Trump, “DEAŞ artıklarını Türkiye temizleyecek” derken, Türkiye’ye, Astana ortaklarını birbirine düşürme, Astana sürecini dinamitleme riski de olan bir işbirliği daveti yaptığının farkında mı? Yoksa asıl hedefi bu mu? 

Suriye’den çekilme konusunda ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ile ters düşen Trump, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla terörle mücadele konusunda destanlar yazan Türk askerinin gücünden ve yeteneklerinden mi yararlanmak istiyor?

Türkiye, toprak bütünlüğüne, sınır güvenliğine yönelik her tehdidi boğacak güçte ve kararlılıktadır, ama Pentagon’la ters düşen Başkan Trump’a destek olmak, Türk askerinin işi ve görevi değildir.

Trump’ın, “Suriye’den çekiliyoruz” tweetleri, yalnız Suriye’deki değil, küresel çapta tüm dengeleri altüst ettiğinden, Ortadoğu’daki güç dengeleri de yeniden şekilleniyor. 

Pentagon-Beyazsaray çekişmesinin Suriye’ye yansıyan sonucunu değerlendiren uzmanlar, gelişmelerden Türkiye’nin kazançlı çıktığını belirtiyorlar. Türkiye, dik duruşunun bir sonucu olarak elde ettiği kazançlarına paralel olarak, kazançlarını doğru yönetemediğinde karşı karşıya kalabileceği risklerin de farkındadır. “Hiçbir devletin ebedi dostu ya da düşmanı yoktur; uluslararası ilişkilerde öncelik çıkarlarındır.”

“Amerika’nın Oyunu mu?” başlıklı yazımızın ertesi günü yayınlanan Hürriyet’in başlığı şöyleydi: “Pentagon Geçiştirdi.” Haberin ayrıntılarında, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un, PKK uzantısı YPG’ye verdiği binlerce TIR dolusu silahın ne olacağı konusundaki soruları anlaşılmaz ifadelerle yanıtladığı anlatılıyordu. 

Dünkü yazımızda, “Suriye’den çekiliyoruz” diyen ABD’nin, PKK/YPG’ye verdiği binlerce TIR dolusu silahı geri toplayıp toplamayacağını sorgulamıştık. Görüldüğü gibi, sorularımız hala inandırıcı bir yanıt bulmuş değildir.  

Pentagon’un Sözcüsü Robertson, konuyla ilgili soruyu, “YPG/PKK’ya verilen silahların sınırlı, görevlere özel olacağı ve DEAŞ’ı yenilgiye uğratma hedefine ulaşmak için kademeli olarak sağlanacağı konusunda her zaman açık olduk” şeklinde yanıtlamış. Gazeteciler daha açık bir yanıt istediklerinde ise, “Devam eden oprasyonlar konusunda ayrıntı veremem” demiş. Robertson’ın bu yanıtları Trump’ın, “Suriye’den çekiliyoruz” sözleriyle ne ölçüde uyuştuğu ortadadır. 

ABD’nin Suriye’den çekilme yöntemleri ve takvimine ilişkin kararname, Pazartesi günü, Savunma Bakanı James Mattis’in imzalamasıyla yürürlüğe girdi. 9 gün arayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki kez görüşen Trump, 14 Aralık günü attığı tweetle hem Pentagon’da hem de dünyada şok etkisi yapan karını duyuyordu: “Suriye’den çekiliyoruz!” 

Trump’ın bu duyurusuyla birlikte ilk akla gelen sorulardan biri de, ABD’nin çekilmesiyle oluşacak boşluğu kim dolduracak? ABD, bugüne kadar işbirliği yaptığı PKK/YPG’yi kaderiyle başbaşa mı bırakıyordu? PKK/YPG’ye verilen binlerce TIR dolusu silah ne olacaktı? 

Bu sorular Pentagon Sözcüsü Robertson’a da soruluyordu, ama net bir yanıt alınamıyordu. “Amerikan Oyunu mu?” başlıklı yazımızda da aklımıza takılan bu sorulara yanıt bulmaya çalışmıştık.  

Kulislerden yansıyan bilgilere göre, Türk heyeti ile Trump, 8 Ocak’ta Washington’da biraraya gelecek. Türk heyeti Fırat’ın doğusuna operasyon konusunu, aklına takılan bütün sorularla birlikte masaya koyacak. Masada, Trump’ın yanında, Pentagon’dan da temsilciler bulunacak mı, kesinleşmiş değil. 

