Bizim milletimiz kahramanları sever.Onun için en kahramanlar yönetmeli. Hem de yorgan gitmiş kavga bitmiş olur. Böylece,danıştay da kimi zaman “kedi kaleci” misali planjonlardan kurtulur. Gerçi bizim danıştay çoğu zaman ön libero olarak altı pastan basıyor şutu ya hadi neyse… Bu parlak fikrimin tereddüt yaratacak kısmı “en kahramanların tayini” faslı olsa gerek.Hiçte zor değil, rasyonel kriterlerle düşünelim: Düşman amansız olacak,önlenemediği takdirde yakıp yıkacak.Ne can dinleyecek ne de mal… Kahramanlarımız da işareti alır almaz düşmana amansız sefer eyleyip koman sıkın ha !Diye feryadı figan ve dahi canhıraş bir şekil azim ve gayret ile düşmana haddini bildirip deryalara gark eyleyeceklerdir. Hem malların hem canların telefini önleyip mekanlarına avdet ederek düşmanı kollamaya devam edeceklerdir.Hem de gece ve gündüz.Hem de 24 saat …. Evet bildiniz!İTFAİYECİLER!.. Peki bu kahraman insanların içinde meslek okulu mezunları hatta İmam hatip okulu mezunu olanlar varsa ne yapacağız. Elbetteki ateşle boğuşmak ölüme meydan okumak,yaz kış 24 saat can baş üstüne vatan ve millet için nöbette olmak tamam varsın olsunlar. Bunlar arasıda imam hatipliler de olabilir. Yalnız mesele ülke yönetimine gelince dur orada dur hele! Durmayalım,iş acil danışalım! Danıştık: Ol kimseler ki;imam olmak üzere okumuşlardır.Nar ile cehtleri mesleklerine mugayir değüldür.Devlet işlerinden uzak tutulalar.Yangın olmadıkça kamusal alanlara “bir metreden fazla yaklaşmaları” örfü azime ve kitaba mugayirdir. Böyle hükmolundu vesselam!