Güney Kıbrıs’ta 2019 yılının bitmesine sayılı günler kala Eğitim Bakanı olarak göreve yeni atanan Prodromu Prodromus ilk iş olarak Enosisçi EOKA lideri Yorgo Grivas’ın heykelini ziyaret ederek saygı duruşunda bulundu! 

Düşünebiliyor musunuz benzeri bir durum ülkemizde olsa KKTC Milli Eğitim Bakanı göreve atanır atanmaz ilk iş olarak TMT Anıtı’nı ziyaret etse acaba neler olurdu? 

Rum Eğitim Bakanı’nın göreve atanır atanmaz ilk iş olarak Enosisçi EOKA lideri Grivas’ın heykelini ziyaret etmesiyle ilgili olarak şu ana kadar ülkemizden kayda değer bir tepki çıkmadı! 

Hatırlanacağı üzere iki buçuk yıl kadar önce Crans Montana Zirvesi hazırlıklarının yapıldığı, Kıbrıs müzakere sürecinin kritik bir döneminde Rum Temsilciler Meclisi ELAM'ın önerdiği Enosis Plebisiti'nin okullarda anılması ile ilgili bir yasa yapmıştı. 

Enosis yasası Ada dışından gelen bir takım tepkiler sonrasında yeni bir yasa değişikliğine gidilmek suretiyle formüle edilerek yetki Meclis'ten alınarak Eğitim Bakanı’na verilmişti! Mevcut Rum Eğitim Bakanı görüldüğü üzere ilk iş olarak Enosisçi EOKA lideri Grivas’ın heykelini ziyaret edip saygı duruşunda bulunmasının ardından göreve başladı! Rum Temsilciler Meclisi’nden geçen en son Enosis yasasına göre Enosis konusunda okullarda eğitim vermek, anma toplantıları düzenlemek vb yetki Rum Eğitim Bakanına verilmiştir. 

Şimdi kim Rum Eğitim Bakanlığı’nın federal bir çözüm modeli için yeni nesiller eğitmekte olduğunu iddia edip ileri sürebilir!!!

Mevcut Rum eğitim sisteminde eğitim gören yeni nesillerin Enosis fikrinden uzaklaşması, bir anlaşma söz konusu olması durumunda siyasi yetkileri ve Adaya ait zenginleri paylaşmalarını ve daha da ileri gitmek gerekirse zihniyet değiştirebileceklerini kim iddia edebilir! Bir ülkede zihniyet değişikliği üç beş günde olmaz. Bir nesilde dahi zihniyet değişikliği olabilmesi için uygun şartlar ve ortam oluşması çok uzun yıllar gerektirir.

Rum Ulusal Konseyi ve Rum Ortodoks Kilisesi Güney Kıbrıs’ta zihniyet değişikliğine gidilmesine sıcak bakmıyorlar! Durum ayan beyan ortadadır. Çiçeği burnunda Rum Eğitim Bakanı Prodromu Prodromus 2020’ye girmemize sayılı günler kala göreve atanır atanmaz görüldüğü üzere ilk iş olarak Enosisçi EOKA lideri Yorgo Grivas’ın heykelini ziyaret etmeye koşuyor!

Şimdi biz ‘’Crans Montana’da federal çözüm modeli sonlanarak ortadan kalktı’’ dediğimizde bazı kesimler bize saldırarak karalamaya çalışıyor! Güney Kıbrıs’ta mevcut durum bu! Rum tarafında görüldüğü gibi herhangi bir zihniyet değişikliği söz konusu değil. Olacağı da yok!

Enosis, Yunan Megali İdea düşüncesinin değişmeyen hedeflerinin başında gelmekte ve Kıbrıs Adasının Yunanistan’la birleşmesi anlamına gelmektedir. “Büyük Fikir” anlamına gelen Megali İdea, ilk kez Yunan Rigas Ferreros tarafından 1791’de gündeme getirilmiştir. Evet yanlış okumadınız 1791’de! Rum ve Yunan hala bu ideale sıkı sıkıya bağlıdırlar! Gerçek olan budur! Megali İdea haritasına bakıldığında Anadolu’nun bir kısmı, Trakya’nın bir bölümü, Ege Adaları, Girit, Rodos, Kıbrıs ile İstanbul, Yunan toprakları olarak gösterilmektedir.

