“ABD’yi daha büyük yapmak” ve Kanada, Grönland ile Panama Kanalı’nı kontrol altına almak, Meksika Körfezi’nin adını Amerikan Körfezi olarak değiştirmek vaadleriyle ikinci defa başkanlık koltuğuna oturan Trump’ın masasındaki dosyaların konuları bellidir.

İçeriye ilişkin dosyaların konuları 31 trilyon dolara ulaşan ve artık taşınamaz duruma gelen borç yükünü herhangi bir şekilde azaltmak, göçmenleri geri göndermek; dışarıya ilişkin dosyaların konuları ise, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin oluşturduğu korkuyla yeniden NATO şemsiyesi altına toplanan Avrupa ülkelerinin enerji sorununu Katar-İsrail-Türkiye rotalı doğalgaz boru hattıyla çözüme kavuşturmak, Ukrayna ve Filistin’deki çatışmaları durdurmak, Çin’i küresel ekonomisinin kaptanı yapmayı hedefleyen Kuşak ve Yol Projesi’ne karşılık Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC) hayata geçirmek ve de Suriye sorununu, İngiltere’ye rağmen, İsrail’i kutlu hedeflerine kavuşturacak bir formülle çözüme kavuşturmaktır.

Görüldüğü gibi, Trump’ın masasında çözüm bekleyen dosyaların hemen hemen tamamı Türkiye ile ilişkilidir. İkinci başkanlık dönemindeki icraatlarıyla Trump hep gündemimizde olacaktır. 

M. KEMAL SALLI

Donald Trump Kongre Binası'nın Capitol Rotunda bölümünde düzenlenen törende ABD'nin 47. Başkanı olarak yemin etti ve ikinci kez başkanlık koltuğuna oturdu.

 “Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” dyen çok uyrıcı bir atasözümüz vardır. O nedenle bu yazımızda, Trump’ın birinci döneminde yaptığı çalışmaları özetle hatırlatarak, ikinci dönemde Trump’ın neler yapabileceğini irdelemeye çalışacağız.

İkinci defa başkanlık koltuğuna oturacak olmasından olayı Trump, miting görünümlü bir yemin töreni arzuluyordu. Pensilvanya’daki mitingte uğradığı silahlı saldırıyı hatırlatarak, “Tanrı beni Amerika’yı kurtarmam için kurtardı; bu yemin töreninde birlikte olmalıyız” diyordu. Trump yemin töreninde 6 Ocak 2021 günü kongre’yi basanlara da yer ayırmak istemiş, fakat eşi Melania’ın “tören kontrolden çıkabilir” uyarısı üzerine bu düşüncesinden vazgeçmişti.

ESAS NEDEN GÜVENLİKTİ

Yemin töreni dolayısıyla yaklaşık 200 bin Trump taraftarının Washington'a gelmesi bekleniyordu, fakat Washington'da “hava sıcaklığının eksi 11 dereceye kadar düşmesi nedeniyle” yemin töreni, 40 yıl sonra ilk kez kapalı alanda, Kongre binasında yapıldı, ama asıl neden güvenlik önlemiydi. Tören güvenliğini sağlamak üzere toplam 25 bin asker, polis ve gizli servis elemanı görev yapmıştı.

ABD başkanları geleneksel olarak yemin töreninden önce Washington'da "Başkanların Kilisesi" olarak bilinen St. John's Kilisesi'ndeki ayin törenine katıldıar. Yemin töreni dolayısıyla ilk kez bir araya gelen Jill Biden- Joe Biden ve Melania Trump- Donald Trump çiftleri Kongre Binasına doğru yola çıkmadan önce birlikte çay içtiler. Biden ve Trump, Beyaz Saray'dan ABD Kongre Binası'na aynı araçta seyahat etti ve iki başkan binaya doğru yanyana yürüdüler.

St. John’s Kilisesi’ndeki ayin sonrasıda ABD Başkanı Joe Biden ve First Lady Jill Biden, Donald Trump ve eşi Melania Trump'ı Beyaz Saray kapısında karşıladılar. Geleneklere uyan Biden ve Trump çiftleri Beyaz Saray girişinde yanyana fotoğraf çektirdiler. Jill Biden mor bir elbise, Melanie Trump'ın lacivert elbise ve geniş kenarlı lacivert bir şapka; Joe Biden ile Donald Trump ise siyah elbise tercih etmişlerdi.

