Ben daha önce yazmıştım. “Haziran ayı gelip, 2010 Güney Afrika Dünya Kupası başlayınca, Türk Milli Takımı’nın, orada olmamasından millet olarak, büyük üzüntü duyacağız” demiştim. Hadi Brezilya, Arjantin, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, İngiltere’nin orada bulunmaları normaldir. Ancak Türkiye ile aynı flasmanda mücadele edebilecek Gana, Avustralya, Yunanistan, Cezayir, Güney Kore, Nijerya, Amerika, Sırbistan gibi takımların olduğu bir dünya futbol arenasında, Türkiye bulunmamaktadır. Eğer sen daha önceki kupalarda üçüncü olmuşsan, Avrupa’da üçüncülük almışsan ve eğer futbol platformunda iddialıyım diyorsan, ne olursa olsun netice itibariyle bu tür turnuvalarda bulunmaya mecbursun. Milli takımı, bu hale getirenlerin vicdanlarının sızlayıp, utanç duymaları gerekir. Dünya kupasına katılamayan milli takımın, maddi kayıpları da, manevi kayıplar kadar yüksektir. Türkiye, bu turnuva nedeniyle en az 500 milyon dolardan mahrum kalmıştır. Bu neticede, başta teknik direktör Terim olmak üzere, futbolcuların, futbol federasyonunun, spor bakanlarının ve başbakanın büyük sorumluluğu vardır. Terim’in istifası bir şeyi halletmiyor. Bana göre futbol federasyonu ve spor bakanı da istifa etmelidir. Yukarıda ifade ettiğim gibi maçları ızdırap içinde izliyorum. Ve Türkiye liglerinde oynayan yabancı futbolcularla teselli buluyorum. Eleme maçlarında, telafisi mümkün olmayan büyük hatalar yapılmıştır. Güney Kore önünde darmadağın olan Yunanistan’ın hocası, dünya çapında tanınmış Raghagel netice ne olursa olsun, istikrarlı biçimde takımın başındadır ve zorda olsa Yunanistan, dünya kupasına gitmiştir. Güney Kore’nin 9, Yunanistan’ın 8 oyuncusunun Avrupa’nın önemli takımlarında top koşturduğunu biliyoruz. Biz ise, güç bela sıradan bir antrenör olan Hidding’i bulabildik. Hidding daha önce Türkiye’de görev yapmış ve başarısız olmuştur. Güney Afrika, Dünya Kupası’nda Özbekistan dahil alakasız birçok ülkeden hakemler bulunmasına rağmen, bir tek hakemimiz görevlendirilmemiştir. Şimdi önümüzde 2010 Avrupa Futbol Şampiyonası var. Milli Takımın, orada mutlaka olması gerekiyor. Diğer ülkeler kendi oyuncuları yurt dışında oynayarak, bilgi ve tecrübe kazansın diye yırtınırken, bizim kulüp başkanlarımız yurt dışında oynayabilen tek tük Türk oyuncularını da, Türkiye’ye getirmek sevdasındadırlar. İspanya Teknik Direktörü Del Basgue, Almanya Teknik Direktörü Low’u beğenmedik, geriye postaladık. Her şeyi biz, en iyi biliyoruz! Bu basın ve medyayla, ben Türk futbolunun nasıl ileri gideceği konusunda endişeliyim. Dünya Futbol piyasasında yapılan yanlışlar nedeniyle, Türkiye’nin adı ne yazıkki, menfi bir noktadadır ve bu nedenle gerçek yıldız olan oyuncuları, Türkiye’ye getiremiyoruz. Türkiye’ye ancak ikinci sınıf oyuncular gelebiliyor. Türkiye, ne kadar para verse, gelmeyi reddediyorlar! 2010 Dünya Kupası’nda bulunmamanın bir acı faturası da, futbolcularımız açısındandır. Orada kendilerini gösterebilir ve Avrupa’nın büyük takımlarına transfer yapabilirlerdi. Son olarak birkaç cümle de süper lig ve Fenerbahçe için söylemek istiyorum. Duyduklarımıza göre, Fenerbahçe’de Daum’un yerine, Aykut Kocaman Teknik Direktör olacakmış. Bana göre, Daum kalmalıdır. Eğer gidecekse bile, ondan daha kaliteli bir teknik direktör getirilmelidir. Fenerbahçe Avrupa Şampiyonlar ligine kalmış ve lig şampiyonluğunu futbolcuların sorumsuzluğu nedeniyle, göz göre göre Bursa’ya hediye etmiştir. Bu netice ile Daum başarısız değildir. Yukarıda ifade ettiğim gibi, Daum’un yerine Reinkart gibi dünya çapında bir futbol adamı getirilmelidir. Aykut kimdir ve futbol vizyonu ne kadardır? Dünyada, Aykut’u kim tanımaktadır? Avrupa kupalarında oynayan, takımların başındaki Teknik Direktörlerin isimleri çok önemlidir. Aykut’un belki süper ligin, diğer bazı takımlarında antrenörlük yapması mümkündür. Ancak Fenerbahçe gibi Avrupa kupalarında söz sahibi olmayı hedefleyen bir takım için Aykut fevkalade yetersizdir. Daha öncede böyle bir olay olmuş, Oğuz Çetin Alman Teknik Direktör Lorand’ın altını oymuş, bu yılda aynı işi Daum’un altını oyarak, Aykut yapmıştır. Herhalde Aykut’la Oğuz Çetin’i Fenerbahçe’den gönderen Ali Şen’in bir bildiği olduğu, şimdi anlaşılmaktadır! İfade edeyim ki, Aykut’un Teknik Direktör olduğu bir Fenerbahçe, seneye bugün bulunduğu yeri bile arayacaktır. Süper lige İzmir’den Buca’nın çıkmasını önemsiyor ve kalıcı olmasını diliyorum. Her zaman ifade ettiğim gibi, belediye takımlarının ne futbol, ne de basketbol liginde yer almamaları gerekir. Belediye başkanları, halk için sarf etmeleri gereken kaynakları, kendi propagandalarını yapmak için futbola harcıyorlar. Bu yanlış bir tutumdur. 2010 Dünya Kupasını izlerken, milli takımımızın orada bulunmamasından, dolayı tekrar üzüntü duyduğumu belirtiyorum ve eğer Türkiye, dünya futbol arenasında yer almak istiyorsa, ne pahasına olursa olsun, tüm bu tür kupalarda bulunması şarttır diyorum.