Üstad, Sezai Karakoç Hakk’a yürüdü.(   1933-1921) Merhum, Ahmed Sezai Karakoç, 22 Ocak 1933’ Diyarbakır- Ergani’de dünya’ya geldi, 16 Kasım 2021’de “ Dünya Sürgününü,” tamamlayarak ebediyyete intikal etti.

Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi, ( Mülkiye)’nin Maliye Bölümünden me’zun olmuştu. Bir müddet Maliye Bakanlığı’nın muhtelif servislerinde çalışmıştı.Kendisi, Mülkiye’de sınıf arkadaşı, ilk ve son plotonik aşkı, Muazzez Giray( evlenince soyadı, Akkaya olmuştu) için yazdığı “ Monna Rosa” şiiriyle tanınmıştı. Devrim yobazları, Kemalist edebiyatçılar,yıllarca, Merhum Üstaed, Necep Fazıl Kısakürek için, “ Kaldırımlar Şairi,” olarak göklere çıkardıkları gibi, Merhum, Üstad, Ahmed Sezaiu Karakoç’u da “ Monna Rosa” şiri, şairi olarak medh’ettiler göklere çıkardılar, Üstad, Necip Fazıl, “ San’at San’at dedikleri şey, San’at Allah’ı bulmaktır,” dedi, ma’neviuyyata teveccüh etti, bu çevreler, kendisini tuka ettiler. Aynen,Ahmed Sezai  Karakoç Bey de, “ Diriliş Dergisini çıkardı, Diuriliş Fikriyatına yaymaya başladı, Diriliş Partisini kurdu, Yüce Diriliş Partisini kurdu, “ Monna Rose”  şairini göklere çıkaran bu çevreler Ahmed Sezai Karakoç Beyi de tuka ettiler...

Ahmed Sezai Karakoç Bey, Devletteki vazifesinden istifa ederek, 1970’li yılların başlarında İstanbul’a geldi. Diriliş Dergisini çıkarmaya başladı, Kendisinin, “ Diriliş Genç’liği,” dediği, gençlerle sohbetlere başladı. Uzun yıllar Diriliş Dergisi’nin, Diriliş Partisi’nin İstanbul Merkezi olan, Nuruosmaniye Caddesi, Derin Apartmanındaki bürosu,Gazete’lerimizin yakınındaydı, Zaman zaman, o bizi ziyaret eder, zaman zaman da biz kendisi ziyaret eder, Dünya mes’ele’lerini, Türkiye’mizin mes’ele’lerini ve müslümanların   günümüzdeki hâl-ü  Pür Melâlini konuşur dertleşirdik. O  yıllarda,Gazete ve dergi kağıdı kıtlığı vardı, Gazete Kağıdı istihsal eden devrin S eka F abrikaları üretimin neredeyse tamamını o devirdeki başat gazetelere tahsis etmişti. İhtiyaç’larından en az, % 50 fazla tahsisleri olduğundan matbaa’larında veya başka yerlerde Gazete kağıdı olarak üretilen Bobinleri  eba’t kağıt haline getirir, diğer matbaa’lara, kitapçılara fabrika fiatının dört-beş katına satardılar. Sezai Bey de Diriliş Dergisi’ni piyasa’dan çok pahalıya aldığı bu kağıtlarla basardı.Kendisine Üstad, Derginiz için ihtiyacınız kağıdı, bizim tahsisatımızdan ve fabrika fiatın verelim,” dedim, teşekkür etti, du’a etti

Ahmed Sezai Karakoç Bey,asla, bir dünya insanı değildi.Meşhur Şiir’inde ifade ettiği gibi,dünya onun için sürgün yeriydi.Cumhurbaşkanlığı Şiir ve Edebiyat Büyük Ödülü kendisine tevcih edilmişti.Tevcih Merasimine katılmayacağı, Ödül Sembolünü Posta göndermelerini, külliyyetli miktardaki Para Ödülünün de ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasını istediği haberi bize ulaştığında, Merhum, Abdullah Işıklar Ağabey ile kendisini Haseki’ deki Dergi ve Parti Merkezinde ziyaret ettik,” Üstadım, Ödül Tevcih Merasimine hep beraber katılalım, Takdim edilen Ödül Sembolünü, Cumhurbaşkanı’nın elinden alınız, Para ödülünü ise istediğiniz bir vakfa bağışlarsınız,” diye ricada bulunduk.Hayır! Asla böyle bir merasime katılmam, o vakit, nefsime mağlup olmuş olurum, sadece nefsimi okşamış olurum, Diğer ba’zı dostlarının da aynı istikametteki rica’larını reddetmişti.

