GAZZE SATILIK DEĞİL SAYIN TRUMP
ÖZET:
TRUMP 47, Gazze’ye bir insan olarak değil, bir işadamı olarak bakıyor. ABD’nin, küresel barışın en önemli koruyucu kuruluşu olan NATO için harcadığı paraları bile gereksiz bulan, NATO üyesi ülkelere, “Pamuk eller cebe” diyebilen özünde bir işadamı olan Trump’ın, Doğu Akdeniz’de yeniden inşa edeceği Gazze’yi, Golan Tepeleri gibi, İsrail’e hibe etmesi elbette beklenemez.
Anlaşılan o ki Trump, bağışladığı Golan Tepeleri’ne karşılık Netanyahu’dan Gazze’yi istiyor. Gazze’yi Ortadoğu’nun Rivierası yapmayı planlayan Trump, “Burada herşey yıkılacak. Filistin’dekler Ortadoğu’nun diğer ülkelerine yerleştirilecek” diyor. “Kim Filistin’i istiyorsa kendi ülkesinde kurabilir” derken de, bizim gibi Filistin’deki soykırıma varan katlamı samimiyetle kınayan ülkelere taş atıyor.
Trump, İsrail’in soykırıma varan katliam uyguladığı Gazze’ye ilişkin bu sözleriyle, bir işadamı olarak alkışlanmayı bekliyorsa çok yanılmaktadır. Kan ve gözyaşı üzerne kurulacak bir tatil beldesinde ”insanım” diyebilen insanların huzurlu günler yaşaması mümkün olamayacağı gibi, ABD’nin “Demokrasinin ve insan haklarının yılmaz savunucusu” imajı da üyük erozyona uğrayacaktır.
Trump, bir işadamı olarak “Gazze Projesi”ni kendi şirketine ve ortaklarına büyük çıkar sağlayacak bir iş olarak görebilir, ama derin Amerika, Ortadoğu’da yaşanmış olan insanlığın en acımasız katliamlarından birini ebediyen anımsatacak böyle bir projeye geçit verecek midir?
Trump, bir işadamı gözüyle değerlendirdiği “Gazze Projesi”yle Netanyahu’nun günahlarını silerken, kendi ayağına kurşun sıktığının farkında mıdır?
M. KEMAL SALLI
ABD Başkanı Donald Trump 47 göreve hızlı başladı; çağdaş bir devley başkanı değil de, bütün dünyayı kendi malı gibi gören kadim imparatorlar gibi davranıyor. Kanada, Grönland, Panama Kanalı, Meksika Körfezi derken son çengeli Gazze’ye attı, “Gazze’yi alacağım” diyor.
Trump 47, ABD’nin Gazze’ye ilişkin planlarını açıklarken, “Gazze’yi satın almak istiyorum. Burayı büyük bir emlak alanı olarak düşünün ve ABD buraya sahip olacak ve biz de yavaş yavaş burayı geliştireceğiz” diyordu. Trump Gazze’nin imarına bir işadamı gözüyle bakıyor, ama Amerika derin devletinin niyeti başka; Ortadoğu’ya kalıcı olarak yerleşmeyi hedefliyor..
ABD BİR TAŞLA BİRKAÇ KUŞ VURMAYI BAŞARDI
Biden, daha doğrusu ABD derin devleti Ukrayna’yı amaçları doğrultusunda çokiyi kullanarak, attığı bir taşla birkaç kuş birden vurmayı başarmıştı. Biden, Rusların Ukrayna’nın doğu bölgelerini işgal etmesine göz yumarak oluşturduğu korkunun etkisiyle Avrupa ülkelerini, özellikle de eski Varşova Paktı üyesi ülkelerini yeniden NATO şemsiyesi altına toplamayı başarmıştı.
ABD bu operasyonla yalnızca Avrupa ülkelerini NATO üzerinden yeniden yörüngesine almakla kalmamış, Fransa ve Almanya’nın başını çektiği Avrupa Birliği Ordusu (PESCO) kurma girişiminden vazgeçmelerini sağlayarak yeni bir küresel gücün oluşmasını önlemiş oluyordu.
