Hafta boyu dostlarımla yaptığımız derbi sohbetlerinde şunları söylemiştim: "Beşiktaş için Fenerbahçe deplasmanı en zor deplasmansa, Fenerbahçe için de Beşiktaş maçı en zor iç saha maçıdır. Bu maça bu gözle de bakmak gerekir. İddia'da Beşiktaş'a verilen 4.30'luk oran çok fazladır. Arada bu kadar güç farkı yoktur. Bu yılın en iyi maçını izleyeceğiz. Maçta en az 5 gol olur." Öngörülerimizin büyük oranda tuttuğunu gördük. 
Maçtan önce Hababam Sınıfı şarkıları ve sloganlarıyla tam bir şenlik havası vardı statta. İlk yarıya bakacak olursak, Beşiktaş maça çok iyi başladı. Oyun 15-20 dakika Fenerbahçe sahasında oynandı. Hatta bir ara topla oynama yüzdesi 61-39 Beşiktaş lehineydi. Bu süre zarfında Almeida'nın mükemmel pasıyla Olcay ile şık bir de gol buldu Beşiktaş. Fenerbahçe ise rakip savunma arkasına attığı üç topun ikisiyle golü buldu. Sow ve Emenike o kadar hareketli oynuyorlar ki defans dörtlüsünün bu ikiliyi tutması neredeyse imkansız. Muhakkak bir boşluk buluyor ve skor üretiyorlar. Veli ve Oğuzhan'ın iki ara pasıyla iki gol atan Almeida, Beşiktaş'a geldiğinden beri en verimli maçını çıkardı. Maçın ilk yarısının skorunu da 3-2 olarak tayin etti. 
Bonservisine ve kendisine çuvalla para ödenen, Türkiye'ye geldiğinden beri Fenerbahçe'ye ve Türk futboluna hiçbir şey vermeyen  Meireles maç 1-1 iken 30. dakikada Veli'nin baldırına basarak oyundan atıldı. Fenerbahçe'ye hiç yakışmayan bu futbolcu umarım kısa sürede ülkemizden ayrılır. 
Yaklaşık iki yıldır rakiplerinin eksik kaldığı maçlarda kendisi bir kişi eksik gibi oynayan Beşiktaş bu alışkanlığını sürdürdü. Necip 69. dakikada ikinci sarı karttan atılana kadar tam 39 dakika bir kişi fazla oynayan Beşiktaş hiç etkili olamadı. İkinci yarının tamamı Fenerbahçe kontrolünde geçti. Rakibini fizik gücüyle sindirdi. Beşiktaş sahasından çıkamadıkça dozu artırdı ev sahibi takım. Bruno Alves ve Egemen'i bile sıklıkla hücumda gördük. Girdiği bir çok pozisyona rağmen Tolga'nın devleştiği kaleye Kuyt ile tek gol atabildi Fenerbahçe. 20 yıl sonra bile hatırlanacak güzellikteki derbi 3-3 berabere bitti. 
Aykut Kocaman geçen sene: "İş ahlakı çok yüksek, karakterli oyunculara sahibim." demişti. Dün sahada eksik kalmaya ve geriye düşmeye mükemmel reaksiyon gösteren karakterli bir takım izledik. Fenerbahçeli taraftarlar ikinci yarıdaki takımlarıyla gurur duyabilirler. Beşiktaş ise avuçlarının içine kadar galibiyet şansını değerlendiremedi. İkinci yarıya baskılı başlayıp, dördüncü golü bulup maçı koparabilirlerdi. Güzel bir futbol akşamı oldu. Her iki takımı da yürekten kutlarım. 
Hakem Cüneyt Çakır ilk yarı mükemmel bir maç yönetti. İkinci yarı ise kontrolü kaybetti. Emenike'yi niye atmadığı, Necip'i niye attığı, Kuyt'ın Tolga'ya golden önce faul yapıp yapmadığı saatlerce tartışılır. Ama Mustafa Pektemek'in eline çarpan top tartışılmaz. Net penaltıyı vermeyerek maçın sonucuna direkt etki etti. Türkiye'de yönettiği maçlarda ona güvenmeyen bizleri mahçup etmedi.