Futbol konusuna girmeden önce, 2012 Londra Olimpiyatlarına değinmek istiyorum. Atletizmde bizi sevindiren ve tüm izleyicilere İstiklal Marşımızı dinleten 1500 metre şampiyonlarımız Aslı ve Gamze’yi, teşekkürlerle tebrik ediyorum.
On milyonluk Macaristan’ın bile 19 madalya aldığı bir spor arenasında, Türkiye’nin sadece 5 madalya ile dönmesi bir fiyaskodur. Türkiye’den katılan 181 kişiye 350 milyon doların üzerinde para harcandığı ifade edilmektedir. Ata sporu olan güreşte rezil olduk. Bronz madalya kazanan Rıza Kayaalp ile övünüyoruz. Neden altın değil diyen, yok... Türkiye açısından bu olimpiyatlar başarısız olmuştur. Varlığıyla yokluğu belli olmayan, şimdiye kadar gördüklerimiz içinde en zayıf Bakan olan Spor Bakanı ya istifa etmeli ya da görevden alınmalıdır.
Bu tür spor olaylarında insan, kendi sporcularının yarışıp, dereceye girmesini ve madalyalar almasını istemektedir. Tıpkı 2010 ve 2012 futbol turnavalarına gidemediğimiz gibi. Bu olimpiyatları da üzüntüyle seyrettik. 2012 Avrupa Futbol Şampiyonasını izlerken neden bizim Milli Takımımız yok, diye üzüldük. En iyi ikinciler maçlarında, boş yere Hırvatistan’a hem de kendi sahamızda yenildik. Şimdi önümüzde 2014 Dünya Kupası vardır ve bu amaçla Milli Takım elemeler oynayacaktır. Milli takımın başındaki kişi belki iyi bir insan olabilir. Ancak yeterli değildir. Bu nedenle Milli Takım umut vermemektedir. Kaliteli, tecrübeli, bilgili dünya futbolunda söz sahibi ve takımın başında sahaya çıktığı zaman futbol otoritelerinin tanıdığı yabancı bir teknik direktöre ihtiyaç vardır. Yani, Capello, Giordiola, Ericson gibi isimler olmalıdır. Eğer, Türkiye dünya ve Avrupa üçüncüsü oldu ise, bunun tesadüf olmadığını kanıtlayıp, dünya ve Avrupa futbol müsabakalarına mutlaka gitmelidir. Nitekim, Milli Takım Avusturya ile oynanan hazırlık maçında dökülmüştür. Ne ruh, ne heyecan, ne de taktik, sistem vardır. Bu kaleci ile bu oyuncularla ve bu Teknik Direktörle Türk Milli Takımı 2014 Dünya kupasına gidemez.
Gelelim benim takımım Fenerbahçe’ye. Romen takımı ve Galatasaray karşısında seyrettiğim Fenerbahçe’yi iyi bulmadım ve gelecek içinde umut vermediğini ifade edebilirim. Mert diye bir kaleci var, evlere şenlik, daha top tutmaktan aciz ve asıl garip olan daha kendi takımında oynayamayan bu kaleciyi, Sn. Avcı Milli Takıma almıştır. Bu çocuğun kalecilikle alakası yoktur! Fenerbahçe’de defans diye bir olay yoktur. Fenerbahçe’nin defansı elek gibi.... Bekir, Orham Şam, Egemen gibi isimler Fenerbahçe gibi bir takımda oynayabilecek nitelikte değillerdir. Eğer ısrar edilirse, Hasan Ali belki kazanılabilir. Gökhan Gönül iki yıldır dökülmektedir ve eski Gökhan Gönül olmaktan çok uzaktır. Orta sahaya Mehmet Topal’ın neden alındığını anlayamıyorum. Zira, oynayamıyor. Mehmet Topuz ve Selçuk belli standartların üzerine çıkamayan futbolculardır. Bütün yük 37 yaşındaki Alex’tedir. Fenerbahçe yıllardır forvetsiz oynuyor ve bunu kimse göremiyor. Bu yıl alınan Kuyt forvet değildir. Zoraki forvet yapılmıştır. Kratsiçh’in ne olduğu belli değil ve Sow formsuzdur. Fenerbahçe’de Semih üzerinde ısrar edilmeli ve Semih kazanılmalıdır.
En derli toplu görünümüne rağmen Galatasaray’ın, güçlü Avrupa takımları karşısında ne yapacağını hep beraber göreceğiz. Beşiktaş ise meçhuller denizinde yüzmektedir. Dünya çapındaki oyuncuları, nitelikleri tartışma konusu olan, yeterli bilgiye sahip olmayan teknik direktör tarafından harcanmaktadır. Şimdiden söylüyorum, daha birinci devre gelmeden BJK yeni bir teknik direktöre ihtiyaç duyacaktır. Trabzon ise, devamlı konuşmaktan başka bir şey yapmamaktadır. Durumlarını liglerde ve Avrupa’da göreceğiz. Bana göre hazırlık maçları fasofisodur. Herkes boyunun ölçüsünü, asıl lig maçlarında alacaktır.
Bence, her takımın birbirini yenebileceği bir lige giriyoruz. Bu yılın en flaş ekibinin Ordu Spor olacağını tahmin ediyorum. Türk futbolunun gelişmesini istiyorsak, seyircilerinde taşkınlık yapmadan, terör estirmeden bir arada maç seyredecekleri bir düzeni kurmalıyız. Stadlarda anarşi yaratanlar, huzuru kaçıranlar, meşaleler yakanlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Futbol ve bir ölçüde de basketbol, Türk halkının ne fazla ilgi duyduğu spor dallarıdır. Dikkatli ve objektif bir futbol seyircisi olarak, 2012-2013 futbol sezonunun başarılı geçmesini diliyorum.