Bu arada, batı sınırında NATO’yla komşu olmak istemeyen, arada bir tampon bölge oluşturma telaşına düşen ve bu nedenle bütün askeri ve ekonomik gücünü doğu sınırına, Ukrayna’ya yönlendiren Rusya’yı Suriye ile ilgilenemeyecek kadar yormayı başarıyordu.
Bu arada, ABD’nin Ukrayna operasyonundan beklediği asıl sonuç kendiliğinden oluşmuş oluyordu. Bilindiği gibi, ABD’nin “küresel lider” sıfatını silmek, Çin’i küresel ekonominin lideri yapmak amacıyla, Avrupa ile Çin’in elele vererek hayata geçirmye çalıştıkları Kuşak ve Yol’un en önemli koridorları Ukrayna üzerinden Avrupa’ya ulaşıyordu. Ukrayna savaşı bu koridorların önünde aşılması çok zor bir set oluşturmuştu. Eğer Trump sözünü tutar da, Ukrayna savaşını bitirirse, bu set ortadan kalkmış olurdu.
Ukrayna savaşında ekonomik ve askeri açıdan büyük kayıplara uğrayan Putin Rusyası, Trump’ın yeniden başkan seçilmesinden çok mutlu oldu, ama “Ukrayna savaşını bitireceğim” vaadiyle yeniden başkanlık koltuğuna oturan Trump’ın bir açıklaması Putin’in canını sıkmışa benziyor.
TRUMP UKRAYNA’DAN 500 MİLYAR DOLAR İSTİYOR
Trump, “Ukrayna’dan 500 milyar dolar değerinde toprak (madeni) istiyorum. Paramızı geri istiyorum” diyor. Yanmış yıkılmış Ukrayna’nın bir çırpıda 500 milyar dolar ödeyecek gücü olmadığına göre, bu söylemin açılımı, “Ukrayna’dan çeklmeye niyetim yok” demektir. Hatırlayacaksınız ABD, 1991’de, Saddam’ı işgal ettiği Kuveyt’ten çıkarmak için askeri güç kullanmış, silah sektörünün 10 yıllık stoğunu Kuveyt çöllerine atmış, faturasını da Şeyhin önüne koymuştu. Kuveyt şeyhi, önüne konulan bu faturayı ödeyebilmek için, Kuveyt petrollerinin 30 yıl Amerikan petrol şirketlerinin kasasına akmasına razı olmuştu.
Biden/Pentagon Ukrayna başlıklı operasyonuu uygulanma sürecinde, Rusya-Ukrayna savaşını uzatabilmek amacıyla, Batılı dostlarıyla birlikte büyük miktarda silah ve para yardımı yapmıştı. Ukrayna savaşını amaçları doğrultusunda başarıyla yönlendiren ABD alacağını elde etmiş, Trump da faturayı da Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky’nin önüne koymuş oldu. Sözün özü, ABD, Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de olduğu gibi, Balkanların kalıcı konuğu olma niyetindedir.
ABD KÜRESEL JANDARMA ROLÜNDE
Var mı karşı çıkabilen? Yok..
Yazımızda verdiğimiz haritalardaki ABD üslerini görüyorsunuz. ABD Ortadoğu’ya yatılı misafir olarak yerleşmektedir. Bu kalıcı misafirliğin bize de yansımaları olacaktır. ABD’li ideologların kurguladıkları ve bölgede 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyen Büyük Ortadoğu projesi’nin (BOP) hedefleri, Çin’in “Kuşak ve Yol Projesi”, Ukrayna savaşı gibi gelişmeler doğrultusunda genişlemiştir.
Karşısında yeni bir küresel güç oluşturmaması için Avrupa Birliği’ni çatırtadan ABD’nin, İsrail’in konjonktürden yararlanarak utlu hedeflerine ulaşmasına göz yumabilir, ama kendisine kafa tutacak bir küreselgü oluşturmasına izin vermek istemiyor. ABD derin devletinin hedefi, İsrail’i Ortadoğu’nun
Trump 47’nin ikinci başkanlık döneminde neler yapabileceğini tahmin etmek açısından yemin günü Pentagon’da yaşanan çok ilginç bir olaydan söz etmek isteriz. Trump’ın yeminini bitirip başkanlığının onaylanmasının hemen sonrasında, Pentagon’un duvarındaki eski genelkurmay başkanlarının fotoğraflarının bulunduğu panodan, Trump’ın ilk başkanlık döneminde Genelkurmay Başkanı olan Mark Milley’in fotoğrafı kaldırılıyordu.
