TUH! ALLAH KAHRETSİN YUNANI DA YENDİK!
Abdullah KILIÇ
Çin’den bir umut ışığı belirmişti, borsa aşağı seyre girmişti, ne oldu da kör olasıca borsa toparlandı bir de üstüne üstlük yukarı tırmanmaya başladı?
MGK’da derslerini alacaklar anayasa, baba yasa havada uçuşacak dedik; iş bitti her şey süt liman. Olmaz ki, kardeşim bir Irak’a bile saldırmıyorsunuz! Kerkük elden gitti, diye figan feryat ediyoruz yırtınıp duruyoruz tınlayan yok. Adamların bir duruşu var muhalif çatlatırcasına.
Kuvvayı dedik millet boş boş bakıyor, yıldırım kuvayı dedik oralı olan yok, en kuvvayı, daha en kuvvayı, daha daha en kuvvayı… Yok kardeşim bunlarda “us” da kalmamış “tin” de kalmamış.
Biz tozu dumana kataduralım beyler ülkeden ülkeye uçuyorlar. O temel senin bu temel benim. Aha denizin dibine tüneli de indirmeye başladılar.
Neyse bu kuraklık bunların imanını gevretir. Millet musluklardan akan suya alışmıştı. Yaptıkları başlarına dolanacak! Sen misin 24 saat ortalığı sulayan, işte kuraklık ardından kıtlık. Göreceğiz boyunuzun ölçüsünü millet bulabilirse sizi bir kaşık suda boğar. Meydan bize kalır. Gelsin devrimler, evrimler, bir de hiçbir şey koymadan enerji üretecek “erke”mizi kurunca! Ülke nasıl yönetilir, laiklik nedir göreceksiniz. Siz ha… Elinizi kolunuzu sallayarak Ankara’ya gelirsiniz. Siz ha… İkide birde Beyoğlu, Bağdat caddesi gezersiniz. Yok öyle yağma… Unutmayın Milli Şefin kırmızıçizgilerini, aşmayın çizmeyi. Yoksa sizi o bile kurtaramaz. Köylerinize marş marş… Biz senfoni orkestrasını oralara sevk ederek sizleri önce medenileştireceğiz. Sonra sırayla kısım kısım şehirlere vizeyle girip çıkmanız sağlanacaktır. Ancak ikinci bir emre kadar gıpraşmayın!..
Ana! O da ne? Havanın dibi kararmaz mı. Şakır şakır yağmur. Eyvah, hani felaketin büyüğünden korkmak gerek. Ne demişler:” Martta tezek nemlenmezse, nisanda yağmur yağarsa bolluk olur”. Aha şimdi tezeği yedik hem de kafadan! Hiç mi umut yok yav! Var var şeytan ne güne duruyor. Aha da Yunan’la maç. Adamlar zehir gibi bilenmiş. Hakemle karışık bize iki çektiler mi deyme keyfimize. Böylece İstiklal harbinde kazandıklarımızı Lozan’la sabitlediklerimizi bu iktidar Yunan’a teslim etti deriz. Tava tencere bir alay düzeriz ki; bu fırtınanın önünde durabilene aşk olsun. Milet bu mağlubiyetin hesabını hışımla sorarken biz de arkadan dolanır puanları kaparız.
İnsaf yahu; şu ince hesaba bu gaddarlık reva mı? Siz gidin Ege’nin karşısındaki bunca yıllık kardeşlerimize dört çekin, adamları rezil rüsva edip gelin. Kime yarıyor bunlar biliyor musunuz? Tabi bilmezsiniz. Ama bilmiş olun ki, bu böyle giderse gümrüklerinizde “Akıllı Türklere” ayrı sıra yaptırıp iskarpinlerini çıkarttıramayacaksınız. Her on yılda bir lig dışına atılmayı da nafile beklemeyin. Yakında beynelmilel âleme yeniden medeniyet ve insanlık dersleri vermeye başlarlarsa o zaman ayıkırsınız amma iş işten geçer… De gedin be! Kıbrıs’ta cümle Avrupa arkanızda bunca yıldır içini boşaltmak için ter döküp emek verdiğimiz bir nesil çıtır çıtır önünüzde onu bile yiyemediniz. Daha da yedirmezler.
Neyse durumu çaktırmayalım siz çalın biz oynayalım, bizi bir şey yapıyor sansınlar…
Nasıl fikir amma! Sonra sayım suyum yok demeyin. Vay tamam şimdi bulduk! Sen şimdi gör beni. Tamam, sayım suyum... Bulduk, bu işi bitmiş bil Vasiliciğim!
Yorumlar