(Bu utanç verici )

Ekranda Firefox takıldığında bu mesaj çıkar. Çünkü kafası karışmıştır… bilgisayarların da tüttüğü olur…

Geçen hafta benim gedikli yine takıldı. Tam da Amerika vize yasağını koyduğu gün. 

Zaten canım çok sıkılmış, aşağılanmanın bu derece, bu çağda gibi yorumlar içindeyim. 

Hatta 90 larda Miami’de yanında bir sürü Avrupalı öğrenciyle kaldığımız Tom’a hem kira verip hem halkımı aşağılaması olayını yaşadığım günlerde ki gibi kanımın çekildiğini hissettim.

Tom tüm arkadaşlarımla salonda oturduğumuz ilk gün de (tanışma idi) Sera gel sana çamaşır makinasının çalışmasını  göstereyim dedi. Zaten ben Sera değilim benim adım Sevgül hiç oralı olmadım. Aaa Tom amcanın kulübesi adam ısrarla beni işaret ediyor. İsviçreli, Alman, Brezilya, Arjantin hatta Katarlı bile vardı hepsi züppe bir bakışla bana bakıyorlar. Naparsın kalkıp o uzun boylu aşağılık herifi takip ettim. Sırtına atlayıp ısırma hayalleriyleyim. Gencim delikanlıyım. Utanmanın dayanılmaz ezikliğini yaşıyorum.

Tom, basık ahşap çatılı bir ek odada bana hayatımda sadece çizgi filmlerde gördüğüm bir merdaneli makinayı anlatmaya kalktı. 

Allahtan hazır cevabımdır. 

Haklısın Tom dedim bizde tam otomatik var bunu bilmem.

Ama o aşağılayıcı tavır tüm hayatımı takip etti. Zaman zaman anımsarım. Öfke krizim tutar. Ama asıl nokta ben Amerika’da iken Tom ölüm döşeğine düştü. Bakın bu çok önemli, o öfke duyduğum adamı bir tek ben onu ziyaret ettim. 

Gariptir insan gibi insan olmak. Bazen kendine de şaşarsın.

İşte Amerika Türklere vize engeli koyduğunda bu karmaşa içinde ekranda gördüğüm, Well this is embarrassing, yazısı Amerikanın bir özürü, ya da Türklerin bir kınayışı gibi geldi.

İnanılır gibi değil. Ne hale geldik. 

Hayat tekerrür dediler inanmamıştım. 

O günlerde bile vize yasağı görmedik biz. Havaalanı kontrolünde yanında nakit var mı dediklerdi 5000 doları çıkarttığımda nasıl tebessüm edip geçirdikleri de dün gibi aklımda…

Bizi bazı Afrika, Arap ülkeleriyle aynı statüye sokan bu onur kırıcı meselenin ılımlı diplomasilerle daha uzun sürmeden çözümünü isterim. 

O vurdu bir tanede ben patlatayımla olmaz, dış diplomasi sırça gibi davranış politik enstanteneler ister, hay allahım aklım almıyor.

….. 

Bu ruh haliyle… tepemizde dolaşan reklamlar sloganlara baktım. Geçmiş ve şimdiki…

Reklamlar ve sloganlarla yaşıyor ve konuşuyoruz. 

Ay tutulması değil, güneş tutulması değil bu;

Akıl Tutulması

Buyrun …seç beğen al hangisi uyarsa… 

Haydee batan geminin malları bunlar !!!

Necefli maşrapa misali dolgular, köprüler, kanallar…

İnsanların Güvenini Kaybetmektense Para Kaybetmeyi Tercih Ederim…

Başka Bir Arzunuz?

Yiyin Gari !

Bir Bilmecem Var Çocuklar …

Öyle hızlı temizler ki sanki bu dünyadan değil

Meyveler gaza geldi !

Anlatılmaz kaplanır

Erkek adama hikaye gerisi…

Darısı diğer aşıkların başına

Aklımı seveyim

Tek benzeri öteki teki.

Alışverişin başkenti.

Birlik'ten kuvvet doğar

Baş döndüren ışıltılı saçlar

Kıskananlar çatlasın.

Ağzı olan konuşuyor

Alsak alsak bedavaya ne alsak?

Ateş seni çağırıyor

Çişimi yapiyom, çişimi yapiyom popom kupkuru kalıyo!

Önce hisset sonra yaşa!

Ayılana gazoz, bayılana limon

Önce hüplet, sonra gümlet

Yalnız düşüncelerinize baskı yapmıyoruz.

İçinizdeki dahiyi uyandırın.

Sadece en iyiler bu kutuya girebilir.

Başınıza gelen en güzel şey!

Sınırsız güç güç değildir. ( En sevdiğim reklam sloganı )

Hiç aklımdan çıkmıyor ki

Kalite kallavi, fiyatı cüzzi, sapına kadar D….

Bir ısırıkla bambaşka bir dünya!

Teknoloji aşka geldi

Yola gelmeyenlere!

Lekesi gider, anısı kalir.

Ne yediğimiz önemlidir.

Hayat kurtarma senin kanında var ! 

Dağınık Sevenlere…

Türkiye böylesini görmedi.

Bunlar da demeçlerden…

Sorunları torunlara havale etmeyin.

Kafana taktığın şeye bak, biz sizin yerinize çeker bildiririz.

Bayram balonu gibi patlarsa nolur?

Yüzüne tokadı yedimi anlar ne olduğunu…

…..

Düşünüyorum da…

Amerika’ya  bi Biscrem versek kararını geri çekmez mi acep?

Latife yapmayı seviyorum. Ama ne birey ne toplum olarak,

Düşülen trajikomik durumları hiç sevmiyorum. (Bknz Şeref yazım)

Takdirlik bisikletçi Hasan Söylemez sorsun bana; Türkiye için en büyük hayalim ne diye… 

Diğer ülkelerin yanında prestij kaybetmeden kendi kendine yetebilen, cevherleri içinde tutan, ithalat değil ihracat yapan, yüzünde gülücüklerle dolaşan, asil duruşlu, sevgi saygı dolu barışcıl insanlarla çağdaş bir yer olsun istiyorum. Çünkü biz buna layığız..

Bugün çok doluyum. Son olarak duyumsadığım bir deyişi paylaşayım istedim.

“Vazgeçilmez olan sen değilsin, vazgeçmeyi bilmeyen benim…”