat Mühendisi Sn. Sefa Giray’ın FSM köprüsü ve otoyollardaki hakkını teslim edip, kendisine şükranlarımı ve Allah’tan rahmet dualarımı bildiriyorum. Bu köprünün de biran önce hizmete girmesi için, elden gelen her şey yerine getirilmelidir.
Ben köprünün adının büyük Türk padişahı Kanuni Sultan Süleyman olmasını öneriyorum ve daha önceki köprülerde ortaya çıkan “İstemezükcüler”in bir defa daha konuyu mantıklarıyla düşünüp, bu esere destek vermelerini temenni ediyorum. Ancak tekraren altını çizerek ifade ediyorum ki, köprünün geçeceği güzergahlar derhal arsa spekülasyonuna ve imar ihlallerine kapatılmalı ve sit alan olmalıdır.