“TRUMP ÖZÜNDE FAŞİSTTİR”
Bu operasyonda elbette Trump’ın parmağı vardı. Trump’ın kuyruk acısı, Bob Woodword’un kitabında anlatıldığı gibi, 6 Ocak Kongre baskını sonrasında Trump için, “Özünde faşist” demesinden kaynaklanıyordu. Milley’in Trump hakkındaki bu değerlendirmesi, adının, ABD Genelkurmay Başkanları listesinden silinmesine neden olmuştu. Pentagon yönetimi de Milley’in bu görüşüne katılmamış olmalı ki, fotoğrafının Pentagon duvarından kaldırılmasına karşı çıkmamıştı.
Trump, Milley’in bu sözüne çok kızmıştı, ama birinci başkanlık döneminde Ortadoğu’da ve özellikle İsrail’de yaptığı operasyonlarda, bölgemizde neler yapmayı hedeflediğine ilişkin çok önemli ipuçları vermişti.
Damat Kushner’in yönlendirmesiyle Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış, Suriye’nin Golan Tepeleri’ni babasının malıymış gibi İsrail’e bağışlamış, Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelenen İbrahimi Anlaşma” imzalanmasını sağlamıştı, ama bütün bunlar Ortadoğu’da başına buyruk bir “Büyük İsrail” oluşturmayı hedeflemiyordu.
ABD derin devletinin hedefi biliniyordu; “İsrail’i Ortadoğu’nun enerji terminali yapmak ve küresel ekonomiyi İsrail merkezli yönetmek”ti. İsrail’i “Nil’den Fırat’a uzanan vaad edilmiş topraklar”a uzanan kutlu hedeflerine ulaştırmak, daha çok, İsrail’e bu konuda hizmet ettikleri ölçüde sevap kazanacaklarına inanmış olan ABD’li Evanjeliklerin rüyasıydı. ABD’nin, belli bir aşamaya kadar, Evanjeliklerin bu konudaki heyecanlarını körüklemesi anlaşılır bir devlet politikası olarak değerlendirilebilir.
ABD-İSRAİL GERGİNLİĞİNİN NEDENİ
ABD derin devleti, 2013 yılında, Çin’in küresel ekonominin lideri olmayı hedeflediği Kuşak ve Yol Projesi’ni açıklamasının ardından, Pekin ile yakın ilişkiler kurmaya başlayan, bir dizi teknolojik anlaşmalar imzalayan, hatta Doğu Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Hayfa limanını 25 yıllığına Çin’e kiralayan Netanyahu yönetimini sıkı takibe almıştı. Birinci Trump döneminin son Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İsrail-Çin ilişkilerinin gelişmesinden duydukları rahatsızlığı anlatmak için, babasının cenaze töreninin hemen sonrasında Tel-Aviv’e uçmuş Netanyahu yönetiminden Çin Büyükelçisi Du Wei’yi derhal sınırdışı edilmesini istemiş, fakat olumsuz yanıt almıştı. Büyükelçi Wei ertesi sabah TelAviv’in kuzeyindeki Herzliya’daki evinde ölü bulunmuştu.
Netanyahu Biden döneminde meydanı boş bulmuş olacak ki, yine küreselciler çizgisinde yürümeye, Pekin’i ziyaret ederek, Çin ile ilişkilerini geliştirmeye devam etti. Önce, Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Ben bir dışişleri bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak geldim” diyerek ziyaret ettiği Tel Aviv’de Netanyahu’ya aba altından sopa gösterdi.
Fakat Blinken’ın nasihatleri etkili olmamış olacak ki, bizzat Biden İsrail’e gitmek zorunda kaldı. Biden’ın seyahati öncesinde ulaştırılan mesajlar Netanyahu’nun aklını başına getirmiş olmalı ki, Tel Aviv Havaalanı’nda Biden’ın boynuna sarılan Netanyahu, ABD Başkanı Biden’ı süt dökmüş bir kedi gibi dinlemişti.
