İlk gün maça iyi başlayan taraf Galatasaray'dı. Sahayı iyi paylaştılar ve ayağa pas yaptılar. Her topun kıymetini bilerek sağlam oynadılar. Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde hem daha fazla yabancıyla mücadele ediyor, oyuncu kalitesi artıyor. Hem de ekstra bir motivasyonla oynuyor. Bu nedenle Süper Lig ile kıyasladığımızda oyun kalitesi çok fazla artış gösteriyor.
Yoğun kar yağışı nedeniyle 31. dakikada saha bembeyaz oldu. Portekizli hakem maçı erteledi. Oyuna yavaş yavaş hakim olmaya başlayan Juventus için oyunun durması büyük dezavataj oldu.
Açıkçası maç saatini otelden çıkmadan bekleyen futbolcuların motivasyonlarının nasıl olacağını, kaldığı yerden devam edecek maça bu soğukta kaç taraftar geleceğini çok merak ediyordum.
Maçın saat 15'te oynanacağı, saat 13 gibi açıklandı. Bu kadar kısa süre içinde stada 37.500 kişinin gelmesi inanılmaz bir vefa örneğidir. Futbolcular da bunun altında kalmayıp sahada müthiş bir isteklilikle mücadele ettiler. Real Madrid'in bir gün önce Kopenhag'ı yenmesi de futbolcuların üzerindeki baskıyı azaltmıştı. Juventus ise maç boyu "bitse de gitsek" der gibiydi. Maçı berabere bitirmek için ellerinden geleni yaptılar. Fazlaca zaman geçirdiklerini söyleyebiliriz. Ağırlaşan saha Galatasaray'ın lehine oldu. Selçuk, Melo ve Sneijder ayağa, hızlı ve yüksek paslarla bu sahada oynanması gerektiği gibi oynadılar. Galatasaray, Sneijder ile öyle güzel bir dakikada golü buldu ki, Juventus'a gol atabileceği zamanı bile vermedi. Bu gol onları Şampiyonlar Ligi'nde ikinci tura çıkarırken, Juventus'u da UEFA Avrupa Ligi'ne itti. Daha önce İstanbul'da hiçbir İtalyan takımınına yenilmeyen Galatasaray bu geleneğini sürdürdü. Tüm Galatasaray camiasını tebrik ederim.
Fatih Terim'in ayrılmasından sonra zor günler geçiren Galatasaray'da Mancini ve Ünal Aysal derin bir nefes aldı. Basketboldaki Fenerbahçe galibiyetini de sayarsak Galatasaray taraftarı için son derece keyifli bir hafta oldu.
