Doç Dr. Tuğrul Kihtir, yüzlerce kaynaktan derlediği ve saha çalışmalarıyla doğruladığı bilimsel verileri süzgeçten geçirerek kaleme aldığı “Avrasya’nın 24 000 Yıllık Paradigması/ Türklerin Ataları” adlı kitabında, binlerce yıllık Türk tarihinin karanlıkta bırakılmış sayfalarını aydınlatmayı büyük ölçüde başarmıştır.

Doç Dr, Kihtir’in Avrasya’nın 24.000 Yıllık Paradigması Türklerin Ataları kitabı, yalnızca Türk tarihinin değil, insanlı tarihinin gerçeklerini bulmak isteyenler için de, binlerce belgeden imbiklenmiş hazine değerinde bir kaynaktır.

Doç. Dr. Tuğrul Kihtir tarihçi değil, cerrah, araştırmacı, gazetecidir. Yani tarih konusuna, özellikle saklanan, çarpıtılan, tersyüz edilen Türk tarihinin gerçeklerini ortaya çıkarabilme konusunda yaptığı uzun soluklu “arkeolojik kazılarda” kazma kürek değil, neşterini ustalıkla kullanıyor.

Bu titiz ve ısrarlı araştırmaları da onun, belli bir disiplinle yetişmiş tarihçilerin göremedikleri, görseler de bir takım kaygılarla görmezden geldikleri gerçeklere ulaşmasını sağıyor.

Uygarlığın başlangıcına kendilerini konumlandıran Batılı tarihçilerin kurguladıkları ve küresel çapta kabul görmesini sağladıkları tarih bilimi disipliniyle eğitim görmüş olan bir tarihçi, Dr. Kihtir’in görmüş olduğu gerçekleri görmüş olsalar da, “Ne derler?” kaygısıyla onun kadar rahatça ve cesurca dile getiremezler.

AVRASYA’NIN 24 000 YILLIK PARADİGMASI TÜRKLERİ ATALARI

Doç Dr. Tuğrul Kihtir, yüzlerce kaynaktan derlediği ve saha çalışmalarıyla doğruladığı bilimsel verileri süzgeçten geçirerek kaleme aldığı “Avrasya’nın 24 000 Yıllık Paradigması/ Türklerin Ataları” adlı kitabında, binlerce yıllık Türk tarihinin karanlıkta bırakılmış sayfalarını aydınlatmayı büyük ölçüde başarmıştır.

Doç Dr, Kihtir’in Avrasya’nın 24.000 Yıllık Paradigması Türklerin Ataları kitabı, yalnızca Türk tarihinin değil, insanlı tarihinin gerçeklerini bulmak isteyenler için de, binlerce belgeden imbiklenmiş hazine değerinde bir kaynaktır.

Küresel ölçekte gerçekleştirilmiş genetik araştırmaların ortaya koyduğu bilimsel gerçekleri tarihin yol haritasını aydınlatan meşaleler olarak kullanan Doç  Dr. Tuğrul Kihtir’in  Avrasya’nın 24.000 Yıllık Paradigması Türklerin Ataları kitabı, bilinçli olarak karartılmış, çarpıtılmış Türk tarihinin gerçeklerini görmek isteyenler açısından, binlerce bilimsel kaynağın özünü, özetini içeren bir bal kovanıdır. 

TÜRKLERİN GEN YAPISI

“(...) MÖ 25 000-12 000 yıllarında Üst Paleolitik Çağ’da Yenisey Nehri’nin yukarı (güney) havzasında, onun Angara Nehri kolu bölgesinde Mal’ta Büret Kültürü yaşandı. Burada karbon analiziyle MÖ 20 000 yılında, insan genetiğinde ilk Haplogrup R geni oluştu. Mal’ta Çocuğu (MA-1) olarak bilinen 4 yaşındaki erkek çocuğu bu geni taşıyordu. (Raghavan)

Bazal Haplogrup R’den kısa kısa bir süre sonra da onu R1 ve R2 alt dalları oluştu. R1’den MÖ 18 000 yılında yine Güney Sibirya’da Haplogrup R1a alt dalı ortaya çıktı. Br süre sonra da R1’den MÖ 14 000 yıllarında yine Güney Sibirya’da R1b ortaya çıktı. (Klyosov)”

 Doç. Dr. Kihtir’in “Avrasya’nın 24 000 Yıllık Paradigması/Türklerin Ataları” kitabında, Türk tarihi konusunda ortaya koyduğu gerçekleri inkar edebilmek için, öncelikle genetik bilimini ve küresel çapta yapılan genetik taramaların sonuçlarını inkar etmek gerekir. Küresel çapta yapılan genetik araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre hazırlanmış gen haritaları, insanlığın tarih şeridindeki yolcuğunu anlatır. Genetik araştırmalar çok uluslu çalışmalardır. Bu araştırmalardan elde edilen sonuçları inkar etmek mümkün olmadığına göre, bilim insanlarımızın oturup Türk tarihini yeniden yazmaları gerekiyor.