Tel Aviv’de kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu ebette bilemeyiz, ama bu ziyaret sonrasında ABD’ye gelen Gazze katliamcısı Netanyahu’nun Kongre’nin ortak oturumunda yaptığı 40 dakikalık konuşma sırasında 41 defa alkışlandığını çokiyi hatırlıyoruz. Anlaşılan o ki, Netanyahu’ya, Çin ile yaptığı anlaşmaları iptal etme karşılığında Gazze’yi haritan silme “ödülü” verilmişti.
7 Ekim 2023 günü “paramiliter örgüt” Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın İsrail’e gerçekleştirdiği “Aksa Tufanı” olarak anılan saldırı, Tel Aviv yönetimi tarafından Gazze’ye yönelik katliamı başlatma gerekçesi olarak kullanıldı.
İsrail Gazze’de insanlığın gözleri önünde orantısız güç kullandı; onbinlerce masum insan hayatını kaybetti. Hayatta kalanlar komşu ülkelere sığınmaya çalıştı.
GAZZE ŞİMDİ BİR HARABE
Gazze haritadan silindi; Gazze şimdi bir harabe.
TRUMP 47, “Gazze’yi satın almak istiyorum. Burayı büyük bir emlak alanı olarak düşünün ve ABD buraya sahip olacak ve biz de yavaş yavaş burayı geliştireceğiz” diyor.
TRUMP 47, Gazze’ye bir insan olarak değil, bir işadamı olarak bakıyor. ABD’nin, küresel barışın en önemli koruyucu kuruluşu olan NATO için harcadığı paraları bile gereksiz bulan, NATO üyesi ülkelere, “Pamuk eller cebe” diyebilen özünde bir işadamı olan Trump’ın, Doğu Akdeniz’de yeniden inşa edeceği Gazze’yi, Golan Tepeleri gibi, İsrail’e hibe etmesi elbette beklenemez.
TRUMP 47, Gazze’ye bir insan olarak değil, bir işadamı olarak bakıyor. ABD’nin, küresel barışın en önemli koruyucu kuruluşu olan NATO için harcadığı paraları bile gereksiz bulan, NATO üyesi ülkelere, “Pamuk eller cebe” diyebilen özünde bir işadamı olan Trump’ın, Doğu Akdeniz’de yeniden inşa edeceği Gazze’yi, Golan Tepeleri gibi, İsrail’e hibe etmesi elbette beklenemez.
TRUMP AYAĞINA KURŞUN SIKIYOR
Anlaşılan o ki Trump, Golan Tepeleri’ni bağışladığı Netanyahu’dan Gazze’yi istiyor. Gazze’yi Ortadoğu’nun Rivierası yapmayı planlayan Trump, “Burada herşey yıkılacak. Filistin’dekler Ortadoğu’nun diğer ülkelerine yerleştirilecek” diyor. “Kim Filistin’i istiyorsa kendi ülkesinde kurabilir” derken de, bizim gibi Filistin’deki soykırıma varan katlamı samimiyetle kınayan ülkelere taş atıyor.
Trump, İsrail’in soykırıma varan katliam uyguladığı Gazze’ye ilişkin bu sözleriyle, bir işadamı olarak alkışlanmayı bekliyorsa çok yanılmaktadır. Kan ve gözyaşı üzerne kurulacak bir tatil beldesinde ”insanım” diyebilen insanların huzurlu günler yaşaması mümkün olamayacağı gibi, ABD’nin “Demokrasinin ve insan haklarının yılmaz savunucusu” imajı da üyük erozyona uğrayacaktır.
Trump, bir işadamı olarak “Gazze Projesi”ni kendi şirketine ve ortaklarına büyük çıkar sağlayacak bir iş olarak görebilir, ama derin Amerika, Ortadoğu’da yaşanmış olan insanlığın en acımasız katliamlarından birini ebediyen anımsatacak böyle bir projeye geçit verecek midir?
Trump, bir işadamı gözüyle değerlendirdiği “Gazze Projesi”yle Netanyahu’nun günahlarını silerken, kendi ayağına kurşun sıktığının farkında mıdır?
Trump, 2016’daki seçimlerde Nancy Clinton’un kendisinden fazla oy almasına rağmen başkan seçildiğinde, “Küreselcileri bitireceğim” demişti. Trump, “Gazze Projesi”yle, kendisini bir kaşık suda suda boğmak için fırsat kollayan küreselcilere büyük bir koz verdiğini göremiyor mu?