Barınaklar zor durumda! Seslerini duyurabildikleri sürece, gönüllülerin destekleriyle, yüzlerce canlıya ev sahipliği yapıyorlar. Barınaklarla irtibata geçmeden önce bu sayı çokluğunun, kurtarılan hayvanların çoğalmasından ileri geldiğini düşünürdüm. Öğrendim ki çoğu barınağın kurtarılan hayvanların kısırlaştırılması gibi zorunlu bir kuralı var. Bu da demek oluyor ki biz insanlar, düzenli olarak ve artarak hayvanlara kötü muamele ediyoruz, sokağa atıyoruz ve farkındalığı yüksek bazı güzel insanlar da onları kurtarıyor. Sayıların yüksekliği, insan ayıbı! Barınaklara sadece hayvan evlat edinerek değil, koruyucu (hayvanları, aile bulunana kadar belirli sure evinizde misafir ederek) ya da gönüllü (barınaktaki bazı işlere ya da finansal konularda) olarak da yardımcı olabilirsiniz. 

2 insan ve 1 kopek annesi olarak, bir köpeğe annelik etmenin, insana annelik etmekten çok daha zor olduğunu tecrübe ediyorum. Çünkü bir köpek, bir insan gibi büyüyüp kendi ayakları üzerinde durabileceği bir yaşa gelmiyor. İnsanlarla aynı dili konuşmuyor olmaları, iletişime geçmedikleri anlamına gelmiyor; aileleri ve eğitmenleri anlayabiliyor kendi çocuklarının dilini. Bu nedenle de düzenli olarak takip etmek, yemeğinin, suyunun, eğlencesinin, sağlığının, gelişiminin, eğitiminin, bakımlarının yerinde olduğundan emin olmak gerekiyor. Tıpkı insan bebeklerinin 2 yaş öncesi gibi ama ömür boyu.

Yavru köpekler de gelişim süreçlerinden geçiyor; kendini fark etme, diş çıkarma, ergenlik, korkular, keşifler… Bebeklerin büyüme atakları gibi onların da büyüme dönemlerinde hassasiyetle davranılması gereken davranış değişiklikleri olabiliyor. Tecrübeli köpek eğitmenleri ve davranış bilimlerinde uzmanlaşmış veterinerler, bu dönemlerde büyük birer yol gösterici.

Her köpeğin mizacı farklı. Aynı türden olsalar bile, birisi çok sessiz olurken diğerinin avcı kimliği daha baskın çıkabiliyor. Ya da büyüme sürecinde kendini ve etrafındaki çemberi keşfettikçe özgüveni artabiliyor ya da tam tersine yaşanan olaylar onu daha ürkekleştirebiliyor. 

Köpekler, kediler gibi değil, bir insan bebeği gibi tuvalet eğitimini tamamlaması gerekiyor. Tıpkı çocuklarımıza, bezlerine yaptıklarında ya da altlarına kaçırdıklarında tepki vermediğimiz gibi köpek çocuklarımıza da tuvalet eğitim matlarını kullandıkları dönemde sevgi, saygı ve anlayış göstermemiz, sürecin parçası olmamız gerekiyor.

Köpek eğitiminde de birçok farklı stil var. Sizin aileniz ve köpek bebeğiniz için en uygununun hangisi olduğunu, deneyimleyip gözlemleyerek öğreniyorsunuz.

İnsan bebeklerinin her bulduklarını incelemeleri, ağızlarına götürmeleri, oyun istemeleri gibi, köpek bebeklerimizin de her şeyi dişlediği, oynadığı dönemler olabiliyor. Biz bu şekilde ayakkabılarımızı, terliklerimizi, mobilyalarımızı ve -inanılmaz gelecek ama- duvar köşelerinin ve oda kapılarının bazı parçalarını kaybettik. 

İki yavrunun (insan ve kopek) birlikte büyütülmesi kulağa çok masalsı gelse de uzmanlar hiçbir zaman yalnız bırakılmamalarını tavsiye ediyor. Kulağa önyargıyla itici gelse de realite şu ki ikisi de birbirini kardeşi olarak o kadar benimsiyor ki aralarındaki yaratılış farkını anlamaları mümkün olmuyor. İnsan bebeğiniz, köpek bebeğinize size sarıldığı gibi sarılmak ya da sizin kucağınıza atladığı gibi kucağına atlamak istediğinde ona ciddi zararlar verebiliyor. Diğer yandan köpek bebeğiniz, insan bebeğinizle kendi cinsleriyle oynadığı gibi ağızlayarak, dişleyerek, çekiştirerek oynamaya kalkabiliyor ki bu da insan bebeğinize ciddi zararlar verebiliyor. 

İnsan bebeğinizin uzunca bir süre tek iletişim yolunun ağlamak olması gibi köpek bebeğiniz de adapte olana kadar tüm dertlerini havlayarak anlatabilir.

Özetle sevgili okur, bir köpeğe aile olmak ciddi bir karardır, birçok sorumluluk ve zorluğu da sayısız güzelliklerinin yanında, içinde barındırır. 2 bebeğimi büyütürken zorlandım, öğrendim sandıklarım, 3. yavrumuzun aylar önce aramıza katılışı ile yeniden yapılandı. Sevgisi hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bu duygu, bazen yorgunluk içinde oturup ağlamak bazen halimize kahkahalarla gülmek bazen yetersizlik sabotajcıma yenik düşmemek “yetemiyorum” dememek adına barınak, eğitmen, oyun okulu, veteriner gibi gerekli uzmanlardan destek alarak ilerledi. Uzaktan bakıp içerideki ruhu ve sureci görmeden bu sorumluluğun altına girmemenin, barınaklarda artan sayıların önüne geçeceğini umuyorum.