Şiir ve Edebiyat sahasında, pek çoklarının hayalini süsleyen, hatta ba’zılarının hayalinin de ötesinde bir tevcih ortaya konulan, yine pek çoklarının hayalinin ötesindeki bir meblağı reddetmesi, çok büyük  akis uyandırdı. Üstadı takdir eden sahifeler dolusu takdir ve tebrik yazıları yazıldı.

Bendeniz de, Üstad’ın bu asırların insanı olmadığını,tavrının ancak Ashab dönemi insanlarının Ashab-ı Güzîn’in insanı olduğu ifa etmiştim.Merhum, Abdullah Işıklar Ağabey’e,   “ Hakkımda yazılan bütün makale’leri okudum,bana en ziyade te’sir eden, Mustafa Akkoca Bey’in yazısı oldu. Kendisine be tahsis selam ve hürmetlerimi iletir misin?demişti.

Ashab- ı  Güzîn, Asr-ı Saâdet insanı nasıldı? Abdullah İbn-i Mübarek’e sordular; “ Efendi Hazret’leri,Asr-ı Saâdet dönemi insanları, Peygamber’imizin sohbetine mazhar, ilk müslümanların hallerinden bahsedermisiniz? Abdullah İbn-i Mübarek,” Peygamber’lerden sonra, bütün insanların en faziletlisi olan bu kutlu insanların hangi Ahlâk-ı Hamîde’lerinden bahsedeyim, hangi vasıflarını anlatayım,” dedikten sonra,” Yalınız, şu kadarını efade edeyim,ki, “ Eğer, siz onları , onlardan birisini tanımış olsaydınız,   kendilerine,” Bunlar delidir,” derdiniz.Ama, Eğer onlar, onlardan birisi sizi görseydi,” Bunlar herhalde, şeytandır, şeytanın avanesi’dir derlerdi.” Bulurmuş...

Üstad, Ahmed Sezai Karakoç Bey’e, önce Kültür Bakanlığı Şiir vea Edebiyat  Büyük ödülü tevcih edildi, Kendisini, bizzat devrin Kültür ve Turizm Bakanı aradı,Üstadım, Ankara’yı teşrif gününü bildirmeniz halinde Uçak bileti  takdim edilecek ve Ankara’da otel’de yeriniz hazırlanacak demişse de,” Ben Merasime katılmayacağım, Ödül Sembolünü Posta ile gönderebilir, Para ödülünü de benim adıma fakir-fukara’ya, ihtiyaç sahiplerine dağıtabilirsiniz,” dedi.Bu sefer i’tibarî  olarak daha i’tibarlı, Para ödülü olarak daha yüksek değerde, yine Şiir ve Edebiyat Büyük Ödülü tevcih edildi, yine katılmadı aynı tavrı sergiledi. En yakın çalışma arkadaşı ve fikir dünyasından ba’zıları bile, “ Üstad, delirmiş olmalı, ödül hiç reddedilir mi? alırdı,Diriliş da’va’sına dergiye veya Yüce Diriliş Partisi’ne, harcayabilir,yahut da,Diriliş fikriyatına bağlı fakir genç’lere verebilirdi,” demişlerdir.

Ahmed Sezai Karakoç Üstad, Bir İnsan- Kâmil’de bulunması gereken,   bütün vasıfları haizdi Ahlâk-ı Hamîde sahibiydi.  Takva, ihlas, tevâzu.. kâmil bir insan’da bulunması gereken bütün beşerî  meziyetler, Sezai Bey’de mevcud idi...