Geniş kenarlıklı bir şapka giyen Melania’nın, eşinin ikinci defa başkan seçilmesinden duyduğu mutluluğun derecesini yüz ifadesinden okumak mümkün olmasa da, ikinci defa first lady olmanın gururu her hareketine yansıyordu.

Trump'ın ailesiyle birlikte katıldığı törende Tesla CEO’su Elon Musk, Amazon kurucusu ve sahibi Jeff Bezos, Apple CEO'su Tim Cook, Google CEO'su Sundar Pichai, Meta CEO'su Mark Zuckerberg gibi teknoloji dünyasının en etkili isimlerinden bazıları da yer aldı.

Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı törende Trump, Kongre Binası'nın Capitol Rotunda bölümünde özel davetliler önünde yemin etti. Bunun ardından geçit töreni de Capital One Arena'daki 20 bin izleyicinin önünde yapıldı. Trump’ın yemin ederken, eşinin taşıdığı Abraham Lincoln’e ait İncil’e el basmaması dikkat çekici bir ayrıntıydı.

Trump, ikinci başkanlık döneminin ilk gününde 200’den fazla kararnameye imza attı. Trump’ın öncelikle imzaladığı bu kararnamelerin, yasa dışı göçmenlerin toplu sınır dışı edilmesine, çevreyi koruma amaçlı bazı düzenlemelerin iptal edilmesine ve 6 Ocak 2021 günü Kongre baskınındaki rolleri nedeniyle ceza alan kişilerin affedilmesine ilişkin oldukları tahmin ediliyor.

YANITI MERK EDİLEN SORU: “TRUMP NE YAPACAK?”

Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı ve ancak 1500 davetlinin katılabildiği törende Trump, Kongre Binası'nın Capitol Rotunda bölümünde yemin ederek görevine başladı. Trump, 19. Yüzyıl’dan bu yana, bir seçimi kaybettikten sonra ikinci defa başkan seçilen ilk siyasetçi oldu.

Trump 2016 seçimlerini kazanmış, ancak dört yıl başkanlığın ardından 2020'de seçimleri Joe Biden'a kaybetmişti. Biden'ın seçim zaferini kabul etmeyen Trump, ABD tarihinde bir ilke imza atmış, “Bu iş burada bitmedi” diyerek Biden’ın yemin törenine katılmamış, özel uçağı ile Florida’ya tatil yapmaya gitmişti. 

Biden misilleme yapmadı, geleneğe uyarak, yardımcısı Kamala Harris ile birlikte Trump'ın yemin törenine katıldı. Geleneksel olarak, eski ABD başkanları,  devir-teslim törenlerine mutlaka katılıyorlar. 

ÇIRAKIK ve USTALIK DÖNEMLERİ

Şimdilerde, Trump'ın yemin töreninde yaptığı konuşmayla, dünyaya ve Türkiye’ye ilişkin ne gibi mesajlar verdiği değerlendiriliyor.  2017 yılı Ocak ayında, ABD’nin 45. Başkanı olarak,  ülkesindeki yerleşik yapıya meydan okuyarak Beyaz Saray’da işbaşı yapan ve başkanlığı döneminde halkın yönetime geçeceğini savunan emlak pazarlamacısı Trump, içerde ve dışarda gerçekleştirdiği eylemleriyle, tarihin akışına kendi inanışları doğrultusunda yön vermeye çalışmış, ulusalcılarla küreselciler arasında sıkışmıştı. “NATO’yu finanse etmeye mecbur değilim, pamuk eller cebe” ve “Suriye’den çekiliyoruz” söylemleri nedeniyle Pentagon’la çatışmış, kendisine yönelik Rusya soruşturması nedeniyle sıkıntılı günler yaşamış, yaralanmıştı.

Özellikle Rusya’nın dijital ortamda ABD seçmeninin tercihlerini değiştirmeye yönelik eylemlerin saptandığına ilişkin iddialar, Trump’ın dijital ekosistemde Hillary Cilinton karşıtı propagandayla seçim kazandığına yönelik oluşturulan algı, hem Putin’i hem de Trump’ı oldukça yormuştu. O nedenle 2017,  “Trump’ın çıraklık dönemi” olarak anılır.

