Ecevit benim beğenmediğim bir siyasetçiydi. Fakat son zamanlarda halkı anlamaya çalışmış ve kendini halka anlatabilmiş bir siyasetçiydi. Benim gördüğüm kadarıyla muhteris bir insandı. Son derece hesapçı ve hesaplı bir kişiydi. Ancak bu meziyetlerini özel hayatının ve partisinin dışına yansıtamıyordu. Bunun için sahip olduklarını kıskanıyor ve de sakınıyordu. Bunları savunurken acımasız bir hal aldığını söyleyebilirim. O kibar görünüşünün ardında muarızlarına saldırılarının en açık örneklerinden biri, genel kurulda karşısına aday olarak çıkan bir hanımefendiye ve de devletin valisi olmuş bir hanımefendiye yapılan saldırılara karşı ne kadar vurdumduymaz davrandığıdır. Çünkü partisinin el değiştirmesini aklından bile geçiremiyordu. Kazanmak için her şey yapabilirdi. Buna örnek “on üç kumar borcu olmayan mebusla” kurduğu ve siyasi tarihimize “motel hükümeti” diye geçen o hükümetti. Biliyorsunuz o hükümette Mataracı, Gümrük Ve Tekel Bakanı(!) yapılmıştı. Bu sadece “kumar borcu olmayan bir mebus” değil, aynı zamanda motel sahibi tarafından bu bakanlığa getirilmesi şart koşulduğu söylenen bir mebustu. Size acı bir şey daha söyleyeyim: Motel denen bu yer daha önce hiç kimseye motellik yapmamıştı. Büyükdere Gümrüğü’nden giriş yapamayan Bulgar limanlarında yüklü bekletilen gemilerdeki yüklerin ortaklarından birinin mekânı olduğu söylenen bir malikâne idi. Bu sahip aynı şekilde yurda kaçak olarak sokulmak istenen mallarla yüklü, Kapıkule gümrüğünde ve Bulgaristan sınırında bekleyen yüzlerce TIR’ın da sahiplerinin sözcülüğünü yapıyordu. Bu hususlarla ilgili kısmi doğrulayıcı bilgileri merak ederseniz, “doğduğunda babasının altınla tarttığı!” Mataracı davasının Anayasa Mahkemesi’ndeki dosyalarına ulaşmayı deneyiniz. Bütün bunları neden yazıyorum: Ben Ecevit’i sevmem lakin husumet güdecek kadar kötü ruhlu bir insan da değilim. Demem odur ki; şayet siz kesin güven duyulan, emanet ehli bir insan olmasaydınız Rahmetli Ecevit bu görevi size bırakmazdı. Bana göre bu önemli bir durumdur. Ancak siz DSP’yi, Ecevit ailesinin malı kendinizi de bu işleri çekip çevirecek yed-i emin sayarsanız size de, DSP’ye de, memlekete de yazık olur. Genel başkanı olduğunuz parti ülkenin ve demokrasimizin ümit var olmayı arzu ettiği konumda bir partidir. Kasalarındaki paralar meşru siyaset yapmak ve demokrasiyi savunmak üzere milletin size tevdi ettiği “akçelerdir.” Bu yolda sarf edilmesi helaldir. Aksine tasarrufların zerresi haramdır. Bu konuda birinci derecede yetkili ve sorumlu da sizsiniz. Ecevit’in ismini bir şekilde yaşatmanız insani bir haslettir. Ancak CHP’nin Atatürkçülüğü gibi bir Ecevitçilik ihdas etmeniz Ecevit’in bile ruhuna acı verecek bir marazdır. Ülkemizde gerçekten sosyal demokrat parti ve partilere ihtiyaç vardır. Bunların iktidar alternatifi olmaları da elzemdir. Sizin bunu başarmanız için önemli birkaç hususa ihtiyaç olduğu kanaatindeyim: - Öncelikle demokrasiye güveninizi ve inancınızı ortaya koymalısınız. - Ecevit’in mirasçısı görüntüsü sizi ilerde altından kalkamayacağınız yüklerle karşı karşıya bırakır. Ecevit’i sevin ancak lütfen günün gereklerine ve milli çıkar ve değerlerimize uygun çözüm önerilerini ülkeyle paylaşın. - CHP’nin mütemmim cüzü olmaktan kesinlikle kurtulun. Aksi takdirde zevale mahkûm bu köhne anlayışla birlikte hak etmediğiniz bir sona duçar olacaksınız. Sayın Genel Başkan; Sizin bu milleti tanıdığınıza ve anladığınıza inanmaktayım. Umarım ki, ifadelerimde kayda değer hususları sezer ve bana kızmazsınız. [email protected]