V E F A...

Görülen iyilikleri unutmama ve fazlasıyla verme. Eğer sevilen bir insan isen, sende seveceksin. Ahde vefa, sözünde durma ve verilen sözü yerine getirme.....

Bu kelime kafama takıldı ta 19 Aralık 2014 gecesinden beri! O akşam Cevahir Hotel'de Fikret Otyam ustanın 89. yaş günü kutlandı: "Doksana bir kala". Her şey çok güzeldi. Siyasetin, sanatın ve gazete dünyasının çok tanınmış isimlerinin yer aldığı gecede müze ve vakıf - Fikret Otyam adına- sözleşmesi de imzalandı. Burada üzerinde duracağım konu o konuştu, şu konuştu falan değil! 

Büyük usta tekerlekli sandalyesinden yaptığı iki konuşmasında da "vefa" sözcüğünü sık sık kullandı. Bunu en baştan Maltepe Belediye Başkanı sayın Ali Kılıç'ın ki benimde çok hoşuma giden lafından tutun da ülkenin her köşesinde yapmış olduğu çalışmalara kadar... Neydi başkanın söylediği? İşte insanların alışagelen öldükten sonra arkasından onun adına yapılan söylemler ve etkinlikler ki ekseriyetle böyle olur. Onun için sağlığında gerekenin yapılmasının daha anlamlı olacağıdır. Doğrudur da! Hiç olmazsa o insanda ne yapıldığını bilsin ve görsün.

Hoca eşeğini pazara götürüp satmak ister. Bir müşteri çıkar. Eşeğin yaşını anlamak için dişine bakacak olur. Eşek onun elini ısırır. Adam söylenerek çeker gider. Başka bir müşteri de kuyruğunu kaldıracak olur. Kaba etine bir çifte yer. O da kızar ve topallayarak oradan uzaklaşır. Onları gören biri der ki:

             -Hocam bu eşeği kimse almaz. Baksana önüne geleni ısırıyor, tekmeliyor.

Hoca şöyle cevap verir:

-Zaten ben de onu pazara satmak için getirmedim. İnsanlar görsünler de benim neler çektiğimi anlasınlar diye getirdim.

Geçenlerde Tuzla'da bulunan KASEV'e (Kadıköy Sağlık Eğitimi Merkezi Vakfı) gittik. Misyonu "İnsana Hizmet, Ülkeye Katkı" olan ve 1986 yılından bu yana öncelikle öğretmenlere, emekli ve yaşlılara hizmet veren yer tamamı bağışlarla yapılmış 150 müstakil odaya sahip. 6 katlı ve deniz manzaralı müstesna bir yer. Kapasite olarak 135 kişilik olan bu dinlenme evinde hala hazırda 119 kalanı var. Fotoğraf çekimi sırasında parmağı ile beni çağıran yaşlı bir hanımefendi bize lise yıllarında Atatürk ile çektirmiş olduğu resmi gösterdi. Koridorda aynanın üstüne astığı resmi gösterirken adeta o günün heyecanını yaşıyordu. Zehra Tuncel adlı bu hanımefendi 93 yaşında yani 1921'li. Konuşmasından tahsilli olduğu hemen anlaşılıyordu. Ankara Hukuk'ta okurken evlilik nedeniyle 3. sınıfta okulu sonlandırmış. Adeta canlı tarih. Her şey dört dörtlük olsa da oranın hiyerarşisi insanlara sirayet etmiş olacak ki, hemen hepsinin suratında bir aile  özlemi yansımaktaydı. Büyük bir eksik vardı! Aile sevgisi. Hepsinin ayrı bir hikayesi vardı. Konuşurken bile çoğu kez gözler, hep kapıdan candan birinin geleceği umuduyla dalıp dalıp gidiyordu.

Yaşlar ilerledikçe insan ister istemez sonunu düşünmek zorunda kalıyor. İşte büyük ustanın üzerinde durduğu vefa, yine burada da karşımıza çıkıyor. 

* * *

Allah herkese hayırlı evlat, hayırlı akrabalar ve hayırlı dostlar ihsan eylesin. 

Bu nedenle 2015 Yılınızı Ülkemizde ve de dünyamızda en önemli şey olan kardeşlik, dostluk, mutluluk ve sağlık dolu  günlerle geçirmenizi dilerim.