“GAZZE FACİASININ BAŞLAMA VURUŞU”

Çıraklık yılı olarak değerlendirilmesine rağmen, Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı alması, Suriye’nin Golan Tepeleri’ni Tel Aviv’e bağışlaması küresel çapta şok etkisi yaratan eylemlerdi. Bazı siyaset bilimciler Trump’ın bu kararlarını, “Gazze faciasının başlama vuruşu” olarak değerlendiriyorlar.

Tüm İslam ülkeleri, NATO müttefikleri Trump’ın bu kararını tanımadıkları açıklamışlardı. Trump, biraz da Damat Kusner’in etkisiyle, Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) İsrail arasında imzalanmasını sağladığı İbrahim Anlaşması’yla, İslam ülkelerinin Kudüs kaynaklı tepkilerini yumuşatmaya çalışmıştı. Aslında, “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelenen bu anlaşma, biraz da Şii İran tehdidine karşı Sunni Müslümanların ittifakı anlaşması olarak değerlendirilmişti.

Trump’ın çıraklık döneminde en önemli yardımcısı 45 milyonluk takipçisi olan (bugünkü X) hesabıydı. Kremlin Trump’ın tweetlerini ABD’nin resmi açıklaması olarak değerlendiriyordu. Bugün, bu silahının sahibi olan Elon Musk Trump’ın sağ kolu.

 Trump, başkanlığının ilk yılını, yerleşik düzenin etki alanını ve etki gücünü test ederek geçirdi. Yerleşik düzene karşı kendi karosunu kuran ve ittifaklarını oluşturan Trump’ın 2018’de kalfalık dönemini yaşadığı söylenir.

2018 de, Trump için zor bir yıl oldu. İçerde Rusya soruşturması sürerken, dışarda Kudüs kararına duyulan tepkilerin giderek büyümesi, Avrupa Birliği’nin Çin ile elele vererek hayata geçirmeye çalıştığı Kuşak ve Yol Projesi’nin ABD’nin beka sorununa dönüşmesi, NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti diyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Almanya ile birlikte Avrupa Ordusu kurma çalışmaları, Çin ile yakın ilişkiler kuran İran’ın br defa daha “haydut devlet” statüsüne alınması, Kuzey Kora Lideri Kim Jong-un’un çok uzun menzilli füze denemeleri, Çin’in Kuşak ve Yol’u hayata geçirmekte ısrarcı olması, dünyanın çeşitli ülkelerinde 130 liman elde etmesi ve COVİT-19 salgını…”Amerika’yı daha büyük yapacağım” diyerek başkanlık koltuğuna oturan Trump’ı yoran konulardı.

RUSYA SORUŞTURMASI TRUMP’IN BAŞINDA SALLANAN DEMOKLES’İN ILICI GİBİYDİ

Trump ilk defa 2017 yılında ABD başkanı olduğunda, ülke içinde ve dışında yaptığı çarpıcı uygulamalarla, küresel geleceğin şekillenmesine önemli katkılarda bulunmuştu.

Bu arada Trump’ın kadrosunun Rusya ile olan ilişkilerinin su yüzüne çıkması üzerine hem FBI hem de Kongre, “Rusya’nın Amerika başkanlık seçimlerine en üst düzeyde müdahale ettiğine ilişkin iddiayla, Trump’ın kampanya sorumlusu Paul Manafort hakkında soruşturma başlatmıştı. Trump-Putin ilişkisi konusundaki soruşturmanın derinleştirilmesi kararının alınması üzerine Trump da, FBI Başkanı James Coney’i görevine son vermişti.

Trump’ın bu kararı bumerang etkisi yapmış, Trump’ın eski iş ortağı Rick Gates ve kampanya yöneticisi Paul Manafort 12 değişik suçla, özellikle de Rusya soruşturmasıyla ilişkilendirilerek tutuklanmıştı. Peşpeşe yaşanan olumsuzluklar sonunda Trup, 2017’de birlikte yola çıktığı tüm ekibini kaybetmişti.

