Bu derbi Beşiktaş'ın bugüne kadar iyi götürdüğü ligde kuşkusuz en önemli maçıydı. Önceki yazılarımda belirttiğim gibi, bu tecrübedeki bir takıma karşı pres altında top yapabilme, geriye düştüğü maçı çevirmeye çalışma açısından bu maç iyi bir test olacaktı. Yeni oluşan, yaş ortalaması da oldukça genç olan Beşiktaş takımını olgunlaştıracak maç gözüyle baktık bu maça. 
Amatör ruhumuzu ve futbol aşkımızı yanımıza alıp gittiğimiz statta endüstriyelleşen futbolun çirkin yüzü bir kere daha yüzümüze vurdu. "Beşiktaş yenerse Galatasaray dokuz puan geride kalacak ve ligden kopacak" söylemlerini maçtan önceki futbol programlarında zaten sıkça duyuyorduk. Henüz beşinci haftada izleyici ve reklam kaybı bu endüstrinin tahammül edemeyeceği bir olaydı. Federasyon bu tip maçlardaki en tecrübeli (!) hakemini maça atadı. Fırat Aydunus da görevini başarıyla tamamladı. 
Hakemin bu maçta direkt skora etki ettiğini düşünmüyorum. Kendisinin asıl tecrübesi de burada gizli. Galatasaraylılar arasında anket yapsanız ve bu maçta kimin sarı kartla oynaması sizin için avantaj olur diye sorsanız sonuç açık ara Veli Kavlak çıkar. Fırat Aydınus da bunu bildiğinden daha maçın başında ilk faulünde Veli'ye sarı kartını çıkartıp Beşiktaş'ın en güçlü yeri olan orta sahasındaki gardını düşürdü. Bu kolay çıkan sarı kart Selçuk, Melo ve Burak olunca maalesef unutuldu. Mustafa Pektemek'e Alex Taşçıoğlu'nun kaldırdığı yanlış ofsayt bayrağı nedir peki? Bir de Fernandes'e faul yapılıyor, kartı gören Fernandes. Heralde bu da futbol tarihinde bir ilk oldu. Bunlar sadece aklıma gelenler. Fırat Aydınus ligin izlenebilirliğine büyük katkı sağlamıştır. Düzene büyük bir hizmette bulunmuştur. Beşiktaş'a ikinci bir Cem Papila vakası yaşatmıştır. Gözümde saygısını tamamen yitirmiştir.
Eşit şartlar altında mücedele edilmediğine inandığım için bu maçı Beşiktaş için ölçü kabul etmiyorum. Galatasaraylı futbolcuların da emeğine saygısızlık etmek istemem. Avrupa kupalarında aldığı ağır mağlubiyetin ardından seksen bin kişi önünde ezeli rakibini yenerek tekrar ayağa kalkan Galatasaray'ı tebrik ederim. Beşiktaş, Serdar ve Veli'nin iki basit hatasıyla iki gol yedi. Kaçırdığı net gollerle de rakibinin ekmeğine yağ sürdü. 
Drogba ve Melo'ya ayrı paragraf açmak istiyorum. İlk kez canlı izlediğim Drogba kendisine gelen yaklaşık 15 hava topunun 13 tanesini aldı ve arkadaşlarına servis etti. 
Galatasaray'ın bu kadar dominant ve faydalı bir forvete sahip olması büyük bir şanstır. Drogba'nın güzelleştirdiği oyunu Melo'nun ısrarla çirkinleştirmeye çalışması da başka bir ayrıntıydı. Bu adam bırakın Galatasaray'ı futbola yakışmıyor. 
Önceki gün sahaya girenlerin Beşiktaş taraftarı olmadığına inanıyorum. Hatta Çarşı Grubu girenlere engel olmaya çalıştı. Kimseyi suçlamak istemem ama bütün samimiyetimle söylüyorum ağır provokasyon var. Tribünlerde ilk çıkan kavganın sebebi "sarı dört parmak bayrağı" açanlara taraftarların gösterdiği tepkiydi. Dünkü olayların siyasi boyutu olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş'ın seyircisiz oynaması birilerinin işine geliyor. İşin kokusu yakında çıkar. 20 yıldır maçlara gidiyorum. İlk kez üzerim aranmadan ve biletime bakılmadan içeri girdim. Bu da statta gördüğüm garipliklerden biriydi. 
Beşiktaşlı futbolcuların özgüvenlerinin kırılmamasını ve her zamanki gibi mücadelelerini sürdürmelerini temenni ediyorum. Tüm Anadolu'dan gelen bu büyük taraftar grubuyla ve bu sevgiyle bu takım yıkılmaz.