Trump, attığı son tweetlerinin birinde, “Suriye’deki DEAŞ kalıntılarını Türkiye temizleyecek. Türkiye Suriye’nin kapı komşusu. Bizim askerlerimiz eve dönüyor” diyor. Türkiye, atacağı bir adımda öncelikle kendi çıkarını düşünür; düşünmek zorunda. ABD’nin “Çekiliyorum” kararından sonra Fırat’ın doğusunda kimin egemen olacağı konusu çok önem kazanıyor. 

Trump’ın, “Kalıntılarını Türkiye temizleyecek” dediği DEAŞ şu sıralar sınırdan 300 kilometre uzaklıktaki Hojin bölgesine çekilmiş durumda. Eylül’de Soçi’de yapılan anlaşmaya göre “davetli” olarak İdlib’te bulunan Türkiye, uluslararası hukuk açısından Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonda işgalci konuma düşmek istemeyecektir. Türkiye bugüne kadar sergilediği dik duruşu sayesinde elde ettiği kazanımlarını “DEAŞ’la mücadele” adına riske atamaz. Trump’ın, “DEAŞ’ın kalıntılarını Türkiye temizleyecek” tweetleri gururumuzu okşasa da, Türkiye, Suriye’nin 300 kilometre derinliklerinde askerlerinin güvenliklerini tehlikeye düşürecek bir davete “evet” demeyecektir.  

Türkiye Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarını kurutma konusunda kararlı, ama buradaki riskleri de görüyor.  Esat, 2012’den bu yana estirilen “Arap Baharı” rüzgarları ve ABD’nin PKK/YPG’ye verdiği yoğun destek nedeniyle Fırat’ın doğu bölgelerini terketmek durumunda kalmıştı. ABD Suriye’den çekildiğine göre, rejim güçlerinin, güvenliği sağlamak adına, Menbiç’in batısında sergiledikleri hareketliliği Fırat’ın doğusunda da görebiliriz. 

Bundan sonra, Suriye krizinin çözümüne ilişkin atılacak adımlarda gözden kaçırılmaması gereken bir önemli konu da Astana sürecinin korunmasıdır. Türkiye’nin, ABD’nin çekilmesi sonrasında Fırat’ın doğusuna yönelik yapacağı operasyon, Suriye krizinin belirleyici aktörleri olarak öne çıkan Astana ortaklarının bugüne kadar sürdürdükleri işbirliği anlayışına gölge düşürmemelidir. Çünkü, Astana süreci, Birleşmiş Milletler’in (BM) çözüm sürecinin de önüne geçen bir ortaklığın doğmasını sağlamıştı. Astana ortakları Ortadoğu’da tarihin akışını kendi çıkarları doğrultusunda kanalize edebilmişlerse, bunu, Astana sürecine sadık kalarak başarmışlardır. 

TÜRK ASKERİ TRUMP’IN GÜVENİRLİĞİNDEN SORUMLU DEĞİLDİR

Gelinen noktada Suriye sorunu, bölgenin, dolayısıyla dünyanın geleceğine ilişkin çok önemsememiz gereken sorular üretmeye devam ediyor. 

Trump, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında, meskun mahallerde teröristler nasıl temizlenir konusunda Türk askerinin sergilediği destansı başarıyı gördü. Türkiye’nin toprak bütünlüğü koruma ve sınır güvenliğini sağlama konularında ne kadar kararlı olduğunu da tanık oldu. Akla takılan soru şu: Trump, “DEAŞ artıklarını Türkiye temizleyecek” derken, Türkiye’ye, Astana ortaklarını birbirine düşürme,  Astana sürecini dinamitleme riski de olan bir işbirliği daveti yaptığının farkında mı? Yoksa asıl hedefi bu mu? 

Suriye’den çekilme konusunda ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ile ters düşen Trump, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla terörle mücadele konusunda destanlar yazan Türk askerinin gücünden ve yeteneklerinden mi yararlanmak istiyor?

Türkiye toprak bütünlüğüne, sınır güvenliğine yönelik her tehdidi boğacak güçte ve kararlılıktadır, ama Pentagon’la ters düşen Başkan Trump’a destek olmak, Türk askerinin işi ve görevi değildir. 

Anlaşılan o ki, 8 Ocak’ta, Washington’da kurulacak masaya koyacağımız dosyada, Fırat’ın doğusu kadar, DEAŞ’la mücadele konusu da, görüşmelerin ana başlılarından biri olacaktır.