Trump, kendisini yalnızlaştırmayı hedefleyen bu olaylar dizisini “Cadı avı” olarak nitelemişti. Beyaz Saray’da kontrol, başta Savunma Bakanı Jim Mattis olmak üzere, Ulsal Güvenlik Danışmanı Herbert McMaster ve Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly gibi Pentagon’a yakınlıklarıyla tanınan eski askerlerin eline geçmişti.

2017’nin Kasım ve Aralıkaylarında Rusya soruşturmasıyla bağlanılı olarak rump’a yönelik baskılar giderek yoğunlaşmıştı. Soruşturmayı yöneten Özel Yekili Savcı Robert Müller, Tump’ın damadı/danışmanı Kushner’in de ifadesini almış, Trump ekibinin onbinlerce mailini de soruşturma dosyasına eklemişti. Beklenenin aksine Trump, “Oyunu kurallarına göre oynacağım” diyerek Savcı Müller’i görevden almamıştı.

Yaşanan olaylar karşısında Trump’un gösterdiği performansa bakarak, 2019 ve 2020 yıllarını “Trump’ın ustalık dönemi” olarak değerlendirmek ne derece doğru olabilir?

Ünlü siyasetçilere ve işadamlarına lolitalı partiler düzenleyen kadim dostu J.  Epstein’ın “hapsedildiği koğuşta intihar etmesinden büyük bir moral çöküntüsü yaşayan Trump, 2020’de görevi başkanlığını tanımadığı Joe Biden’a bırakırken, ne Avrupa’da, ne Afrika’da, ne Ortadoğu’da ne de Uzakdoğu’da huzur vardı.

“AMERİKA’NI ALTIN ÇAĞI BAŞLIYOR”

İkinci kez ABD Başkanı olarak göreve gelen Trump, konuşmasında, "Amerika'nın altın çağı şimdi başlıyor. İlk sıraya basitçe Amerika'yı koyuyorum.” (…) "Egemenliğimiz yeniden kazanılacak, güvenliğimiz tekrar sağlanacak, adalet terazisi yeniden dengelenecek, Şu andan itibaren Amerika'nın gerileyişi sona ermiştir" dedi.

13 Temmuz 2024'te kendisine yönelik suikast girişimini de hatırlatan Trump, "İnanıyorum ki hayatım bir nedenle kurtarıldı: Tanrı tarafından Amerika'yı yeniden yüceltmek için kurtarıldım" dedi.

Trump konuşmasında, Meksika Körfezi'nin adını "Amerika Körfezi" olarak değiştirme, Panama Kanalı'nı geri alma vaatlerini yineledi ve ülkesinin servetini artıracağını, topraklarını genişleteceğini ve bayrağını Mars dahil yeni ufuklara taşıyacağını söyledi.

TRUMP’IN ÖNCELİKLERİ

“ABD’yi daha büyük yapmak” ve Kanada, Grönland ile Panama Kanalı’nı kontrol altına almak, Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi olarak değiştirmek vaadleriyle ikinci defa başkanlık koltuğuna oturan Trump’ın masasındaki dosyaların konuları bellidir. İçeriye ilişkin dosyaların konuları 31 trilyon dolara ulaşan ve artık taşınamaz duruma gelen borç yükünü herhangi bir şekilde azaltmak, dolar yerine dijital para birimine geçmek, göçmenleri geri göndermek; dışarıya ilişkin dosyaların konuları ise, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin oluşturduğu korkuyla yeniden NATO şemsiyesi altına toplanan Avrupa ülkelerinin enerji sorununu Katar-İsrail-Türkiye rotalı doğalgaz boru hattıyla çözüme kavuşturmak, Ukrayna ve Filistin’deki çatışmaları durdurmak, Çin’i küresel ekonomisinin kaptanı yapmayı hedefleyen Kuşak ve Yol Projesi’ne karşılık Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC) hayata geçirmek ve de Suriye sorununu, İngiltere’ye rağmen, İsrail’i kutlu hedeflerine kavuşturacak bir formülle çözüme kavuşturmaktır.

Görüldüğü gibi, Trump’ın masasında çözüm bekleyen dosyaların hemen hemen tamamı Türkiye ile ilişkilidir. İkinci başkanlık dönemindeki icraatlarıyla Trump hep gündemimizde olacaktır.