***

Toparlandı gidiyor 2018 de, vadesi dolan her şey gibi.

Ve bizler yaş ilerledikçe; çocukluğumuzda aldığımız rengarenk şekerlere yaptığımız muameleyi yapıyoruz yıllara da. Hatırlar mısınız o yılları? 

Parlak minik paket heyecanla açılır, rengarenk şekerler hızla küçücük avuca dökülüp silip süpürülür. Az sonra kutuda iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar şeker kaldığı fark edilince paketin ağızı avuç içinde iyice sıkılarak kapatılır. 

O son kalan azıcık şeker, diğer tüm şekerlerden daha lezzetlidir şimdi. Çünkü her bir tane yendiğinde, kutuda kalanların bitmeye daha da yaklaştığı oldukça net görülür. Artık kalanlar, avuca döküp yenmiyordur bir anda ve fakat arada bir, teker teker, tadına vara vara.

Olgunluk yaşlarına ilerlemek de böyle bir şey üç aşağı beş yukarı. Ne çocukluk yaşlarının tereddütleri, geçmişle bitmeyen hesapları ve her şeye rağmen ‘her şeyi en iyi ben bilirim’ havaları ne de gençlik yaşlarının kariyer, evlilik, hayat standartlarını oturtma çabaları, evlat yetiştirme ve bitmeyen gelecek kaygıları… 

Olgunluk çağı hep anda kalmak istiyor, hakkını vermek istiyor kendine ait olan belki de kendine kalan her şeyin, herkesin, her anın. Lüzumsuz hiçbir şey ve değmeyecek hiç kimse için zaman ve enerji harcamıyor. İçilecek bir bardak suyun tadına, kendi ruhuna en iyi gelen yerde, iyi gelen insanlarla, huzurla ve tatlı bir tebessümle varmak istiyor. 

Hangi yaşta mı biter çocukluk, başlar gençlik ya da olgunluk? Bu soru da işte ya çocukluk tereddütleri ya gelecek kaygıları. Çünkü sormaz olgun insan başkalarına, kendi ile ilgili olanı, zaten ta içeriden bir yerlerden bilir, bulmuştur kendine ait cevaplarını. 

Herkesin kendi hızındadır olgunluk; geçen yıllardan bağımsız. On beşinde daha gençliğini yaşamadan olgunlaşıverir kimimiz, kimimiz yetmişinde kapatmaz, kapatamaz çocukluk defterlerini.

İşte öyle bir bakış açısı şimdi de biten yıla doğru: 

“Gidiyor musun? Pekiyi, güle güle git; vaktiydi zaten.” 

Biten yılın analizini yapmaya neden ihtiyaç duyulurdu eğer her anında tüm varlığımızla kalabilseydik? Zaten alınacak dersler alınmış, tüm duyguların hakkı vererek yaşanmış olurdu; temiz başlangıçlar ve temiz bitişler… 

Yok eğer kalınamadıysa anda, alelacele yetişildiyse oradan oraya, belki bir akşam sessizliğinde, sakin sakin, yeniden gözden geçirilebilir her şey. Varsa; kutlamadıklarımız için minik bir kutlama, içimize attıklarımız için kâfi miktarda gözyaşı, vakit ayıramadığımız sevinçler için kahkahalar, yası tutulmamış ne varsa bir kaç dakika sessizlik… Çünkü anda kalamadığımız, temiz başlatıp bitiremediğimiz her şeyde bırakırız ruhumuzdan bir parça, eksik ilerletir bizi bir sonraki adımlara… Sonra eksilir eksilir de yıllarca, içinden çıkılması daha zor kocaman bir boşluk haline gelir içimizde, derinlerde bir yerlerde. En vahimi; kanıksar da insan bir süre sonra, bazen unutur keser ruhu ile tüm ilişiğini. O nedenle, bir küçük ziyaret yapılabilir 2018’e henüz 2019 kapıyı çalmamışken.

Olgun bir veda edebildiysek 2018’e, vakit 2019’u yaşama vaktidir. Yeni yıla kollarımızı açıp “hoş geldin” diye sarılmaya hazırlanırken hayaller kurmak güzeldir. 

Ne o? Şaşırdınız mı? Soruyor musunuz “nerede kaldı; anda kalmak, olgun olmak?”. 

Anda kalmak denince, karıştırılır bazen vurdum duymaz olmakla, geçmişe dair ne varsa görmezden gelmek, geleceğe dair hiçbir hayal kurmamakla. Oysa anda kalmak kabul etmektir, açık olmaktır. Hani basketbolda top elinizdeyse ve sürmüyorsanız; bir ayağınız sabit diğer ayağınızla döner durursunuz doğru boşluğu yakalamak için. İşte bir ayağı anda sımsıkı kalırken diğeriyle geleceği ve geçmişi ziyaret etmektir ve acıyı ve tatlıyı, takılıp kalmadan. “Olgun insan, hayaller kurmaz” diye ikna eder bizi, hiç olgunlaşmamızı istemeyen sistemler, küçümsetir hayal kurmayı. Oysa hayal kurabilmek, ruhumuza zamandan mekândan bağımsız, özgürce dokunmaktır. Gerçekleşmesi gerekenleri, önce iç dünyamızda doğurmaktır. Hayallerimiz varsa ana dair tutkumuz, geleceğe dair umudumuz vardır. Hayallerimiz varsa zincirlerimiz, sınırımız yoktur. Baksanıza ne çok şey var hayatımızda bugünün gerçeği, dünün hayalleri… O halde güzel bir fırsat, tam da şimdi, 2019’u hayal etmek için. 

Ya siz?

2018’e olgunlukla ‘güle güle’, 2019’a sıcacık bir ‘hoş geldin’ demeye hazır mısınız?

Kendinize birazcık vakit ayırıp 2019’un hayalini kurmaz mıydınız? 

***

Yeni yılımızı içtenlikle kutlar, sağlık ve huzur içinde, sevdiklerimizle, anı yaşadığımız, hayal kurmaktan, hayallerimizi gerçeğe dökecek esneklik, kararlılık ve disiplinden vazgeçmediğimiz, ruhumuzun ne geri ne de ileride olduğu, iç sesimizle el ele bir yıl olmasını temenni ederim.

Saygı ve sevgilerimle…