Kıbrıs Türk'ü Kıbrıs'ta barış ve uzlaşmak isteyen taraf olduğunu kanıtladı... Bunu 24 Nisan 2004 tarihinde de tescil etti! Çünkü başta AKP hükümeti olmak üzere diğer dünya ve Avrupa ülkeleri öyle üzerimize geldi ve bir baskı oluşturdu ki, çizilen pembe tabloların da sonucunda büyük bir çoğunluk Annan Planı'nın tüm olumsuzluklarına rağmen bunu onaylayarak iyi niyetini gösterdi... Elbette ki 1974 yılından sonra yapılan her müzakere sürecinde yine uzlaşmayı isteyen ve çözüme destek veren taraftı ama bunu net olarak ancak 24 Nisan'da ki referandumla dünyaya duyurabildi... Duyurdu da ne oldu? Henüz Çetinkaya Spor Klubü KKTC'yi Şampiyonlar liginde temsil edemiyor ama hala o günlerin geleceğini umut edenler ve bunu kamuoyuna da empoze etmeye çalışanlar sayesinde yeni hedeflerini de belirleyemiyor... Özellikle de 24 Nisan iradesi siyasilerin yerel seçimlerde kullanacağı en elle tutulur seçim malzemesi olarak kaldı! Örneğin Başbakanımız Soyer, kendi partisinin yayın organına şöyle bir demeç veriyor; "24 Nisan iradesine dört elle sarılalım..." Dört değil 8 elimiz olsa da sarılsak ha keşke! Ama niçin sarılalım? 24 Nisan tarihi bir anlamda da Türkiye ve KKTC halkının ahmak yerine koyulduğu tarih değil midir? Sonra, 24 Nisan'da Annan Planı'na 'evet' diyen Kıbrıs Türk'ünün aynı referandum şimdi yapılsa yine 'evet' diyeceğini nereden biliyorsunuz? GÜKAD'ın özellikle Güzelyurt'ta yaptırdığı anket sonuçlarını bir kez daha mı hatırlatalım? Güzelyurt 24 Nisan 2004 tarihinde bu plana en büyük oranda evet diyerek kendinden çok bahsettirmişti... Ama köprünün altından çok sular aktı ve GÜKAD anketinden çıkan sonuca göre bugün aynı referandum olsa evet diyenlerin oranı yüzde 31'lere düştü... Bu sonuç bile Kıbrıs Türk'ünün artık 24 Nisan iradesinden çok ötelerde olduğunu göstermiyor mu? Başta Güzelyurt ile evleri ve toprakları ellerinden alınacak olan insanlarımız artık Kıbrıs sorununu duymaktan midesi bulanır bir hale gelmiştir! Avrupa Birliği'ne güvenen insan sayımız da her geçen gün büyük bir düşüş göstermektedir... Kıbrıs Türk'ünün kabul edebileceği yeni bir anlaşma ve plan varsa söyleyin hep birlikte tartışıp gerekirse kabul edelim... Ama 24 Nisan iradesi diyerek de insanımızı kandırmaktan vazgeçelim! 24 Nisan'dan bugüne tamı tamına 700 gün geride kalmıştır... Geçen 700 günlük sürede Kıbrıs Türk'üne umut veren tek bir gelişme bile olmamıştır, ufukta da görülmemektedir... Ortaya konulan çözüm planı artık tamamen AB muktesabatları olarak lanse edilmeye başlanmıştır... Türkiye elini ayağını, askerini, vatandaşını Kıbrıs'tan çekecek, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıyarak hava ve deniz limanlarını açacak, diğer sorunları da aşabilirse, yolunmuş kaz gibi AB'ye adım atacaktır! Bu arada Türkiye'nin güvencesinden yoksun bir Kıbrıs Türk'ü, her geçen gün eriyip biten kimliğiyle ve azınlık statüsünde AB'ye kabul edilecektir! 24 Nisan iradesine takılıp kalmak bizi bu sürece doğru sürüklemektedir! Artık başkalarının belirlediği ve bizi içine almaya çalıştığı 24 Nisan iradesini savunmaktan vazgeçin ve kendi irademiz ne diyor, bunu öğrenmek için halkımıza gidiniz... Kıbrıs Türk'ünün şimdi ki iradesini gerçekten öğrenmek istiyorsanız tabi ki!