Kıbrıs’ta Enosis talebi Rum Ortodoks Kilisesi öncülüğünde ilk kez hatırlanacağı üzere 1821’de ortaya atılmış ve hiçbir zaman da hayata geçirilememiştir! Rumlar buna karşın hiçbir zaman Megali İdea ve Enosis hayallerinden vazgeçmemişledir! 2019 yılının bitmesine sayılı günler kala Eğitim Bakanlığı görevine atanan Prodromu Prodromus ilk iş olarak Enosisçi EOKA lideri Yorgo Grivas’ın heykelini ziyaret ederek saygı duruşunda bulunması da bunun en son örneğidir!

Karada Enosis’i gerçekleştiremeyen Rum Yunan ikilisi son dönemde bunu Mavi Vatanımızı gasp ederek denizde yapabilmek için bazı girişimlerde bulunmaktaydılar! Ancak, bu hayalleri de Türkiye ile Libya arasında kısa bir süre önce imzalanan Deniz Yetki Sınırlandırma anlaşması ile birlikte suya düşmüş oldu!

 Türkiye ve KKTC içinden parçalanmalı

Megali İdea’nın fikir babası Yunan Rigas Ferreros’un Yunanistan ve Güney Kıbrıs’taki bir dönem en sıkı takipçilerinin başında gelen EOKA lideri Nikos Sampson, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın hemen ardından 22 Temmuz 1974 günü alelacele Paris’e kaçmak zorunda kalmıştı. 

Hatırlanacağı üzere Nikos Sampson, Yunanistan’da darbe yaparak 1967’de yönetime gelen Albaylar Cuntası’nın Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlaması(ENOSİS) için gönderdiği komutandı. Başpiskopos Makarios ile Nikos Sampson arasında fikir ayrılıkları yaşanmaktaydı. En sonunda Sampson EOKA’cı Rumların desteği ile Makarios’a karşı 15 Temmuz 1974’te darbe yaparak yönetimi ele geçirmişti! 

Fransızların gözetimi altında yıllarca Paris’te yaşayan EOKA lideri Nikos Sampson 10 Mayıs 2001 tarihinde Lefkoşa’da özel klinikte kanser tedavisi gördüğü  esnada 66 yaşında hayatını kaybetmiştir. Nikos Sampson hayatını kaybetmeden önce tarihe küçükte olsa ışık tutacak nitelikteki hatıratını (bazı kısımları Rum ve Yunan toplumuna vasiyeti andıran)  bir kitapta toplamıştı.  

Yazar Yaşar Aksoy, Nikos Sampson’un hatıratını Türkçeye çevirerek  “Kıbrıs Direnişi ve Çözüm” ismi ile 2015’de yayınladı.

Darbeci, Enosisçi, Eokacı Nikos Sampson’un anılarında bizi yakından ilgilendiren önemli kısımlar var.

Hatta bakınız Eokacı Nikos Sampson Rum toplumuna vasiyet eder gibi bazı dikkat çekici öğütlerde bulunuyor;

Nikos Sampson; “ Türklerin birbirine düşman olması gerek. Onları sağcı ve solcu diye böleceksiniz. Kuzey Kıbrıs’ta herkes birbiriyle kavgalı olmalı. Kıbrıs’taki Türk  komünistleri destekleyeceksiniz. Komünistler Denktaş’a karşı en tutarlı muhalefeti yapacaklardır. Hem Türkiye, hem Kuzey Kıbrıs içinden parçalanmalı. Biz neden ilk raundu kaybettik? Çünkü sağcı solcu diye parçalanmıştık ve birbirimizi yiyorduk. Türkler bu ayrışmamızdan faydalanıp adaya çıktı. Şimdi bunun tersi olmalı. Türkler birbirinin boğazına sarılmış iken, geçmişten ders alıp bütünleşen bizler, onları adadan süpürüp atmalıyız… Ermeniler bir yandan, PKK bir yandan Türkiye’yi hep vurmalı…’’(Yaşar Aksoy, “Kıbrıs Direnişi ve Çözüm”, İzmir: Etki Yayınevi, Ocak 2015, s. 38.)