Dr. KİHTİR NELER DİYOR?

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü’nün 2025 yılı etkinlikleri, geçtiğimiz Cumartesi günü, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonu’nda, araştırmacı, gazeteci Doç. Dr. Tuğrul Kihtir’in verdiği “Avrasya’nın 24.000 Yıllık Paradigması Türklerin Ataları” konulu konferansla başladı. Çok yoğun bir katılımla gerçekleşen ve büyük bir ilgiyle izlenen konferansında Dr. Tuğrul Kihtir özet olarak şunları söyledi:

“Türklerin anayurdu ve oradan dünyaya yayıldıkları ilk bölge Kuzeydoğu Asya’da, Kuzey Avrasya Yeşillikleri Kuşağı’nın (North Eurasian Greenbelt veya NEG) güney saçağından, Güney Sibirya’da kompakt ve yoğunluklu bir bölgeydi.  Burası Pleistosen Buzul Dönemi’nin güç koşullarında insan yaşamı için elverişli iklime ve eko sistemlere sahipti. Avrupa kıtası buzullarla kaplıyken ve sadece en güney kısımlarında çok az sayıda insan yaşayabiliyorken, sonraki nesillerin ataları burada yaşamakta olan kadim Türklerdi ve Avrupa kıtasına buradan geleceklerdi. Buzul Dönemi’nin sona ermesiyle de MÖ 12.000 yıllarında buradan çevreye dağıldılar.”

ARYANCILAR TÜRK KÖKENLERİNİ KABULLENEMİYORLAR

“(…) Aryancılar, kendi kökenleri kabul ettikleri Karadeniz’in kuzeyindeki bozkır insanlarının genetik, antropolojik ve kültürel olarak MÖ 22.000 yıllarına uzanan Güney Sibiryalı Türk kökenini kabullenememektedirler. İnsanların en eski çağlardan başlayarak kitleler halinde doğudan batıya yaptığı büyük göçleri adeta yok saymakta ve Güney Sibirya’da başlayan ve oradan yayılan bu koca kültürü, kadim Türk kültürünü, kendilerine mal etmeye çalışmaktadırlar.

Aryancılar, Hint-Avrupalı Hipotezi doğrultusunda geliştirdikleri Kurgan Hipotezi’yle Türk kavimlerini kurgan kültürünü bile kendilerine uyarlamaya çalışmaktadırlar. Oysa ki, genetik yapıları itibarıyla günümüz modern Avrupalılarının taşıdığı Y kromozomu DNA’sındaki R1a ve R1b haplogrupları, Türklerin Güney Sibirya coğrafyasında günümüzden 24.000 yıl önce oluşmuş bazal R haplogrubunun bu iki dalından kaynaklanmaktadır. İşin saklanamayacak özü budur.”

ROMALI TRİHÇİLERİN YAZDIKLARI GERÇEKLER DE GÖRMEZDEN GELİNİYOR

“(…) Eski dönemlere bizzat görgü tanıklığı etmiş Romalı tarihçilerini defalarca yazmış oldukları İskitlerin, Sarmatların, Alanların ve Hunların eski Türk kavimleri olduğu gerçeğini de, kendilerinden 1500-2000 yıl sonra yaşayan modern meslektaşları Hint-Avrupalı Hipotezi doğrultusunda yok saymakta ve bu kavimleri de kendilerine mal etmeye çalışmaktadırlar. Koca bir Türk tarihi Göktürk Devleti’nin kurulduğu MS 6. Yüzyılın sonrasına yani toplam son 15 yüzyıla sığdırılmaya çalışılmaktadır.”

“(…) Bu kitap tarihe kaynaklar, bulgular ve veriler ışığında bilimsel ve objektif bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır ve aslında 24.000 yıllık Türk tarihinin özünün çalınmasını ya da örtbas edilmesini önlemeye çalışmaktan ibarettir. Genetik ve kökenbilim verileriyle kadim Türk kavimleri de geniş olarak incelenmektedir. Kitabımız 631 sayfadır, 502 değerli kaynaktan yararlanılarak ve sayfa altlarında belirtilmiş tam 2341 referans ile desteklenerek yazılmıştır. Veriler sayısız açık alan ve müze araştırmaları sırasında çekilen orijinal 179 fotoğraf ve 17 harita ile de desteklenmiştir.”

Yaklaşık iki saat süren konferansın ardından dinleyicilerle birlikte bir hatıra fotoğrafı çektiren Doç. Dr. Tuğrul Kihtir, arzu edenlere, Avrasya’nın 24.000 Yıllık R1 Paradigması Türklerin Ataları adlı kitabını imzaladı.