“Neden sevdiklerimizi kaybetmekten korkarız?” dedi biri. “Korkarız, çünkü seviyoruzdur.” dedi diğeri.
Sevdiklerimizle kurduğumuz güçlü duygusal bağdan, onları kaybettiğimizde bize kalan mirastır yas. Onlarla kurduğumuz bu güçlü duygusal bağ, aynı zamanda hayatta kalma çabamızın bir parçasıdır. Her sevgi; zamanla şekillenir, büyür ve nihayetinde bir tarafın kaybıyla somut olan bir parçasını kaybeder. Bu kayıp kaçınılmaz bir son olsa da sadece mutlu anların kaynağı olmayan sevgi, kaybın getirdiği acının temeli, yas da bu sevginin bedelidir.
Sevdiklerimizle anılarımızı yâd ederken hatırlanan güzel anların daha çok acı vermesi de bundandır. Çünkü yaşarken acı anlar, anarken güzel anlar içimizi acıtır. Sevgi bize sadece bu bedeli ödetmekle kalmaz, bizi bununla biçimlenen bir varlık olarak dönüştürür. Sevdiğimiz birinin kaybı, fiziksel ayrılıkla birlikte içsel bir boşluğa, bu kaybın şiddetine bağlı olarak varoluşsal bir krize de sebep olur. İçimizde oluşan boşluğu kabullenmek zaman aldığı gibi bu boşluğun ara sıra bize “Ben buradayım!” diyen izi ise, sadece geçmişin değil geleceğin de izleyeceği yoldur.
Sevmek, kaybetmeye hazır olmaktır
Birini sevmek, onu kaybetme riskini de kabullenmek demektir. Hayatımız boyunca insanlara duygusal olarak bağlanırız ve bu bağlar ne kadar sağlıklıysa duygusal dengemiz de o kadar desteklenir. Bu bağların getirdiği güvenli ilişkiler bizi aynı zamanda koruduğundan o bağı taşıyan beden yok olduğunda korunmasız ve tehdit altında hissederiz. Çünkü sevgi, varoluşsal bir gerekliliktir; onunla ayrılığa ve kayba direnerek varoluşumuzu anlamlandırırız.
Bu nedenle yas, ‘ben’ olmanın en gerçek yolculuğudur. Yası baş etmeniz gereken bir düşman, bir an önce atlatmanız gereken bir süreç yahut bir vefa borcu gibi görmekten öte yaşamanız gereken ve sevdiğinizi ödüllendirdiğiniz bir süreç olarak görmek, içinizde boşluk olarak hissettiğiniz duygunun aslında koca bir varlık olduğunu görmenizi de sağlayacaktır.
Sevdiklerinizi kaybetme korkusunu taşımaktan korkmayın, uğruna korkacak bir sevginiz olmamasından korkun…