Enosisçi EOKA lideri Nikos Sampson ve Megali İdea düşüncesini ortaya atan Rigas Ferreros’un dolayısı ile Rum toplumunun hayalleri ve hedefleri ortada. Rum Yunan ikilisinin bu hayal ve ideallere sıkı sıkıya sahip çıktıkları da açıkça görülüyor. Rum tarafından kimse görüldüğü üzere bir zihniyet değişimi beklemesin! Her şey apaçık ortada! Rum Yunan ikilisi Megali İdea ve Enosis hedeflerine dün olduğu gibi günümüzde de sıkı sıkıya bağlıdırlar!  

Federal çözüm modeli Crans Montana’da çökerek sonlanmış ve ortadan kalkmıştır. KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay bu bağlamda en son olarak Berlin’deki gayri resmi görüşmeyi hatırlanacağı üzere ‘’sahip çıkılmayan cenaze törenine’’ benzetmişti! 

KKTC’de halkın en son sandığa yansıyan 7 Ocak 2019 Genel Seçimlerinde ortaya çıkan iradeye göre KKTC Meclisi’nde temsil edilen( %70’in üzerindeki irade) UBP, HP, DP ve YDP Kıbrıs konusunda artık federal çözümün geçerliliğini yitirerek ortadan kalktığını, bundan sonra yeni modellerin iki devletli çözüm şeklinin konuşulması gerektiğini her fırsatta dile getirmektedirler!

1991’de Soğuk Savaşın bitmesinden sonra başlayan tek kutuplu Atlantik düzeni içerisinde bulunduğumuz süreçte yerini çok kutuplu yenidünya düzenine bıraktı. 

Kıbrıs konusunun çözümü noktasında tek kutuplu Atlantik düzeninin temsilcileri Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki çıkar ve menfaatlerini koruyabilmek gayesiyle federal çözümü desteklerken, buna karşın çok kutuplu yenidünya düzeni temsilcileri ise KKTC’nin varlığının Doğu Akdeniz’de olmazsa olmaz olduğunu savunmaktadırlar. 

Yenidünya düzeni kendisini her anlamda hissettirmeye başlamıştır. Bize bu aşamada düşen KKTC’ye sahip çıkarak ileriye taşımak olmalıdır. Kıbrıs konusunda en gerçekçi çözüm iki devleti çözüm modelidir. Artık bu gerçeğin herkesçe görülmesi gerekmektedir. Dünyada değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir!  Değişime karşı gelerek hala federal çözüm modelini yel değirmenlerine karşı savunmaya çalışanlar var. Yel değirmenleri önümüzdeki süreçte hep birlikte yaşayarak göreceğiz ki değişime karşı durmaya çalışanların sağa sola savrulmalarına neden olacaktır! 

Yel değirmenlerine karşı mücadele etmek değişime karşı direnmek anlamına gelmektedir. Dünyada yaşanan değişimi dikkatlice yakından takip ederek gereklerini ivedilikle yapmalı ve devletimize sonuna kadar sahip çıktığımızı tüm dünyaya göstermeliyiz. Eğer yenidünya düzenini değişimi fark ederek gerekenlerini zamanında yapamaz ve değişime karşı direnme yanılgısı içerisine düşersek çok ciddi manada kayıplar verebiliriz! Bu aşamadan sonra neler olacağını hep birlikte yaşayarak göreceğiz…